Related Articles
Petrol fiyatları neden düşüyor?
2007 sistemik finans krizinin dünya ekonomileri üzerindeki sarsıcı etkileri giderek azalmasına rağmen sonlanacak gibi gözükmüyor.
Krizin en şiddetli olduğu başlangıç yılı hariç 2009-2013 yılları arasında petrol fiyatlarında büyük düşüşler olmamasına rağmen ekonomilerin iyileşme trendine girdiği krizin 7. yılında petrol fiyatındaki yüzde 60’a varan düşüşler yaşanıyor. Diğer yandan 40 doların altına ineceği yönündeki tahminlere karşı Suudi Arabistan Enerji Bakanı’ndan 20 dolara düşse bile ‘üretimi azaltmayacağız’ açıklaması geldi.
Ekonomide iyileşme beklentisinin olduğu bugünlerde, krizin en şiddetli olduğu dönemlerde dahi görülmeyen bu olağanüstü fiyat düşüşü, paradoksal bir durum olarak mı algılamalı? Yoksa siyasetin kendi içerisindeki açmazlarının bir sonucu olarak mı değerlendirmeli? Petrol fiyatlarındaki bu düşüşün sebepleri arasında Kanada’nın asfalt kumundan petrol üretmesi, Amerika’nın kaya petrolü üretimindeki artışının yanı sıra yenilebilir enerji gibi alternatif enerjiye yapılan yatırımların artması sayılabilir. Diğer yandan özellikle petrol üretiminden başka alternatif gelir kaynağı olmayan Suudi Arabistan gibi ülkelerin gelirlerini artırabilmek ve diğer üreticilerin pazarda yer edinmesine engel olmak amacıyla talep olmaksızın üretimini artırması da bu düşüşü kaçınılmaz kılmaktadır. Öncelikle petrolün birim fiyatının piyasa içi dinamikleri olan petrol arz ve talebin fiyat elastikiyeti doğrultusunda nasıl belirlendiğine bakalım. Petrol arz ve talebini birbirine eşitleyen fiyat, piyasa denge fiyatıdır. Ekonomik ve siyasi konjonktüre bağlı olarak değişim gösterir. Diğer taraftan altın, bakır, gümüş gibi emtiaların birim fiyatları, piyasa dışı faktörler, spekülatif eğilim ve beklentilerin de etkili olduğundan bahsedilebilir.
Aslında petrol fiyatındaki oynaklığın (artış ya da azalışın) temel sebebi, petrol üretimi kısa dönemde kolayca artırılamadığı için arzı inelastiktir. Keza petrol tüketimi, tüketim alışkanlıkları kısa dönemde hemen değiştirilemediği için, arzda olduğu gibi talepte de inelastiktir. Uzun dönemde ise petrol arz ve talep eğrileri elastiktir. Ancak petrol doğada bulunan bir ürün olduğu ve rezervinin sınırlı olduğu düşünülürse arz ve talep elastikiyeti, piyasada belirlenen fiyatı açıklamada yetersiz kalmaktadır. Ek göstergelere başvurulması, açıklamaların gerçekçiliği için bir zorunluluktur. Bu ek göstergelerin her dönem farklılık arz etmesi de durumu daha da açıklanamaz hale getirmektedir.
Petrol birim fiyatının bu oynak yapısı sebebiyle piyasanın belirleyici etkisini minimize etmek ve aynı zamanda kârlarını maksimize etmek amacıyla kurulan OPEC ülkeleri bile fiyatların istenilen seviyede tutulmasında yetersiz kalabilmektedir. Özellikle kriz dönemlerinde kontrol daha da zorlaşmakta hatta imkânsız hale gelmektedir. Çünkü petrol arz edenler hukuksal ve iktisadi konumlarını koruyabilmeleri için Venezuela, Suudi Arabistan, Irak gibi ülkeler ne üretim kotalarına ne de belirlenen fiyata uyamamaktadırlar. Bu ülkelere Rusya, ABD gibi siyasi anlamda güçlü petrol arz tedarikçilerin izledikleri arz politikaları petrol fiyatındaki oynaklığı hatta düşüşü hızlandırmaktadır. Son günlerde özellikle 10 Ekim 2014’ten itibaren petrol fiyatındaki şok düşüşün 60 doların altına inmesi, bu duruma örnek olarak verilebilir. Şimdilik düşüşler, maliyetler sebebiyle durmuş gibi görünmesine rağmen yarın ne olacağı belirsizliğini korumaktadır. Ne zaman ki küresel ekonomi durgunluktan çıkar ancak o zaman bu durum netlik kazanabilir.
Buna karşın 2030’da dünya petrol rezervlerinin tükeneceği beklentisi, kaya petrolü, asfalt kumundan petrol üretilmesi ve alternatif yenilebilir ek enerji kaynaklarının bulunması da bu beklentiyi yok ederek fiyat düşüşlerine sebep olmaktadır. Bütün bunları elbette Rusya-Ukrayna siyasi açmazı gibi durumlar da etkilemektedir. Ancak bu durumun normalleşme olmayıp geçici olduğu unutulmamalıdır. Önümüzdeki 10-12 aylık süre sonunda petrol fiyatları petrol arz ve talebe göre dengelenecektir.
Petrol piyasasında olan biteni Brent petrolün birim fiyatındaki dalgalanmayı örnek vererek anlatabiliriz. Brent petrolün birim fiyatı, 2004’te 35 dolar iken 2005’te 60 dolara, 2006’da 70 dolara, Kasım 2007’de 98 dolara ulaşmıştır. 2006 yılının Ağustos ayında petrolün birim fiyatı 100 dolar olacak derken 2007 yılının Ocak ayında, yani kış mevsiminin ortasında, OPEC’in üretimi kısma tehditlerine rağmen 58 dolara düşmüştür. Ve 2007’li yıllarda petrol üretiminde bir artış yapmayacaklarını söyleyen OPEC ülkeleri, toplam dünya petrol arzının 82 milyar varil ve talebinin ise 84 milyar varil olduğunu belirterek, petrol üretiminde bir atış düşünmediklerini defalarca ifade etmişlerdi. Ancak 2014 sonları ile 2015 yılı başları itibarıyla günlük petrol üretimi 94 milyon varile ulaşmış, talebinin de 92 milyon varil kalmasıyla petrol arzı artmıştır. Sonuçta talep daralmasıyla beraber arz artmıştır. Dikkat edilmesi ve bilinmesi gereken uluslararası piyasada 7 dolara mal olan bir ürünün birim fiyatı 100 doların üstüne çıkıyorsa bu oluşan piyasa fiyatının gerçek fiyat olmadığıdır. Büyük bir kartel olan OPEC, kurulduğu dönemden bugüne kadar petrolün birim fiyatını yüksek seviyede ve stabil tutmaya uğraşmasına rağmen bunu başaramamaktadır.
Piyasa dinamikleri, iktisadi durgunluk, para ve finans piyasalarında yaşanan çalkantılar, petrolün birim fiyatının düşük seviyelere gelmesine yol açmaktadır. Petrol üretim tesisleri ve rafineri yatırımlarının yüksek maliyetli olması yanı sıra petrolün şu anki piyasa fiyatındaki istikrarsızlık sebebiyle petrol üreticisi konumunda olan ülkeler, yatırımlarına ara vermiş ya da yatırım yapmakta tereddüt etmektedirler. Petrolün yapısal konumu sebebiyle bazen birim fiyatındaki bu dengesizliğin denge durumu olabileceği de unutulmamalıdır.
*İstanbul Üniv., İktisat Fakültesi
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment