Dünya, ‘kralınız çıplak’ diyor

Geçen hafta yayınlanan İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) ve Freedom House yıllık raporları, Ankara’nın 2014’teki yoğun anti-demokratik tasarruflarının Türkiye’nin uluslararası konumuna ve imajına verdiği büyük zararı belgeliyor.

AKP yönetiminde ülkenin demokrasiler kulübünden hızla uzaklaşması, ulusal güvenliği ve çıkarları tehdit ediyor. Bunun Türkiye’ye ekonomi dahil faturaları zaman içinde daha net ortaya çıkacaktır. Öte yandan, bağımsız gözlemcilerce baskıcı olarak görülen Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ekibi hedef aldıkça, maksatlarının tam aksine, dünyada Hizmet Hareketi’ne saygı ve sempati artıyor.

HRW raporu şu çarpıcı cümleyle başlıyor: ‘Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ve Ağustos 2014’te cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan, insan hakları ve hukukun üstünlüğünü aşındıran adımlarla Türkiye’de geçen on yılın kazanımlarını yok ediyor.’ Gezi olaylarından sonra hükümetin ‘medyayı ve interneti kontrol’ ve ‘eleştirenlere göz açtırmama’ politikası güttüğünü belirten HRW, yolsuzluk iddialarına mukabil yapılanları ise şöyle özetliyor: “Hükümet hakimler, savcılar ve polislere yeniden atamalarla ceza adalet sistemine müdahaleyi yoğunlaştırdı, Türkiye’nin zaten politize olmuş yargısına daha fazla yürütme kontrolü uygulamaya kalkıştı ve internet özgürlüklerini daralttı.”

TÜRKİYE’DE DEMOKRASİ GERİYE GİDİYOR

Freedom House ise raporunda Türkiye’yi 2014’te ‘geriye giden’ ülkeler kategorisine koydu. Buna temel gerekçeler olarak ‘yolsuzluk karşıtı ve yargısal mekanizmalara siyasi müdahaleler’ ile ‘çoğunluktaki Sünnilerle azınlıktaki Aleviler arasında artan gerilimler’ gösterildi. Her iki arızada da önemli rol oynayan siyasi aktörlerden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Rusya lideri Vladimir Putin, Mısırlı Sisi, Çinli Jinping gibi imajı bozuk liderlerle aynı ligde değerlendirilmesi dikkat çekti. Erdoğan’ın ‘demokratik çoğulculuğa’ karşı ‘artan oranda saldırgan’ bir kampanya yürüttüğü kaydedilen raporda, medya patronlarından sansür yapmaları ve eleştirel gazetecileri kovma talebinde bulunduğu, Anayasa Mahkemesi kararlarına saygı duymadığı, muhabirleri tehdit ettiği, kadın gazetecileri azarladığı, eğitim müfredatında ‘garip’ değişiklik talimatları verdiği, cumhurbaşkanlığı sarayında ‘gölge kabine’ kurduğu, anayasal kuralları ve kendi hükümetinin bakanlarını baypas ettiği anlatıldı.

Freedom House raporunda dikkat çekici başka bir nokta, hükümet cenahının çoğunu montaj diye hasıraltı etmek istediği sıfırlama tapesi dahil kayıtların muteber kaynak olarak görülüp alıntılanması. CHP eski lideri Deniz Baykal’a ait cinsel içerikli videonun sızdırılmasını Erdoğan’ın onayladığı izlenimini uyandıran kayıtlara bile raporda değinilmiş. Anlaşılan Ankara’nın sansür ve algı operasyonları, Türkiye sınırları dışına pek tesir etmemiş.

HİZMET HAREKETİ MAĞDUR GÖRÜLÜYOR

Raporlardaki bir başka dikkat çekici husus ise, Hizmet camiasının Erdoğan ve hükümetin iddia ettiği gibi demokrasiye tehdit olarak görülmemesi. Aksine, muhalifliğinden dolayı mağdur edilen bir grup imajı ön planda. Freedom House, Erdoğan ve AKP yetkililerinin Fethullah Gülen’in ‘takipçileri’ne ilaveten, eleştirel gazeteci ve işadamları ile Alevi azınlık mensuplarını ‘sözde’ hain ilan ettiğini belirtiyor. Hükümetle ilgili olumsuz yayın yapan medya kuruluşlarının kapatıldığı ya da soruşturulduğu tespitinin hemen ardından 14 Aralık’ta Zaman ve Samanyolu TV mensuplarına ‘terörist’ iddiasıyla yapılan gözaltı ve tutuklamalardan bahsediliyor. Yani Hizmet sempatizanlarına ‘silahlı terör örgütü’ suçlaması ciddiye alınmıyor.

Hükümet cenahı güya Hizmet Hareketi’ni dünyada marjinalleştirecekti, ama giderek kendileri marjinalleşiyor. Uluslararası raporlara baskıcı olarak yansıyan Erdoğan ve hükümet tarafından hedef alınması, Hizmet’i otomatikman mağdur ve mazlum kategorisine sokuyor. Türkiye’nin önde gelen sivil muhalefet unsuru olarak algılanmasına yol açıyor. Yani Erdoğan’ın nefret objesi olması, Hizmet’in dünyada önünü açıyor, uluslararası saygınlığını pekiştiriyor. Mesela ‘kapatın’ çağrısında bulunduğu yurtdışındaki Türk okullarının Ankara’nın manipülasyonlarından ve yolsuzluk çarklarından uzak sivil teşebbüsler olduğu, 160 dolayında ev sahibi ülke nezdinde ispatlanmış oluyor. Tutuklamalarla, reklam tahditleriyle, vergi teftişleriyle, patronlarına  engellerle üzerine gidilen Hizmet’e yakın medyanın bağımsız ve cesur gazeteciliği tescilleniyor.

HİZMET’İN TANITIMINA ERDOĞAN KATKISI

Hizmet camiası böylesine mağdur edilmeseydi, belki de şu anda dünyada açılan bazı kapıların yanına bile yaklaşılamayabilirdi. Mesela son iki haftada Zaman yazarı ve Today’s Zaman muhabiri Sevgi Akarçeşme, Washington’daki prestijli Ulusal Basın Kulübü dahil, Amerika’nın birçok muteber kuruluşunda medya özgürlüğü ve demokrasiyle ilgili konuşmalar yaptı. Fatih Üniversitesi öğretim üyesi ve Samanyolu TV programcısı Doç. Dr. Savaş Genç, en iyi beş düşünce kuruluşundan biri seçilen Woodrow Wilson Center’da konferans verdi. Bazı AKP savunucuları ise entelektüel seviyelerinin ve eleştiriye tahammüllerinin düşüklüğünü ispatlayan sabotaj hamleleriyle sunumcuların demokrasinin tehlikede olduğu yönündeki argümanlarını güçlendirdiler. Doğrusu bazen Erdoğan ve avanelerine Hizmet’in dünyada tanıtımına dolaylı katkılarından ötürü teşekkür edesim bile geliyor…

Evet, dünya neyin ne olduğunu çok iyi görüyor. Birleşmiş Milletler’in Cenevre’de gerçekleşen Evrensel Periyodik İzleme (EPİ) toplantısına hükümeti temsilen katılan Bülent Arınç rekor sayıda üye ülkeden insan hakları sorusuyla karşılaştı. Bağımsız gözlemci kuruluşların raporları genelde olumsuz. Erdoğan’ın başkanlık sistemini otoriter bir tek adam saltanatı kurmak için istediği görüşü hakim. Türkiye adım adım dünyada yalnızlığa itiliyor. Çok yazık.

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.