Genç Türk bilim adamına Amerika’da büyük ödül
Biyomekanikte yeni buluşu ile alanında bir ilke imza atan genç Türk bilim adamına Amerika’da ilk defa iki ödül birden verildi. Biyomekanik alanında yeni ölçüm yöntemi keşfeden başarılı bilim adamı Dr. Metin Yavuz, ödül aldığı derneğin tarihinde ilk defa iki ödül kazanan bilim adamı olması nedeniyle tüm dikkatleri üzerine çekti.
Amerika’ya yaklaşık 11 yıl önce gelen başarılı Türk bilim adamından önemli başarı. Çalışması ile biyomekanik alanında yeni ölçümlerde bulunan Dr. Yavuz, 1977 yılında kurulan Amerikan Biyomekanik Toplulugu’nun (American Society of Biomechanics-ASB) verdigi iki ayrı ödülü aynı anda almayı başaran ilk genç bilim adamı oldu.
ASB derneği tarafından iki ayrı ödüle layık görülen Dr. Yavuz, ilk plaketini kariyeri adına son derece önemli olan ‘Doktora Sonrası Genç Araştırmacı Ödülü’ (Young Scientist Post-Doctoral Award) yarışması neticesinde geçen ay içinde kazandı. Yaklaşık 9 ay önce müracaat ettiği ödül seçmelerinde birinci gelen Dr. Yavuz daha sonra da derneğin düzenlediği yıllık bilimsel toplantısında ‘Clinical Biomechanics’ ödülüne layık görüldü. İkinci ödülü için Yavuz bir müracaatta dahi bulunmaz. Zira bilim kurul heyeti Yavuz’un Genç Araştırmacı Ödülü seçmeleri için gönderdiği çalışmasından etkilenerek verir.
Geçen ay yapılan tören ile ödülünü alan Dr. Yavuz, Kent Eyalet Üniversitesi’nin Podiatric Medicine Fakültesi’nde yardımcı doçent olarak görev yapıyor. ITÜ Gıda Mühendisliği’ni bitirdikten sonra masterını Türkiye’de yaparak 2001 yılında Amerika’ya gelir. Dr. Yavuz, 2007 yılında Cleveland Eyalet Üniversitesi’nden biyomedikal mühendisliği alanında doktorasını tamamlar. Önce kalp kapakçığı biyomekaniği üzerine çalışmalar yapan Dr. Yavuz, 2005 yılından itibaren ise ödül kazandığı dizaltı biyomekaniği üzerine yoğunlaşır. Şaka yollu ‘‘ayak işleri yapıyoruz’’ diye alanından söz eden Dr. Yavuz’un uzman olduğu dal ABD ile Avrupa ülkelerinde ‘podiatry tıp’ olarak isimlendiriliyor.
Yavuz, insan vucudunda mekanik kuvvetlerin etki ettiği her türlü durum ve hastalığın biyomekaniğin ilgi alanına girdiğine işaret ediyor. Yavuz, kan akımı ve akışkanlar mekaniği dolayısıyla damar, kalp ve kalp kapakcığı hastalıkları, insanların çeşitli hareketleri sırasında etki eden kuvvetler dolayısıyla da çeşitli ortopedik rahatsızlıkların (diz problemleri, tendon-ligament problemleri, diyabetik ülserler vs) bu bilim alanının ilgi alanına girdiğini belirtiyor.
YAVUZ’UN ÇALIŞMASI ŞEKER HASTALARINA UMUT IŞIĞI OLUYOR
Diyabetik hastalarda görülen noropati (neuropathy) komplikasyonu, yani his kaybı, özellikle el ve ayaklarda ortaya çıkıyor. Yavuz’un ifadesi ile his kaybı neticesinde mekanik kuvvetlerin neden olabileceği ağrıyı hastalar hissetmiyor. Diyabetik Ayak Biyomekaniği’nin kurucusu ve oldukça dindar bir kişiliğe sahip olan Dr. Paul Brand’in ağrıyı, ‘‘Allah’ın insanlara verdiği ama kimsenin istemediği hediye’’ olarak tarif ettiğini belirten Dr. Yavuz şunları ifade ediyor; ‘‘Bu hediyeyi kaybeden insanlar ayakların özellikle altında meydana gelen ufak yaralanmaları fark etmiyorlar. Bu yaralanmalar da gittikçe ilerliyor, farkına varılmazsa enfeksiyon kapma ve hatta kangren bile görülebiliyor. Bu safhaya gelen hastalarda maalesef ayak parmağı, ayağın büyük bir kısmı ve hatta bütün organın kesilmesi mecburi hale geliyor.’’
ABD genelinde yaklaşık 25 milyon diyabet hastası olduğuna işaret eden Dr. Yavuz, yılda ortalama 100 bin ayağın hastanelerde kesildiğine işaret ederek konunun ne kadar ciddi olduğunu vurguluyor. Dr. Yavuz ayrıca ABD’de yaklasik her 5 dakikada, dünyada ise her 30 saniyede bir diyabetik ülserler yüzünden bir amputasyon gerçekleştiğini belirtiyor. Ülser ve ayak kesim operasyonlarının ABD’ye yıllık maliyetinin yaklaşık 30 milyar dolar olduğunu aktaran Yavuz, ‘‘Tabi iş sadece ayakların kesilmesi ile kalmıyor. Bu hastaların rehabilite süreçleri de çok zor oluyor. Sigortası olmayanların durumu içler acısı. Sigortası olanların da protez takılmasi ve rehabilitasyon dönemlerinin ardından tekrar hayata dönmeleri çok zor oluyor’’ diye konuşuyor.
PEKİ YAVUZ’UN KEŞFİNİN ÖNEMİ NE?
Dr. Yavuz’un çalışması ayak altında oluşan ülser oluşumuna yepyeni bir yaklaşımı getiriyor. Dünyada ilk defa ayak altındaki mekanik kuvvet ve stres dağılımını üç boyutlu olarak ölçen Yavuz, işte bu buluşu ile iki ödüle birden layık görüldü.
Daha önce diyabetik ülser oluşumuna doğrudan yüksek basıncın neden olduğu düşünülüyordu. Ancak daha sonra yürütülen araştırmalar, ayak altındaki basıncın ülser oluşumunu tahmin etmede iyi bir yöntem olmadığını gösterdi. Ayak altında oluşan basınç seviyelerini düşürebilmek için üretilen özel ayakkabıların ülser oluşumunda ancak %40-50 etkili olduğunu belirten Dr. Yavuz’a göre bu durum, basıncın öneminin biraz abartıldığını gösteriyor. Dr. Yavuz çalışmasını şöyle özetliyor; “Biz işe ülserlerin sadece yüksek basınç değerlerine bağlanamayacağını söyleyerek, yürüme sırasında ayak altında etki eden üç boyutlu mekanik streslerin diğer iki boyutuna yoğunlaştık, yani sürtünmeye dayalı kesme veya kayma stresleri. Yaptığımız calışmalarda dünyada ilk defa bu kesme streslerinin ayak altındaki dağılımını net bir şekilde ölçtük ve yaptığımız kıyaslamalarda şeker hastalarında bu faktörlerin oldukça yüksek olduğunu gözlemledik. Şuandaki amacım bu kesme kuvvetlerinin ülser gelişimi sırasındaki rolünü iyice anlamak ve daha sonrasında bu bilgileri kullanarak yeni ayakkabı içleri ve ayakkabılar dizayn edebilmek. Hatta hastalara farklı yürüyüş metotları öğreterek bu problemi asgariye indirmek.’’
Ödülü çok rahat kazanan Dr. Yavuz, kurul heyetinden de oldukça iltifat alır. Zira Yavuz’un çalışması alanında ilktir. İlk ödülünü alabilmek için çalışmasını anlattığı konferans sonrasında kurul, Yavuz’a ‘araştırmasının gelecek adına büyük umut veriyor’ diye övgüyle karşılar.
Yavuz’un aldığı ikinci ödül; ‘Clinical Biomechanics’ adlı, biyomekanik alanında prestij sahibi olan bilimsel dergi tarafindan destekleniyor. Bu ödülü de Dr. Metin Yavuz yine kesme kuvvetlerinin diyabetik ülserlerdeki rolü üzerindeki çalışmasıyla alır. Gelecek adına umutlu konuşan Dr. Yavuz, çalışmasının başka klinik alanlarda da kullanılabileceğini kaydediyor. Bunların neler olabileceği sorusuna ise, ‘‘yaşlılarda düşme ve kalça kırılmalarının önlenmesi, romatizmalı hastalarda ayak agrılarını engelleme gibi’’ diye cevap veriyor.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment