Related Articles
Av.Metin Çağlar – Sığınmacı ve mülteci statüleri
Sığınmacı (Asylee) ve mülteci (refugee) statüleri can güvenliği tehlikesi nedeniyle vatandaşı olduğu ülkeyi terk etmek zorunda kalan veya bırakılan veya bu tur endişelerle ülkesine geri dönemeyen insanlara tanınan özel bir koruma statüsüdür.
Sığınmacı ve mülteci kavramı birbirinden farklıdır aralarındaki fark kişinin bulunduğu yere göre değişir. Eğer bir şahıs Amerika dışında bu koruma statüsüne başvuruyorsa mülteci (refugee), eğer bu şahıs yasal olarak veya bir şekilde Amerika sınırlarına varmış ve sığınma talebinde bulunmuşsa veyahutta Amerika içinde bulunup da buradan sığınma talebini yapıyorsa o zaman bu kişiye sığınmacı (asylee) denir.
Başvuruları kabul edilen şahıslar Amerika’da süresiz yaşayabilir, çalışma iznine ve yeşil kart’a (green card) da başvurabilir.
Amerika içinde sığınmacı talebinde bulunmak isteyenler bunu en geç Amerika’ya son varış tarihinden bir yıl içinde yapmalıdırlar. Bu süre bazı olağanüstü durumlar da uzatılabilir ancak olağanüstü durumlar biter bitmez, zaman kaybetmeden hemen başvuru yapılmalıdır.
Sığınmacının doktor raporu ile tespit edilen ve ülkesinde gördüğü kötü muamelelerden dolayı Amerika’da psikolojik travma veya depresyon geçirmesi sonucu vaktinde başvurusunu yapamaması veya şahsın Amerika’ya ilk giriş yaptığında 18 yaşından küçük olması gibi haller olağanüstü durumlara örnek gösterilebilir.
Sığınmacı veya mülteci talebinde bulunanlar iki durumu ispat etmeleri gerekir:
1- Şahıs geçmişte ülkesinde zulme (persecution) uğradığından bir daha ülkesine dönmek istememesi veya dönememesi veya döndüğünde ülkesinde zulme uğrayacağı yönünde ciddi korkuları olması.
2- Şahsın ülkesinde geçmişte zulme uğramasının veya döndüğünde zulme uğrayacak olma nedeninin aşağıda ki 5 sebeplerden birine veya birkaçına dayanması:
Irkı, dini, uyruğu, belli bir sosyal gruba tabiyeti veya politik düşüncelerinden dolayı şahsın zulme uğraması veya uğrayacak olması.
Bu 5 nedenden herhangi birisi ile ilintili olarak şahsın cezalandırılması, taciz edilmesi, baskı görmesi, yaralanması, fiziksel veya psikolojik saldırılara maruz kalması ‘zulum” (persecution) kavramı içine girer. Bu zulümler doğrudan hükümet icraatlarının bir sonucu olabileceği gibi hükümetin kontrol edemediği veya edemeyeceği kişi veya gruplardan da kaynaklanabilir.
Bununla birlikte yasalarda zulmün (persecution) tam olarak açık ve net belirlenmiş bir tanımı yoktur fakat zulüm görme basit tacizlerden veya ayrımcılıklardan ziyade ciddi tehditleri, zorbalıkları, tecavüzleri, işkenceleri, yasadışı hapis cezalarını, veya en tabi insan hakları ve özgürlük ihlallerini içerir.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi zulüm görme şahsın ırkı, dini, uyruğu, belli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi düşüncelerinden kaynaklanması gerekmektedir. İlk üç neden adlarından da belli olduğu gibi kendi kendilerini ifade etmektedirler fakat son iki neden yani siyasi düşüncelerden dolayı veya belli bir sosyal gruba mensubiyet den dolayı zulme uğrama kavramlarını açıklamak pek kolay değildir.
Siyasi düşüncelerden dolayı zulme uğrama şahsın taşıdığı siyasi düşüncelerin devlet politikalarına, metodlarına veya sistemlerine aykırılık teşkil etmesi ve devletin de bu düşüncelere tahammül veya tolere edememesinden kaynaklanır.
Böyle bir iddia ile sığınmacı veya mülteci talebinde bulunacaklar devletin kendisinin taşıdığı bu siyasi düşünceleri bildiğini ve spesifik olarak bundan dolayı zulme uğratıldığını da ispat etmek durumundadırlar yoksa eğer şahıs bu tur siyasi düşünceler taşıyıp da devletin bundan haberi yoksa o zaman “zulme uğrama” şartı yerine getirilmiş sayılmaz. Şahsın devlet politikalarını hedef alan toplum önünde yaptığı konuşmalar, basın bildirileri, yazılı eleştirileri veya protestoları devletin bundan haberdar olduğunun ve bundan dolayı devletin şahsa zulüm uyguladığının kanıtı olabilir.
Sosyal bir gruba tabiyetten dolayı zulme uğrama şartının yerine getirilmiş olması bu grubun toplum içinde bilinen bir hareket, teşebbüs, veya mevcudiyet olarak bilinmesi, tanınması ve devletin de haksız olarak bu grubun görüşlerini kendine tehdit olarak algılamasına bağlıdır.
Mesela etnik gruplara, kabilelere, homoseksüellere, çeşitli meslek gruplarına (örneğin polis veya asker mensuplarını hedef alan suikastlar), kadınlara veya buna benzer gruplara yapılan zulümler bu tur sosyal gruplar tanımı içine girer.
Sığınmacı Prosedürü (Asylum Process)
Sığınma talebinde bulunan şahıs Amerika’da fiziken bulunması ve Amerika’ya vardığı son tarihten 1 yıl içinde başvurusunu yapması gerekir. Başvurusunu bir yıl içinde yapamayanların yukarıda örneklerini verdiğimiz türden geçerli mazeretleri varsa o mazeretlere sebep teşkil eden durumların ortadan kalkmasından sonra makul bir sürede başvurularını yapmaları gerekmektedir.
Başvuru süreci Amerikan vatandaşlık ve göçmenlik bürosuna (USCIS) I-589 sığınmacı talebi başvuru formlarının gönderilmesi ile başlar. Başvuru sahibi bu formlara ilaveten durumunu destekleyici belgeleri de eklemelidir bu belgeler kendisine ülkesinde işkence veya zulüm yapıldığına dair polis tutanakları, doktor raporları, vatandaşı olduğu ülkede insan hakları ihlallerinin yapıldığına dair insan hakları spesifik ülke raporları, gazete haberleri, tanıklar, bilirkişi raporları, ve benzeri türden belgeler olmalıdır.
Sığınma talebinde bulunanlar nadiren gözaltında tutulurlar ve durumları netleşinceye kadar Amerika içinde yaşayabilirler.
Başvuru alındıktan sonra Amerikan vatandaşlık ve göçmenlik bürosu incelemelere başlar ve bu inceleme sonunda ya dosyayı onaylar ya da reddeder. Eğer dosyayı reddederse ve şahsın da Amerika’da başka herhangi bir yasal bir oturum müsaadesi yoksa, o zaman şahsın ülkeden ihraç prosedürü (removal proceeding) başlatılmak üzere dosyayı göçmenlik hakimine intikal ettirir.
Burada aslında sığınmacıya durumunu hakime arz etmesi için ikinci bir şans verilir. Göçmenlik hakimi Amerikan vatandaşlık ve göçmenlik bürosunun kararına bağlı kalmaksızın dosyayı yeni baştan inceler (de novo) duruşmalar düzenlenerek şahıs mahkemede dinlenir, tanıklar çağrılır, bilirkişi raporları incelenir ve tüm kanıtlar hakime ibraz edilir. Şahıs mahkemede kendisini savunmak üzere bir avukat da tutabilir.
Tüm bu duruşmalar sonucunda göçmenlik hakimi şahsın sığınmacı vasfını taşımadığına hükmederse, şahsın ülkeden ihraç edilmesine karar vermeden önce son kez kendisinin Amerika’da kalabilmesi için başka yasal çareler ve çözümlerin olup olmadığına bakar. Mesela hakim ihraç kararını geri çekebilir veya şahsın şartları uygunsa yasal oturum hakkı tanıyabilir fakat eğer başkada bir çözüm yolu gözükmüyorsa şahsın ülkeden ihraç edilmesine karar verir.
Bu karardan 30 gün içinde şahsın kendisi veya avukatı hakim kararını temyiz edebilir.
Sığınma prosedürü ne kadar sürmektedir?
Sürecin ne kadar süreceğini önceden tahmin etmek çok zordur. Bir şahsın başvurusunun Amerikan vatandaşlık ve göçmenlik bürosu tarafından kabul edilip de sonra mülakata çağrılmaları bazen aylar süreceği gibi yıllar da sürebilir fakat şu anda bu türden başvuruların sayısında artış gözlendiğinden dosyalar Amerikan vatandaşlık ve göçmenlik bürosunda yığılmış durumdadır.
Bu arada Amerikan göçmenlik ve vize dairesi bazılarının dosyasını rastgele seçip hızlandırabilir. Bu durum başvuru talebinde bulunanların dosyalarının güçlü veya zayıf olmasına göre değil de tamamen rastgele bir seçimdir.
Bu şekilde bir seçim sonucu dosyaları hızlı işleme tabi tutulanlar yaklaşık 8-10 hafta içerisinde mülakata çağrılabilir. Mülakatta genelikle şahsın neden ülkesinden kaçmak zorunda kaldığı veya ülkesine neden dönemeyeceğini açıklaması istenir. Bu mülakattan yaklaşık iki hafta sonra sığınmacı olarak Amerika’ya kabul edilip veya edilmediğine dair karar kendisine bildirilir.
Sığınmacı ve mülteci talebinde bulunma çok ciddi bir karardır işlemleri mutlaka bir avukat vasıtasıyla takip etmenizi tavsiye ederim.
Av. Metin Çağlar /Amerika Vatandaşlık ve Göçmenlik Hukuku Makaleleri
http://caglarlaw.com
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment