Namazınızı dualarla taçlandırın

Namazınızı dualarla taçlandırın

Çoğu kişi namazda Fatiha’nın ardından Fil Sûresi’nden Nas Sûresi’ne kadar olan kısa sûreleri okuyor. Bu sûreler halk arasında ‘namaz sûreleri’ olarak da biliniyor. Ancak namazda sadece bu sûreler değil, Kur’an-ı Kerim’in baştan sona bütün ayetleri okunabilir.

İbni Mes’ûd (ra) anlatıyor: “Bir gün Allah Resulü’yle beraber gece namazı kılmaya azmettim. Geceyi O’nunla geçirecek ve O’nun yaptığı ibadeti ben de yapacaktım. Namaza durdu, ben de durdum. Fakat bir türlü rükûa gitmiyordu. Bakara Sûresi’ni bitirdi, şimdi rükûa gider dedim, fakat O, devam etti. Sonra Âl-i İmran’ı, sonra da Nisâ Sûresi’ni okudu ve ardından rükûa vardı. Namaz esnasında o kadar yoruldum ki, bir ara aklıma kötü düşünceler geldi.” Dinleyenler arasından biri sordu: “Ne düşünmüştün?” İbn-i Mes’ûd (ra) cevap verdi: “Namazı bozup, O’nu namazıyla baş başa bırakmayı düşünmüştüm.”

Efendimiz’in (sas) bu kıraat tarzı, namazı alışkanlık icabı yapılan bir ibadetten çıkaran bir uygulama. Zira namazda farklı sûre ve duaların okunması dikkati artırıyor namaz bilincini yükseltiyor. Bu konuda Kur’an okumasını iyi bilen birisinden ya da elektronik cihazlardan yardım alarak ezberdeki sure ve duaları artırmak mümkün. Ardından ezberlenen metinlerin okunuşu ehil birisine dinletilebilir.

Aynı şekilde Peygamber Efendimiz’in (sas) secdede, secde arasında, teşehhüdde okuduğu rivayet edilen pek çok dua mevcud. Bilhassa nafile namazları Hazreti Peygamber’den nakledilen dualarla, Kur’an-ı Kerim’deki dualarla zenginleştirmek, kulun Rabbi’ne en yakın olduğu zamanı niyazlarla değerlendirmek önemli. Ancak Kur’an ya da hadis kaynaklarından gelmeyen ‘Allahm bana para ver’ gibi avamî duaların, ya da Kur’anî kaynaklı bile olsa duaların meallerinin okunması namazın sıhhatine zarar verir.  Bu sebepten namazları aslî metinleriyle okumak gerekli.

Namazda okuyuş sırası

Namazda Fatiha’dan sonra zammı sûre olarak Kur’an-ı Kerim’in herhangi bir yerinden en az üç ayet okumak yeterli. Halk arasında ‘namaz sûreleri’ olarak bilinen Kur’an’ın son 10 sûresini okumak şert değil. Ancak bunda da bazı incelikler var. Öncelikle farz namazlarda iki rekâtta zammı sûrelerin Kur’an-ı  Kerim’deki sırasına göre okunması gerekiyor.  Ancak sûreleri sırasına göre okumak bir namaz içindeki iki rekât arasında geçerli. Başka başka namazlarda önceki namazdaki sırayı takip etme zorunluluğu olmuyor. Mesela sabah namazının ilk rekâtında Nebe, ikinci rekâtında Naziat Sûresi’ni okuyan kimsenin, öğle namazında Abese Sûresi’ni okuması şart değil. Öğle namazında Fil ve Kureyş Sûresi’ni okuyabilir. Ömer Nasuhi Bilmen, İslam İlmihali’nde namazda Fatiha Sûresi’ne başka bir sûre veya bir sûre yerini tutacak kadar ayet ilavesinin Hanefi mezhebine göre vacib olduğunu bildiriyor. Farz namazların önceki ilk iki rekâtlarında Fatiha’dan sonra diğer bir sûre veya bir sûreye denk bir miktar ayet okunması vacib olduğu gibi, vitir namazı ile nafile namazların her rekâtında Fatiha ve Fatiha’dan sonra bir sûre veya ona denk bir ayet okunması da vacib. Fatiha’ya başka bir sûre veya ayetin eklenmesi Şafii, Hanbeli, Maliki mezhebine göre de sünnet. Namazda Fatiha’dan sonra okunması gereken asgarî miktar, kısa üç ayet veya buna denk bir uzun ayet. Kevser Sûresi’nin zamm-ı sûre olarak okunmasının yeterli olduğunda en ufak bir tereddüt söz konusu değil. Namazların Fatiha Sûresi’nden sonra, bir miktar daha Kur’an okunması gereken rekâtlarında, tam bir sûre okunması daha faziletli bulunmuş. Bununla beraber bir sûrenin bir kısmı bir rekâtta, diğer kısmı da öteki rekâtta okunabilir. Namazın bir rekâtında bir sûrenin sonunu, diğer rekâtında de başka bir sûrenin sonunu okumak da sahih olan görüşe göre mekruh değil. Namazın bir rekâtında bir sûrenin başından veya ortasından, diğer rekâtında de başka bir sûrenin başından veya sonundan okumakta veya kısa bir sûre okumakta kerahet yok. Fakat iyisi, bir zaruret olmadıkça böyle okumamak.

Peygamberlerin dilinden dua ayetleri

Başta Hatemü’l-Enbiya Hazreti Muhammed Mustafa (sallallâhu aleyhi ve sellem) olmak üzere, Hz. Âdem, Hz. Nuh, Hz. Yunus, Hz. Eyyûb, Hz. Zekeriya, Hz. Şuayb, Hz. Musa ve Hz. İbrahim gibi pek çok peygamberin duaları Kur’an-ı Kerim’de zikrediliyor. Nebilerin Allahü Teâlâ’ya yakarışları, duanın en güzel örneklerini oluşturuyor.

Kur’an-ı Kerim’de Efendimiz’e (sas) tavsiye edilen dualardan bazıları şöyle:

“Allah bana yeter. O’ndan başka ilâh yoktur. Ben sadece O’na güvenip dayanırım. O, yüce Arş’ın sahibidir.” (Tevbe, 129)

“Yâ Rabbî! Şeytanların vesveselerinden, onların yanımda bulunmalarından Sana sığınırım!” (Mü’minûn, 97-98)

“Yâ Rabbî! Sen bizi affet, Sen bize merhamet et. Zira merhamet edenlerin en hayırlısı Sensin.” (Mü’minûn, 118)

“Yâ Rabbî! Gireceğim yere dürüst olarak girmemi, çıkacağım yerden de dürüst olarak çıkmamı nasib et ve Kendi katından beni destekleyecek kuvvetli bir delil ver bana!” (İsrâ, 80)

Hz. Âdem ve eşi Havvâ’nın duası:

“Ey Rabb’imiz! Kendimize yazık ettik. Şayet Sen kusurumuzu örtüp, bize merhamet buyurmazsan, en büyük kayba uğrayanlardan oluruz.” (Â’râf, 23)

Hz. Yûsuf’un duası:

“Ey Rabb’im! Zindan bana bunların davet ettikleri şeyden daha sevimlidir. Eğer Sen, bu kadınların tuzaklarını benden uzaklaştırmazsan, ben onların sevdasına düşer, cahillerden olurum.” (Yûsuf, 33)

Hz. Nuh’un duası:

“Yâ Rabbî! Hakkında kesin bilgim olmayan şeyi istemekten Sana sığınırım. Eğer beni affetmez, bana merhamet etmezsen, her şeyi kaybedenlerden olurum.” (Hûd, 47)

Hz. İbrahim’in duası:

“Ey Rabb’im! Beni ve soyumdan gelecekleri namazlarını dosdoğru kılanlardan eyle. Ey Rabb’imiz! Duamı kabul et.” (İbrahim, 40)

Hz. Yunus’un duası:

“Yâ Rabbî! Senden başka hiçbir ilâh yoktur. Seni bütün eksikliklerden uzak tutarım. Ben gerçekten nefsine zulmedenlerden oldum.”

(Enbiyâ, 87)

Hz. Mûsa’nın duası:

“Ey Rabb’im! Göğsüme genişlik ver, işimi kolaylaştır, dilimden düğümü çözüver de sözümü iyi anlasınlar.”

(Tâ’hâ, 25-27)

Hz. Zekeriya’nın duası:

“Ey Rabb’im! Bana katından temiz bir soy ihsan eyle, şüphesiz Sen duayı işitensin.” (Âl-i İmrân, 38)

Hz. Süleyman’ın duası:

“Ey Rabb’im! Bana ve anne-babama verdiğin nimete şükretmemi ve hoşnut olacağın iyi iş yapmamı gönlüme ilham eyle ve rahmetinle, beni iyi kulların arasına dâhil et.” (Neml, 19)

Hz. Eyyûb’un duası:

“Ya Rabbî! Bu dert bana iyice dokundu. Sen merhametlilerin en merhametli olanısın.” (Enbiya, 83)

İki secde arasında okunan dualar

Hz. Ayşe’nin (ra) anlattığına göre, Peygamber Efendimiz (sas), namazda o kadar uzun müddet ayakta dururdu ki rükûa gitmeyeceğini düşünürlerdi. O kadar uzun rükû yapardı ki, tekrar doğrulmayacağı zannedilirdi. Secdesi de aynı şekilde uzun sürer, secdeden kalkmayacak sanırlardı. Efendimiz, rükûda “Sübhane rabbiye’l azim” duasından başka dualar da okurdu. Resulullah Efendimiz’in (sas), iki secde arasında bazen uzun süre oturup dua ettiği, rükû, secde ve iki secde arasındaki duruşunun aynı uzunlukta olduğu da rivayetler arasında. Namaz kılan bir mü’min, iki secde arasında Peygamber Efendimiz’in (sas) okuduğu dualardan en azından birini okursa, hem sünnete uymuş hem de iki secde arasında yeterli miktarda bekleyerek vacibi yerine getirmiş olur. Oysa secde arasında dua edileceği hususu pek çok kişi tarafından bilinmez. Peygamber Efendimiz’in (sas) iki secde arasında okuduğu dualardan ikisi şöyle:

-“Rabbiğfirlî rabbiğfirlî” (Rabb’im beni mağfiret et, Rabb’im beni mağfiret et.)

-“Allahümma’ğfirlî, ve’rhamnî ve âfinî, ve’hdinî, ve’rzuknî, vecburnî, ver’fa’nî” (Allah’ım, beni bağışla, bana merhamet eyle, bana afiyet ver, bana hidayet ihsan et, beni rızıklandır, benim eksiğimi-gediğimi gider ve beni yücelt.)

Zaman bakımından müsait olmayan kimseler, bu duanın sadece “Allahümma’ğfirlî verhamnî” şeklindeki baş kısmını da okuyabilir.

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.