Bağımsız İskoçya’ya fotofiniş karar verecek
“İskoçya, bağımsız bir ülke olmalı mı?” Zengin yeraltı kaynakları ve Batı askerî ittifakı açısından stratejik bir konumu bulunan bu topraklarda yaşayan 4,3 milyon insan bu soruya bugün cevap verecek. ‘Hayır’ burun farkıyla önde gitti sandığa.
İskoçya, 307 yıl sonra tekrar bağımsız bir devlet olup olmama kararı için bugün sandık başına gidiyor. 4,3 milyon seçmenin çoğunluğu ‘evet’ derse, ülke 24 Mart 2016’da İngiltere, Kuzey İrlanda ve Galler’le oluşturduğu Birleşik Krallık’tan resmen ayrılacak. Gürültüsüz geçen kampanya sürecinde ‘Evet’çiler çok arkadan gelerek ‘hayır’ cephesini yakalayıp hatta bir dönem geride dahi bırakınca seçmende tahmin yapma iştahı kaçmış. Sokaklarda belirgin bir bağımsızlık kokusu var. Ancak İngiltere’yle birliğe devam etme yanlılarının, milliyetçilerin hışmından çekinerek tercihlerini gizli tuttuğu; sandığın az farkla ‘hayır’a yakın olduğu konuşuluyor.
Ülkenin iki büyük şehri Edinburgh ve Glasgow’da gördüklerimiz, Türkiye’deki seçim kampanyalarından çok farklı. Ne ortalığa saçılmış seçim afişleri ve bayraklarla süslenmiş caddeler, ne de bangır bangır dolaşan seçim otobüsleri vardı seçmenin aklını çelmeye çalışan. Ama bağımsızlık isteyenler de birlik yanlıları da dersini çok iyi çalışmış. Farklı tezleri dinlerken arada kalmamak zor.
Ayrılma yanlısı İskoçlar ülkelerinin paha biçilmez yeraltı zenginliklerine sahip olduğu, bağımsız bir İskoçya’nın daha müreffeh ve özgür olacağı görüşünde. ‘Hayır’cılar ise Birleşik Krallık içinde daha güçlü ve güvende olduklarını, ayrılma durumunda ülkenin ekonomik krize sürüklenebileceğini, savunmasının büyük yara alacağını öne sürüyor. Son anketlere göre bu iki kanat, büyüklükte birbirine eşit gibi. Seçmenin yüzde 8 ila 14’ü ise kararsız. Onlar, kararlarını ve görünen o ki dolayısıyla da İskoçya’nın siyasi statüsünü sandık başında belirleyecek.
Bu oylama başka!
Tony Blair’in başbakanlığı döneminde onanan yasayla 1999 yılında kurulan İskoçya özerk meclisi (Holyrood), eğitim, sağlık, tarım gibi alanlarda kendi politikalarını uygulayabilirken; ekonomi, dış politika, enerji, savunma gibi konularda Londra hükümetine (Westminster) bağlı bulunuyor.
Bağımsızlık yanlısı ‘EVET İskoçya’ kampanyasının liderliğini iktidardaki İskoç Ulusal Partisi (SNP) yaptı. Londra’nın da açık destek verdiği rakibi ‘Birlikte Daha İyi’ kampanyasını ise İşçi Partisi, Muhafazakâr Parti ve Liberal Demokratlar sürdürdü. Üç yıl önce yapılan son parlamento seçimlerinde Holyrood’daki 129 sandalyenin 69’unu alarak büyük başarı sağlayan SNP, ilk iş olarak parti programında birinci sırada yer alan ‘bağımsızlık referandumu’ yapılmasını meclis oylamasına sunarak karara bağlamıştı. Bunun üzerine İngiltere Başbakanı David Cameron ve İskoçya Birinci Bakanı Alex Salmond, 15 Ekim 2012’de ‘Edinburgh Anlaşması’nı imzaladı. Buna göre dünyanın geri kalanındaki bağımsızlık mücadelelerinin aksine İskoçlar ayrılmayı tercih ederse merkezî Londra hükümeti buna saygı göstereceğini taahhüt etmiş oldu. Salmond, anlaşmayla ayrıca, milliyetçi duygulardan faydalanmak amacıyla referandumun, İskoçya tarihinde İngilizlere karşı kazanılmış en ünlü savaş olan Bannockburn’ün 700. yıldönümüne denk gelen 2014’te yapılmasını karara bağlattı. Seçmen yaşının da 18’den 16’ya düşürülmesiyle milliyetçilik duygusu güçlü olan gençlerin sandıktaki ağırlığı artırılmış oldu.
İskoçya Bölgesel Yönetimi Başkanı ve bağımsızlığa ‘evet’ diyen İskoç Ulusal Partisi lideri Alex Salmond, oy kullanmak için geldiği okulun bahçesinde öğrencilerle birlikte.
Saman altından ‘hayır’ yürüyor
Caddelerde ‘evet’çiler düşük yoğunlukta da olsa kampanya çalışması içinde görünürken, ‘hayır’cıların ortalıkta yok denecek kadar az olması da dikkat çekici. Bunun sebebinin ‘hayır’cıların milliyetçi seçmenden çekinmesi olduğu söyleniyor. Fanatik bir bağımsızlık taraftarı, “Hayır’cıların ortalıkta görünmemesi gayet doğal çünkü ‘hayır’ demek ‘bağımsızlık istemiyorum’ demek. Bu da övünülecek bir şey değil; dolayısıyla kimse bunu belli etmek istemiyor.” yorumunda bulunuyor. ‘Evet’çilere, “Neden?” diye sorduğumuzda en çok duyduğumuz cevap, halk iradesinin yansıdığı meclisin özgürlüğüne kavuşması oluyor. Katie Gibson isimli kadın seçmen, “Mesele daha zengin olup olmamak değil; önemli olan meclisin kararlarını bağımsızca kendinin verebilmesi.” diyor. Diğer cevaplar ise genel olarak, “Geleceğimiz kendi ellerimizde olacak. Petrol ve doğalgaz gelirlerimiz kendi çocuklarımızın geleceği için kullanılacak. Daha yüksek emeklilik maaşları, daha fazla iş imkânı, daha iyi bir sağlık sistemimiz olacak. Nükleer silah tesisleri topraklarımızdan taşınacak. Üvey evlat muamelesi görmekten kurtulacağız.” şeklinde.
Göçmenler endişeli
‘Birleşik Krallık içinde kalmalıyız’ diyenler ise ayrılığın İskoçya’yı bilinmezliğe sürükleyeceğini ve büyük riskler taşıdığını vurguluyor. Savunma, para birimi, enerji, ticaret anlaşmaları, banka kredileri, uluslararası ilişkiler (AB, NATO üyeliği vs.) gibi konuların büyük problem teşkil edeceğini ve bütün bunların ‘bağımsız İskoçya’yı kaosa sürükleyebilme riski taşıdığını belirtiyor. Ülkedeki göçmenlerin büyük bir kısmı da, Birleşik Krallık’ta kalmaktan yana görüş bildiriyor. Krallık’ta kalmanın çok daha avantajlı olduğunu düşünen göçmenler, bağımsızlık durumunda milliyetçilik eğiliminin artacağına ve bunun göçmen politikalarına olumsuz yansıyabileceğine dikkat çekiyor. Üniversitelerin İngiltere’ye nazaran ucuz olması sebebiyle on binlerce İngiliz öğrencinin İskoçya’da eğitim gördüğü ve bu kişilerin de hayır oyu kullanacağı da çok konuşulan konulardan.
Türk berberin mini anketinden ‘evet’ çıktı
Salmond’un, kendi çıkarları için, ülkeyi maceraya sürüklediğini düşünenler de yok değil. Glasgow’da ticaretle uğraşan Erhan Savuk, “İskoçlar sabırsız insanlar, krizlerle mücadeleye alışık değiller. Bağımsızlık sonrası çıkacak bir sorun karşısında insanlar panikleyerek ülke kaosa sürüklenebilir.” yorumunda bulunuyor. Glasgow’da uzun yıllardır çalışan ve ismini vermek istemeyen bir Türk berber de, en az 300 müşterisine fikrini sorduğunu ve yüzde 70’inin ‘evet’ oyu kullanacağını söylüyor. ‘Evet’ oyları üstün gelirse iki taraf arasında pazarlıklar başlayacak. Birleşik Krallık’a ait borçların paylaşımı, Kuzey Denizi petrol rezervlerinin nasıl paylaşılacağı, ortak para birimi, askerî üsler ve devlet dairelerinin devri gibi konular müzakere edilecek.
72’lik Alistair amca: Bağımsızlığı deneyelim
Zaman Gazetesi olarak İskoçya’nın en büyük iki şehri Glasgow ve Edinburgh’ta referanduma saatler kala halkın nabzını tuttuk. ‘Evet, mi hayır mı?’ diye sorduğumuz kişilerden büyük bir kısmı tercihini ‘evet’ yönünde kullanacağını belirtti. İşin ilginci, yaşlıların büyük kısmı da ‘evet’ diyeceklerini beyan etti. Bunlardan 72 yaşındaki Alistair amca, “Bir de bu şekilde deneyelim, belki çok daha iyi olacak.” diyerek ‘yaşlılar risk almak istemiyor’ tezine zıt bir örnek teşkil etti. Yakın zamana kadar yapılan tüm anketlerde ‘hayır’ oyları açık ara önde gidiyordu. Oylama gününe yaklaşırken ‘evet’çilerin az bir farkla öne çıktığı duyuruldu ancak dün kamuoyuna yansıyan son anketlerde ‘hayır’ yüzde 52’ye karşı 48’le önde gösterildi.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment