ARZU KAYA URANLI - Suriyeli çocuklar için harekete geçme zamanı
Albert Einstein, “Dünden ders al, bugünü yaşa, yarın için umutlu ol.” diyor. Ancak, bugün Suriye’nin durumuna baktığımızda tarihten hiç ders alınmadığını açık seçik görüyoruz.
Suriyeli çocuklar için kalbim paramparça. Aylar önce CNN’de gördüğüm bir video adeta beynime kazındı. Gözlerimi yummaya korkuyorum çünkü o zamandan beri, aklımdan silip atamadığım, o insanın yüreğini dağlayan görüntüler, her kapattığımda gözlerimin önünde uçuşmaya başlıyor. Toz, toprak ve kanla çepeçevre sokaklarda bombalardan kaçan Suriyeli çocukların yüzlerindeki derin hüzün ve korkunun gölgeleri etrafımı sarıyor… Havuza, parka veya eğlenceli her hangi bir yere gittiğimizde, çocukların neşeli kahkahalarını dinlediğim en keyifli anlarım, Suriyeli çocukların kulakları sağır edici çığlıklarının yankısı ile bölünüyor. O çocukların dramını aklımdan atamıyorum. Yaşadıkları tramvanın geleceklerini nasıl etkileyeceğini düşünmekten kendimi alamıyor; cevap veremediğim soruların ağırlığıyla çileden çıkıyor; bu rezil manzaraya seyirci kalmaya boyun eğerek insanlıktan çıktmamıza kahroluyorum!…
Pasifçe olup biteni izlemek ve Suriye halkına yardımcı olabilmek için somut olarak hiç bir şey yapamamış olmak bir insan olarak çok canımı acıtıyor . Suriye’deki bu zulmün nasıl dineceğini bilmiyoruz ve öyle görünüyor ki, daha kolay kolay da bilemeyeceğiz. Maalesef, hala uluslar arası platformda her hangi bir çözüm üzerinde uzlaşılamıyor. Bir senedir hiçbir şey değişmedi. En az 10.000’in üzerinde Suriyeli sivil yaşamını yitirdi. Peki bu zulmü kim durduracak?
Nisan ayında BM Güvenlik Konseyi’nin 15 üyesi ile iki tur yapılan Suriye müzakerelerinin bir umut penceresi olduğunu düşünmüştüm çünkü Rusya, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a desteğini keseceğini bildirmişti.
Kofi Annan’ın Suriye Hükümeti’nin Suriye’de sivillere yönelik şiddetini durdurmayı; ağır silahları şehir dışına çıkartmayı; Suriyeli sivillere insani yardım ulaştırmayı; yerel ve uluslar arası basının özgürce çalışmasını; siyasi tutukluların salıverilmesini ve geçerli bir politik dialoğun başlatılmasını öngören planı oldukça ümit vericiydi.
Ama Nisandan beri ne değişti? Hatta BM’e göre 12 Nisandaki ateskes anlaşması sonrasında bölgedeki şiddet arttı bile! Geçen hafta, ABC’de yer alan bir haberde BM’ in Suriye konvoyunun başındaki Jean-Marie Guehenno, “Kofi Annan’ ın altı puanlık barış planının kesinlikle uygulanmadığına hep birlikte tanıklık ediyoruz” dedi.
Yine de, Amerika, BM’den umudunu yitirmiş değil. Geçen hafta ABD Dış İşleri Bakanı Hillary Clinton, Cenevre’de yapılacak olan BM Güvenlik Konseyi toplantısının Suriye krizi için bir “dönüm noktası” olabileceğinden umutlu olduğunu belirtti.
Hillary Clinton, “Mesela, Kofi Annan Rusya ve Çini de içine alan yeni bir yol haritası ortaya koyabilir. Bu da Esad’a farklı bir mesaj olabilir” diyor ve ekliyor “böylelikle uluslar arası kamuoyu ilk kez Esad’a cevap vermesi gereken gerçek, sağlam bir kanıt ortaya koymuş olacak.”
Şiddet Suriye’de devam ededursun öneri, Cenevre’de BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi ve Türkiye, Irak, Kuveyt ve Katar gibi bölgesel güçler arasında tartışılacak.
Ayrıca, geçen hafta silahsız bir Türk askeri jetinin uluslararası sular üzerinde eğitim uçuşu yaptığı sırasında, Suriyeliler tarafından düşürülmesini diğer bir uluslararası topluluk olan NATO kınadı. NATO başkanı Anders F. Rasmussen, eylemi “kabul edilemez” olarak tanımladı ve “Bu, Suriyeli yetkililerin uluslararası normlara, barış, güvenlik ve insan hakları açısından umursamazlığına bir başka örnek ” diye ekledi.
İyi de ne oldu yani? Bu kadar anlamlı konuşmanın ardından bir sene önce sorduğumuz soru değişti mi? Esad’ın estirdiği vahşet rüzgarını dindirmeye kim gönüllü olacak?
Uluslararası kamuoyu, Rusya ve Çin’i bu barış sürecine nası dahil edecek? Rusya’nın, Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ın yönetimden alınmasını vaat eden hangi bir değişim planını kabul edip etmeyeceği hala belirsizliğini koruyor. Hiç kimse Rusya’nın Esad’ı gözden çıkarabileceğine inanmıyor. Peki bu durumda ne olacak?
“Dünya kötü insanların zorbalığı yüzünden değil, iyi insanların suskunluğu yüzünden acı çeker” diyor Napoleon Bonaparte. Günümüzün liderleri bu sözü yanlış anlamasın. Sadece, haksız ve ahlaksız olana çözüm bulmak ve karşısında bir hareket başlatmak için konuşmak lazım. Ama sözü çok uzatmamak da lazım!
Artık yeter! Suriye’ye barış biran önce gelmeli. Uluslar arası kamuoyu, Suriye hakkında yeterince konuştu. Artık harekete geçme zamanı…
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment