Rol modelimiz Lotus

Rol modelimiz Lotus

Lotus çiçeğiyle aşk yaşayan yusufçuk böceği, birbirlerine bitişik bin ayrı petek gözüyle kim bilir nasıl görüyor sevgilisini?

Lotus’un bazı Asya dinlerinde saflığın sembolü olduğunu bilirdim de, neden diye sormak hiç aklıma gelmemişti. Meğer bu çiçekte kendi kendini temizleyebilme yetisi varmış. Yüzeyinde bulunan mikron ve nano seviyesindeki çukur ve tepecikli yapılar sayesinde bitkinin yaprakları kesinlikle ıslanmıyormuş. Su damlacıkları yaprağın eğimli şekli sayesinde toprağa doğru kayarken üzerindeki çamuru, küçük böcekleri ve diğer kirleri de beraberinde taşıyormuş. Haliyle yağmur ormanlarının çamurlu nehir ve göllerinde yetişmesine rağmen yaprakları hep temiz kalıyormuş.

Lotusun bu özelliği nanoteknolojiye de ilham vermiş. Maddeyi atom altı seviyede kontrol edip ona yeni özellikler kazandıran bu bilim dalıyla uğraşan insanlar çiçeği taklit etmişler. Böylece boyaların, kumaşların ve diğer pek çok yüzeyin hem kuru hem temiz kalması için yöntemler geliştirmişler.

Lotusun nano tepeciklerinde biriken yabancı partiküllerin adeta bilardo topları gibi çarpışarak yaprak üzerinden kayması beni çok heyecanlandırdı.

Savunma, tekstil, otomotiv, inşaat, tıp, ilaç gibi akla gelen her alanda uygulanabilen nanoteknolojinin nimetlerini yaşamak güzel de, zihin ve beden temizliğindeki tembelliğimize ne demeli? Bir lotus kadar olamıyoruz…

***

SÖZLÜK AŞKINA

Kitapların şahı sözlüklerdir. Kelimelerin hem köklerine iner hem de onları kanat edinir uzak diyarlara gidersiniz. Kelimeler o işlenmemiş yalın halleriyle sizi çağrışımlara boğar ve boşluklarını doldurup hikâyeye dönüşmek için adeta zorlar. Bu, zevkli bir oyun olduğu kadar tehlikeli bir tuzaktır da. Çünkü sözcükler şeyleri ya da durumları açıklar görünürken aslında anlamlarını daraltıp küçültürler. Siz gerçeğin üzerindeki örtüyü kaldırdığınızı zannedersiniz. Halbuki perde üstüne perde germişsinizdir. Derin manalara sözlerle ulaşamasanız da kelimesiz yaşayamazsınız.

Konusu ve türünden bağımsız olarak her kitap aynı zamanda bir sözlüktür. Mesela psikiyatr Mustafa Merter’in Nefs Psikolojisi kitabı. Doktor Merter, insanlık hallerini tasavvufi bir bakış açısıyla anlatırken eserin içine kocaman, şaşırtıcı bir sözlük sığdırmış. Okurken çifte kavrulmuş lokum tadı alıyor zihin. İşte o kitaptan seçtiğim bazı kelimelerin kök anlamları ve bana düşündürttükleri:

Kısaca zihin keskinliği olarak tanımlanan Zeka’nın kök anlamı çok zengin: Parlama, parıltı, ateşin harlı yanması, saflık, duruluk, hal düzgünlüğü…

İlmi kabule hazır güç diye bildiğimiz akıl’ın mastar hali a-k-l. Herhangi bir hayvanı dizginlemek, gem vurmak, tutmak, sımsıkı kavramak, bağlamak anlamlarına geliyor.

Hemen herkes hikmet denince bilinmeyen gizli sebep, yaradılışın ilahi gayesini anlar. H-k-m mastarından gelen kelimenin kök anlamının bir şeyi ıslah etmek için alıkoymak, engellemek olduğunu herhalde pek az insan bilir.

Sembol’ün aslı Yunanca symbolon. İkiye bölünmüş herhangi bir şeyin tekrar birleştirilmesi demek. İlginç değil mi? İkiyi veya çoku tek yapıyor sembol.

Keder, tasa kaygı yerine kullandığımız Gam’ın (g-m-m) bir şeyi gizlemek anlamına geldiğini biliyor muydunuz?

“Yerdeki ve gönüldeki sertlik anlamına gelen kelime nedir?” diye sorulsa kimse hüzün (h-z-n) demez.

“Hangi kelime soyunmak, elbiselerini çıkarmak, zırhsız, korunmasız kalmak” manasına gelir desek hüsran (h-s-r) diyebilecek kaç kişi çıkar acaba?

Af dilemek anlamı iyi bilinir İstiğfar (ğ-f-r)’ın. Peki adeta hüsranın tersi olduğunu “bir şeye onu kirden koruyacak bir elbise giydirmek” olduğunu bilen var mıdır?

Dedikodu olarak bildiğimiz gıybet (ğ-y-b)’in kök anlamı gözden kaybetmek, kayıplara karışmak. Boşuna yasaklanmamış gıybet, eden buharlaşıyor demek.

Şükür’ün (ş-k-r) Allah’a teşekkür anlamına geldiğini biliriz ama asıl anlamının açmak, meydana çıkarmak olduğundan haberimiz yoktur.

Hamd (h-m-d) kelimesinin özü de çok zengin anlamları haiz: Övgü, metih, durmak, susmak, ateşin alevinin sönmesi, cansız yere serilmek. Herhalde nefsin ateşi hamd ile sönüyor…

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.