Evlilikte vefa her geçen sene artmalıdır
Evlilik hayatının her bir dönemi ayrı lezzetleri ve imtihanları bünyesinde barındırır. Nişanlılık dönemi, evlilik dönemi, gençlik dönemi, orta yaşlılık dönemi, yaşlılık dönemi gibi. İnsanlar özelliğine ve olgunluğuna göre evlilikte pek çok safhayı eşleriyle beraber yaşar. İçinde bulunduğu dönemin gereğini yerine getirirlerse mutlu olmaya hak kazanırlar. Gerekli sorumluluğu eda edemeyen çiftler ilgili dönemin sıkıntılarını ruhlarında hissedecekler demektir. Gereği yerine getirilemeyen her dönem çiftlerin imtihanları olacaktır.
Evlilik özünde büyük bir dayanışmadan ibarettir. Evliliği illa bir teşbihle ifade edecek olursak onu kişinin sevdiğiyle beraber kat ettiği uzun soluklu bir yolculuğa benzetebiliriz. Yolcunun yolculuğu meşakkatlerden (sıkıntılardan) ibarettir. Nasıl ki yolculuğun gecesi gündüzü, yazı kışı, yağmuru çamuru varsa sonunda varacağımız yere ulaşmanın insanda hâsıl edeceği derin bir huzuru da vardır. Aynen böyle, evlilik hayatımızın iyi günü-kötü günü, gençliği-yaşlılığı, varlığı-yokluğu bununla birlikte bu vesileyle değerli bir eşe, çocuklara ve ortak bir geleceğe sahip olmanın gönlümüzde oluşturacağı hazları da vardır.
Evlilik insanlara çok şey vadeder ama mensuplarından çok şey de ister. Eşlerden ilk beklentisi sıkıntılar esnasında bu sıkıntıları beraber göğüsleyecek vefalı can yoldaşları olmalarıdır. Vefalı dedim; zira hayat arkadaşımızın bu uzun süreçte sahip olması gereken vasfı daha iyi anlatacak başka bir kelime bulamadım. En genel kullanımıyla vefa; sevgide her türlü şartta devamlılık demektir. Vefa kadir kıymet bilmek demektir. Şartlara göre nitelik değiştirmeyen hatta şartlar ağırlaştıkça artması gereken bu duygu evlilikte mutluluğun sigortasıdır.
Evlilikte yaşanan problemler eşe duyulan sevgi ve iyi niyeti hedef alır. Sevgi ve iyi niyet azaldıkça eşler kadir kıymet bilmez hale gelirler. Kadir kıymet bilme vasfının tamamen kendisini tüketmiş olması yani vefasızlık en geçerli boşanma sebebidir. Evlilikleri dibe vurduran bu sebep kendisini gösterdiğinde artık çiftler münakaşa etmek için her vesileyi fırsat bilebilirler. O gün havanın sıcak olması, yemekte kuru fasulyenin olması veya olmaması, duvara sineğin konması o an için evde ciddi bir kavga sebebi halini alabilecektir.
Evliliğin ilerleyen dönemleri yepyeni imtihanlar ve lezzetler manasına gelmektedir. İnsanların bedensel olarak tükenişe her geçen gün biraz daha yaklaştığı bu dönemler çevresinden özellikle vefalı davranışları çokça beklediği bir haleti ruhiyeye kendilerini itmektedir. Küçücük vefalı bir davranış onu çok mutlu ederken sevdiklerinden gördüğü en küçük vefasızlık hayatı kendisine zehretmeye yetmektedir. Eşler yaşlandıkça mutlu olabilme adına birbirlerine daha çok vefa göstermeye mecburdur.
Vefalı davranış sergileyebilmenin yolu kiminle ne için evlendiğini bilmekle olur. Ben eşimle onun güzelliği için evlendim diyen bir insan, eşi bu sıfatı kaybettiğinde evliliği kendi dünyası adına artık bir zül olarak görmeye başlayacak demektir. Ama ben onunla o olduğu için evlendim diyen bir insan, eşi yaşlansa da, hasta da olsa hatta sakatta kalsa “Zaten evlenirken ben bu özelliklere bakarak evlenmedim, ben onunla o olduğu için evlendim. Evlendiğim şahıs zaten şu anda burada karşımda duruyor. Eksik te olsa bu o kişi. Benim evlendiğim kişi. O halde benim dünyamda ona karşı değişen bir şey olmamalı. Ben onu bu zor zamanlarında ne kadar ihtiyaç duyuyorsa o kadar sevmeye devam edeceğim.” diyecektir.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment