Putlaştırma veya insanlaştırma
Acele hüküm vermeyin, yazıyı sonuna kadar sabırla okuyun; çünkü yazı başlangıcı itibarıyla aktüel hayatımızla alakası var gibi gözükse de, işin aslı onu da içine alan daha genel kapsamlı bir değerlendirme. Sorunun muhtevası, yazıyı şekillendiren temel faktör.
Siz de benim gibi “bir insanın putlaştırılmaması adına en sert hükümleri kim söylemiş, hangi sistem getirmiş” gibi bir soru ile karşılaşsaydınız yüzde yüz eminim cevabınız Kur’an olur, Hz. Muhammed (sas) olur ve İslam olurdu. Etten kemikten müteşekkil fani bir varlık isterse peygamber olsun, İslam’a göre putlaştırılamaz.
Buna rağmen neden İslam dünyasında siyasetten dine, siyasî liderlerden tarikat şeyhlerine kadar birçok insan dünden bugüne hep putlaştırılmış ve hâlâ putlaştırılıyor diyecek olursanız; işte buna benim tatmin edici bir cevabım yok. Ben de soruyorum bu ve benzeri soruları kendime; neden diyorum?
Evet, neden Kur’an’ın o kadar açık-seçik yasaklamaları varken, şirk deyip anlattığı onlarca tarihi hadise varken, Efendimiz’in (sas) te’vil ve tefsir istemeyen beyanları ve uygulamaları ortadayken, neden Müslümanlar insanları putlaştırırlar? İtiraf edeyim, bilmiyorum. O insanların, meşhur deyimle “devlete, millete” ben ilave edeyim “insanlığa” büyük yararlılıkları olması, eğer putlaştırma nedeni ise yeryüzünde putlaştırılmaya layık olan tek insan vardır bana göre; o da insanlığın İftihar Tablosu Hz. Muhammed’dir (sas). Neden onu putlaştırmıyoruz? Çünkü O’nun emri var değil mi? “Muhammed, sadece bir elçidir. Ondan önce de elçiler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse siz ökçelerinizin üzerinde geriye mi döneceksiniz?” (3/144) “De ki: Ben, yalnızca sizin gibi bir beşerim. (Şu var ki) bana, İlah’ınızın, sadece bir İlah olduğu vahyolunuyor.” (18/110) Sınır koyuyor bu ayetler ve biz aşmıyoruz, aşamıyoruz ve aşamayız bu sınırları. Aşsak günaha gireceğimize, şirk deryalarına yelken açacağımıza inanıyoruz. Madem öyle, Hz. Muhammed (sas) için yapılmayan bu muamele neden başkaları için yapılıyor ki? Anlayan varsa beri gelsin!
Şu kesin, Hz. Muhammed’i (sas) 15 asırdır putlaştırmayan irade uzak ve özellikle yakın geçmiş tarihte zaman zaman inkıtaya uğradı. Öne sürdüğü çağını aşkın ilmî ve/veya ideolojik görüşler, etkisi asırlar ve nesiller boyu devam edecek insanlık yararına ortaya konan kurumsallaşmış sosyal çalışmalar, siyasî arenada geleceği önceleyen firaset, basiret ve güçlü irade ile devasa düşmanlara rağmen gerçekleştirilen yapılanmalar, kısacası hayatın değişik alanlarından gerçekten bir millet, bir millet ve bütün insanlık için hayatî denebilecek çalışmalara imza atan insanları dinî değerlerimize rağmen putlaştırdık biz. Bir sonuç mu bu? Bence değil, aksine bir süreç ve günümüzde dahi onca menfi örneklerine rağmen hâlâ putlaştırma işlemi üzülerek söyleyeyim devam ediyor. Akıl tutulması yaşıyoruz. Hiçbir şey kazanmıyor, aksine kaybediyoruz.
Her şeyden önce beşere, beşer üstü özellikler vererek günaha giriyoruz. Mucize olarak görüyoruz yapılan şeyleri. Halbuki mucize Allah’ın sadece peygamberlerine verdiği harikulade şeylere denir. Ardından putlaştırdığımız insana farkında olalım veya olmayalım zulüm ediyoruz. O istemediği halde, hatta istemediğini her bir fırsatta defalarca söylediği halde ağzımızı açtığımızda “besmele” çeker gibi “o, o, o” diyoruz. Belki de “o” diyerek yaptığımız yanlışlara meşruiyet arıyoruz. Halbuki burada söylenecek “o” değil “O”dur (cc). Ve nihayet bizim ona baktığımız gibi bakmayan, kabullendiğimiz gibi kabullenmeyen insanların, ondan istifade yollarını kapatıyoruz. “Bu kadar da olmaz ki kardeşim! Peygamber mi bu?” böylelerinin tepkisini dile getirirken kullandığı cümleler ve şimdiye kadar yüzlerce-binlerce defa duyulan sözler arasında değil mi Allah aşkına!
Müslüman’ız dedikten sonra İslam’ın ana temeli tevhidden bu kadar uzak yaşanmaz ki? Putlaştırmayı bırakıp insanı insanlaştırmanın zamanı geldi de geçti-geçiyor bile!
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment