Related Articles
Amerika’da lise sonlar okuma ve matematikten sınıfta kaldı
Ülke genelinde düzenlenen seviye belirleme sınav sonuçlarına göre, Amerika’da lise son öğrencilerinin skorlarının, ortalama olarak matematikte hafif düşerken okumada yerinde saydığı görüldü.
Federal hükümet tarafından düzenlenen National Assesment of Educational Progress (NAEP) sınavı öğrencilerin gerçekten ne bilip bilmediğini ölçme konusunda altın standart olarak kabul ediliyor. NAEP’de elde edilen sonuçlara göre herhangi bir cezalandırma söz konusu değil ve böylece sınav gidişatını değiştirme noktasında herhangi bir çabaya da gerek duyulmuyor.
Bu yılki verilere göre toplam 300 puan üzerinden değerlendirilen matematik bölümünde skorlar geçen yıla göre 153’lük bir ortalamadan 152’ye düşerken, 500 puan üzerinden değerlendirilen okuma bölümü sınavında ortalama skorunun 287 olduğu öğrenildi.
Lise son sınıf öğrencileri için eyaletlere göre bir değerlendirme sunulmadı, fakat ülke genelinde sınıflarda da benzer sonuçların olduğu görüldü. 2015 yılı sınav sonuçlarında, 4 ve 8. sınıflarda da 2013 yılından itibaren skorlarda bir duraksamanın olduğu anlaşılmıştı.
Sonuçlar üzerine Amerika Araştırma Enstitüsü Başkan Yardımcısı Mark Schneider, “Sözün özü, duraklamış durumdayız. Hiç bir ilerleme kaydedemiyoruz” dedi.
Ülke genelinde takip edilen Common Core Eyalet Standartları, okullardaki beklentileri biraz daha yükseltirken, eyaletler arasındaki konu farklarının da minimuma indirilmesini amaçlıyor. Gelen skorlarla bir nevi takip edilen bu standartlar da test edilmiş oluyor.
Los Angeles Times’ın haberine göre yetkililer, ülke genelinde öğrencilerin öğrenmiş olduğu bilgileri yansıtması bakımından, NAEP’in değerlendirmesinin oldukça tutarlı olduğuna inanıyor. Örneğin, geometri, data analizi ve cebirsel matematik da dahil olmak üzere, matematik skorlarındaki düşüşün test edilen bütün bölgelerde aynı şekilde var olduğu görülüyor.
2015 yılında, okuma bölümünde 19.000 öğrenci test edilirken matematik bölümünde 13.000 öğrenci test edildi. Her iki bölümde de öğrencilerin yalnızca % 37’lik bir kısmının üniversiteye hazır olduğu görüldü.
Ulusal Eğitim İstatistikleri Merkezi temsilcisi Peggy Carr ise öğrenciler arasındaki seviye farkının biraz endişe verici olduğu ve bunun ne anlama geldiği üzerine odaklanmak gerektiğini ifade etti.
Sevindirici bir durum ise, özellikle California eyaletinde büyük bir demografik olan İngilizce dilini yeni öğrenen öğrencilerin skorlarının 2013 yılına kıyasla 6 puan artması oldu.
Diğer yandan, özel bakıma ihtiyaç duyan öğrencilerin skorları aynı kalırken, anne-babaları liseyi bitirmeyen öğrencilerin skorları 4 puanlık bir düşüş gösterdi. 1992 yılından itibaren ise, Afrika kökenli Amerikalı öğrencilerde 8 puanlık bir düşüş olduğu kaydedildi.
Bu yılki gelen skorlar, tam da okul yönetimlerinde gelişen büyük bir değişikliğin başlangıcında yaşanmış oldu. Geçen senenin sonlarına doğru, Başkan Barack Obama “Her Öğrenci Başaracaktır Kanunu”nu (Every Student Succeeds) imzalamıştı. Bu kanun ile ülke genelin ortak sınav yapmayı gerektiren, gelen sonuçlara göre bir takım cezalandırmaları uygun gören ve bu yüzden de çok popüler olmayan “Hiçbir Çocuk Geride Kalmasın Kanunu”na (No Child Left Behind) bir son verilmişti.
Yeni kanunun bir gereği olarak eyaletler, okullarını puanlandırmak ve bunu da velilere taşıyabilmek adına yeni bir sistem arayışına girmiş durumda. Söz konusu kanunu destekleyen bir kurum olan EdTrust West Direktörü Ryan Smith bu konuda, “Başarı noktasında görülen seviye farkları, güçlü bir hesap verebilirlik sistemine olan ihtiyacımızı daha da gözler önüne sermiş oluyor. Başarı ve olanaklar konusunda var olan boşlukları doldurmak için yeteri kadar bir çabamız olmadı. Bu konuyu merkeze alamadık bir türlü” dedi.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment