Kelimelerin de itibarı vardı!

Kelimelerin de itibarı vardı!

Hamd etmek, yaptığımız planlarda Allah’ın iznini unutmamak, selam almak, selam vermek… İslâm’ın kazandırdığı bu güzellikleri ifade eden ‘inşallah’ ‘hamd olsun’ gibi kelimeler, şimdilerde biraz öksüz.

Bazı kelimelerin zihinde eski anlamını ifade etmediği duygusunu hemen herkes yaşamıştır. Yerli yersiz, bazen de samimiyetsizce kullanılan kelimelerin değerini kaybetmesinden şikâyet edilir bu durumlarda. Örneğin sevmek kelimesi çok yüce bir eylemin karşılığı olsa da onu ağzına dolayanlar sözcüğü istismar ettiği için siz de soğumuşsunuzdur bu kelimeden. Tabir-i caizse kullanırken bir kez daha düşünürsünüz bu tür ifadeleri. Şimdilerde zihnimizde anlamını kaybeden kelimeler arasına yenileri ekleniyor. Aslında insanın Rabb’iyle olan irtibatını gösteren ve karşı tarafa güven vermesi gereken bazı sözcüklerin zihinlerdeki etkisi artık daha farklı. Sözün kısası malum siyasi ortamdaki din istismarı eleştirilerinden biri de bazı ifadelerin ağızlardan hiç düşmediği halde artık güven vermemesi. Örneğin ‘selamün aleyküm’ gibi. Aslında Allah’ın selamını vermek ve almak birbirinden emin olmanın işaretlerinden sayılır. Kur’an-ı Kerim’de bildirildiğine göre, melekler cennete giren müminleri ‘Selam’ ederek karşılayacak. Nisa Sûresi’nde ise “Şayet size selam verilirse, siz de ondan daha güzel bir tarzda selamı alın, en azından verilen selamın misli ile karşılık verin. Şüphesiz ki Allah her şeyin hesabını hakkıyla arar.” buyrularak selamın önemine dikkat çekilir. Oysa bugün bu kelimeler birçoklarına güveni ve emin olmayı değil, istismarı anımsatıyor. Çünkü İslam ahlâkına sığmayacak davranışlar selam verip selam alanların eliyle işleniyor. Somutlaştıracak olursak Google’da ‘selamün aleyküm’ ifadesini aratmak yeterli. Önümüze sıralanacak onlarca eleştirel yorumdan birkaçını paylaşalım. Ekşi ve Uludağ sözlük gibi sitelerde ‘selamün aleyküm’ ve benzeri başlıklar milyarlık rüşvetler, baba-oğul konuşmaları, para eritmeyle ilgili ifadelerle dolu. Bunlar arasında en üzücü yorumu ise, “Artık tiksindiren söz öbeği.” diyerek basına yansıyan ses kayıtlarını hatırlatan kişi yapıyor. Söz konusu kelimelerle ilgili ‘Allah’ın izni ile eritiyoruz babacığım’ diyen de var, ‘Paraları kaçırabildiniz mi inşallah’ diyen de. Sonra yine sıkça duyduğumuz ‘Hamd olsun’ ifadesini biraz araştırıyoruz. İlk göze takılan yorum şu: “Artık herkesin dalga geçtiği şükran ifadesi. Dini kavramlarla siyaset yaparsanız, siyasetiniz gibi o kavramları da değersizleştirirsiniz.” Diğer bir yorumda ise şöyle: “Küresel ekonomik krizle başa çıkabilmek için söylenmesi gereken kelime… Türkiye bu sayede ayakta kalmakta. Hamd olsun.” Bütün bu hatırlatmalar ise şu cümlelerle noktalanıyor: “Artık bu kelimeleri kullanmak gelmiyor içimden.” Ya da: “Gayet güzel ve sempatik bir kelime olmasına karşın, saçma sapan kullanımı yüzünden kullanılmaktan kaçınılmaya başlanmış sözcük.”

Söylenen ile yapılan uyumsuz olduğunda samimiyet sorgulanıyor

Dinin temelini oluşturan güzel ahlâkın dilimizdeki tezahürü olarak görülen, ‘inşallah’ ‘maşallah’, ‘hamd olsun’, ‘selamün aleyküm’ gibi ifadelerin böylesine olumsuz yorumlarla anılması kullanımlarını da azaltıyor. Oysa Kur’an-ı Kerim hamd etmeyi, selamlaşmayı ve yapacağımız işlerde Allah’ın iznini hatırdan çıkarmamayı defalarca hatırlatıyor. Kehf Sûresi’nde, “Hiçbir şey için (bunu yarın yapacağım) deme. Ancak Allah dilerse yapacağım de.” buyruluyor. Bu şekilde günlük konuşma ve planlarımızda ‘inşallah’ sözcüğünün ne kadar önem arz ettiği nazara veriliyor. Bir yandan da Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd etmenin Müslümanca tavır olduğu hatırlatılıyor. Ancak Kur’an’da bahsedilen hamd eylemi, “Allah’a hamd olsun” demekle bitmeyecek bir söz verme olarak yorumlanıyor. Bunun aynı zamanda tutum ve davranışlarla da ortaya konulması gerektiği vurgulanıyor. Zira Nasr Sûresi’nde, “Öyle ise şimdi Rabb’ine söz verdiğin gibi, O’nun kanunlarına uy, emirlerinin gereğini yerine getir.” buyrularak kulluğun diğer boyutu vurgulanıyor. Dil, hamd ifadelerini tekrar ederken hal ve hareketlerin buna uyumsuz hareket etmesi durumunda ise samimiyet sorgulanmaya başlanıyor. Çünkü dilden düşürmemek en kolayıyken hayata uygulamak kulun gerçek şuurunu ortaya koyuyor.

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.