“Türkiye’nin liberal demokrasiye ihtiyacı var”
Türkî Amerikan Birliği (TAA) tarafından bu yıl dördüncüsü düzenlenen Türk-Amerikan Kurultayı, “Sınavları ve sıkıntılarıyla Türk demokrasisi” konulu panelle devam etti. Panelde konuşan Prof. Dr. İhsan Dağı, Türkiye’nin tek bir partiyi güçlendirmek için değil, sosyal barış, farklı din, etnik ve çeşitli toplumu devam ettirmek için liberal demokrasiye ihtiyacı olduğunu söyledi.
Osmanlı Devleti’nden bugüne Türkiye’nin yaşadığı demokratik gelişimi anlatan Dağı, 1997 yılında AK Parti’nin Refah Parti’sinin içinden çıkarak yeni bir rüzgar oluşturduğunu söyledi. Askerin, son referandumda onaylanan yasalarla ülke üzerindeki kontrolün kaybettiğini vurgulayan Dağı şunları söyledi: “Biz, askeri vesayetin sona ermesinden sonra yeni liberal bir demokrasinin ortaya çıkacağını umut etmiştik ancak böyle olmadı. Bir devlet ve bir hükümet vardı. Devlet kuralları belirlerdi, hükümet de bu sınırlar içinde hareket ederdi. Daha sonra devletle hükümetin birleştiğini gördük. Bu normaldir ama güç tek bir kişinin elinde toplandı. Bu yüzden liberal bir demokrasi kuramadık. Türkiye liberal demokrasi olmadan ayakta kalabilir mi? Ben asıl sorunun bu olduğunu düşünüyorum. Türkiye, otoriter bir politikayla başa çıkabilir mi? Türkiye’nin tek bir partiyi güçlendirmek için değil sosyal barış uyumu, pragmatik toplumu ve farklı dini, etnik, çeşitli toplumu devam ettirmek için liberal demokrasiye ihtiyacı var.”
Maryland Üniversitesi Prof. Dr. Şebnem Kalemli Özcan da Türkiye ekonomisinideki cari açığın büyük bir sorun olduğunu söyledi. Türkiye’nin dışardan yüklü miktarda sıcak para aldığını söyleyen Özcan, “Bir diğer sorunsa enflasyon. Paranın değer kaybetmesi enflasyonu düşürüyor. Türkiye’nin hedeflediği enflasyon oranı yüzde 5. Merkez Bankası’nın tahmini ise yüzde 6. Merkez Bankası, 17 Aralık’tan sonra bir çok defa müdahalede bulunuldu ancak birşey değişmedi.” dedi.
Fatih Üniversitei Öğretim Üyesi Doç. Dr İhsan Yılmaz ise Türkiye demokrasisinin çok hassas bir noktada bulunduğunu söyledi. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın medyayı ele geçirip kontrol etmeye başladığına anlatan Yılmaz, bazı medya kuruluşlarının Erdoğan’ın sözcüsü haline geldiğini ifade etti. Doğan Grubun’na büyük vergi cezaları verildiğini hatırlatan Yılmaz, bu süreçte toplam 55 gazetecinin işten atıldığını söyledi.
Yılmaz, 2012’de AK Parti’nin yeni bir anayasa değişikliği önerdiğini fakat muhalefetin bunu reddettiğini belirterek “Hizmet Hareketi, AKP’yi destekliyordu çünkü ortada bir demokratikleşme vardı. Daha sonra destek çekildi çünkü demokratikleşme durdu. 3. dönem iktidar Erdoğan’ı sarhoş etmeye başladı. Türkiye’nin AB’den kurtarılmasını talep ederek, Şangay Beşlisi’ne alınmasını istedi.” dedi.
TUSKON Brüksel Temsilcisi Serdar Yeşilyurt ise Türkiye’nin açık bir pazar olduğunu bu nedenle otoriter bir rejim olmayacağını söyledi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın her ne kadar “dış dünya ne düşünürse düşünsün” demiş olsa da Türk toplumunun bunu dikkate almak zorunda olduğunu dile getirdi. Türkiye’deki her türlü kalkınmanın yurtdışından gelecek sıcak paraya ihtiyacı olduğunu vurgulayan Yeşilyurt, “Türkiye’den beklentileri anlayıp ona göre çalışmalarda bulunabiliriz.”dedi.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment