Amerikan siyaset sahnesinde bir Türk: Tayfun Selen
Türk Mimar Tayfun Selen, Amerika’da siyasete girmeye hazırlanıyor.
Mimar Tayfun Selen, sadece 17 yıl önce göçmen olarak geldiği Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD), politikaya atılmaya hazırlanıyor. 42 yaşında, evli ve bir kız çocuğu babası olan Selen, Türkler’in Amerikan siyasetinde daha aktif olması gerektiğini düşünüyor.
Selen, göçmen olarak geldiği ABD’de göçmenlerin, özellikle Türkler’in New Jersey Eyalet Meclisi’ndeki sesi olmak istediğini söyledi. Eyalet meclisine girebilmek maksatıyla New Jersey 27’nci bölgeden Milletvekili (Assemblyman) adayı olan Tayfun Selen politikaya atılma serüvenini Zaman Amerika’ya bakın nasıl anlatıyor:
Politikaya atılma fikri nasıl doğdu?
2007 senesi sonlarına doğru yaşadığım bölgedeki İmar Komisyonu’na dönemin Belediye Başkanı Nelson Vaughan tarafından atanmıştım. Kendisi bir Citibank emeklisi ve uzun zaman görevi dolayısı ile Orta Doğu’da bulunmuş bir Türkiye aşığı. Onunla çok hararetli sohbetlerimiz olurdu. Bunun bulunduğum bölgedeki yerel politikaya girmemde büyük katkısı olmuştur.
Bu arada Anadolu Kulübü gibi sivil toplum örgütleri faaliyetleri vasıtasıyla federal düzeyde görev yapan çeşitli politikacılarla tanışma fırsatım oldu. Öyle böyle derken kendimi siyasetin içinde buldum.
Kaç yıldır ABD’ de yaşıyorsunuz? Sizi ABD’ye getiren ne?
17 senedir ABD’de yaşıyorum. Öncelikle 90’lı yıllarda Türkiye’de yaşanan mali krizler ve ekonominin kırılganlığı üniversite eğitimimi bitirdikten bir kaç sene sonra beni yeni arayışlara yönelmeye sevk etti. ABD’yi aynı zamanda mimarlık eğitimimi ekonomi ve iş yönetimi konularında geliştirebileceğim bir imkan olarak da gördüm.
Niçin ‘Cumhuriyetçi Parti ’ ?
Aslında daha önceleri kendimi Demokrat olarak hissediyordum. Belki de bir çok göçmen gibi kendimize Demokrat Parti politikalarını daha yakın buluyor olmalıyız, diye düşünüyorum. Daha çok dinleme, okuma ve inceleme fırsatı buldukça görüşlerimin aslında Cumhuriyetçi Parti’nin ilkeleriyle daha sıkı bağdaştığını hissettim. Amerika fırsatlar ülkesi. Bunu hepimiz biliyoruz. Dünyanın her tarafından her gün yüz binlerce insan Amerika’ya yeni fırsat yakalarım ve yakaladığım fırsatı da özgürce yaşayabilirim, diye geliyor. Fırsatlar ülkesi fırsat üretebilen ülkedir ve ekonomisi güçlü olan ülkeler fırsat üretebilir. Ekonomiye genel bakış açım şu, devletin değerleri vatandaşlarına direk sunması yerine, değer üretebilen fırsatları vatandaşlarına sunması gerektiğine inanıyorum.
‘Orta direğe nasıl yardım edebiliriz? Nasıl kalkındırabiliriz?’ Bu en önemli sorular. Ben en iyi faydanın orta direğe ve dolayısı ile bütün NJ hallkına fırsatlar oluşturarak sağlanabileceğine inanıyorum. Bu da en iyi şekilde Cumhuriyetçi Parti ilkeleri ile bağdaşıyor.
Seçilebileceğinize inanıyor musunuz?
Evet, tüm kalbimle. Türk-Amerikan toplumunun desteği ile mutlaka başarabileceğimize inanıyorum. Tabii ki, eğri oturalım doğru konuşalım. Seçim kampanyası demek örgüt demek, para demek. Birbiri ile çok bağlantılı konular. Kaynak sıkıntısı var fakat toplum olarak yenebilceğimize inanıyorum.
Göreve geldiğinizde ilk iş olarak ne yapmak istiyorsunuz?
Politikacıların süre limitlerine uymaları gerektiğine inanıyorum ve bu konuda bir kanun tasarısı hazırlamayı düşünüyorum. Bölgemizde görevinde 20-30 senedir duran politikacılar var. Tabi bu arkadaşlarımızın tecrübelerinden yararlanmamız gerektiğine inanıyorum. Ancak arkadan gelen yeni arkadaşlara da yol açmalı ve imkan verilmeli.
Seçildiğinizde Türk toplumuna hizmet olarak neler yapmak istiyorsunuz?
Politik olarak ilk hedefim 7 hafta sonra gerçekleşecek seçimi kazanmak ve Amerikan politikasında göçmenlerin ve özellikle Türk toplumunun sesi olmak.
Herşey den önce Türklerin ABD’deki gözü, kulağı ve hepsinden önemlisi sesi olacağım. Vatandaşlarımızın göçmenlik konularında çektiği sıkıntılara “yeter artık” diyorum. Sınır dışı edilen, hakkı yenilen tanıdığım bir sürü Türk var. Ben bunları içime sindiremiyorum. Maalesef 9/11 saldırılarından sonra kurulan iç güvenlik bakanlığının adil olmayan uygulamaları var. Bütün azınlıkları veya azınlıklar içindeki grupları aynı fırça ile boyuyorlar. Artık bunlara bir ‘dur’ demenin zamanı geldi.
Seçim sürecinde sizi neler bekliyor?
Oldukça yoğun bir kampanya dönemi. Kapı kapı dolaşıp kendimizi tanıtıyor oy istiyoruz. Önseçim için 5 bin ve genel seçim için yaklaşık 100 bin çalacağımız kapı var. Bu arada Mayıs ayında adaylar arasında açık oturum olacak . Eğer gerekli olan kaynağı oluşturabilirsek çok başarılı bir kampanya süreci olacağına inanıyorum.
Web site adresim: www.selenforassembly.com
Yeşil kart sahibi veya Amerikan vatandaşı olan herkes web siteme girip ‘donate’ tuşuna basarak yardım yapabilir. Maddi manevi desteğe ihtiyaç çok.
Siz seçmen olsaydınız kendinize oy verir miydiniz? Niçin?
Çalışkan olduğum için, sonuç alabildiğim için, özel sektörde kazandığım tecrübemi devlete yansıtabileceğimi düşündüğüm için, Amerikan mozaiğinin bir parçası, bir Amerika gerçeği olduğum için kendime oy verirdim. Ama herşeyden önemlisi 12 yaşında bir kız çocuğu babasıyım. Göçmen olarak gelip bulduğumuz Amerika’nın kızımın çocuklarına daha iyi bir Amerika olarak bırakılmasını istediğim için kendime oy verirdim.
Kısaca ABD serüveninizi bize anlatır mısınız?
İlk bir senem oldukça zor geçti. Sadece ABD’ye geldiğim ilk 3 günü dinlenerek geçirdim. Sabahları saat 5:30’da çalıştığım işyerini açıyor, akşam saat 6:30 gibi işten çıkıyor ve saat 7’ de okulda derse yetişiyordum. Sınıfta yarı uyku yarı ders derken gece 9:30 gibi okuldan çıkardım. 10-10:30’da evde olur yemeğimi yer 11’de de yatağa girerdim. Amerika’daki ilk tecrübem oldukça sıkıcı gibi görünse de bana disiplinli yaşamayı öğretti Bir nevi askerlik gibi olsa gerek. Daha sonra bir mimarlık şirketinde çizim elemanı olarak iş buldum. Loto’dan ikramiye çıkmış gibi hissetmiştim kendimi. Bu arada göçmen olmaktan ziyade tecrübesizliğin verdiği dezavantajı şirkette herkesden daha çok çalışarak kapatıyordum. Bir kaç senede şirkette çizim elemanı görevinden, proje mimari, proje müdürü ve telekomünikasyon projelerinden sorumlu program müdürü pozisyonlarına geçtim.
Daha sonra Montclair State Üniversitesi Mimarlık ve Mühendislik departmanında yaklaşık 3 sene kadar yardımcı direktör olarak çalıştım. Üniversite kampüsünde çalışmaktan sıkılmıştım. Bir fırsat yakaladım ve CBRE/Bank of America’da bankanın tüm ABD’deki yeni inşaatlarından sorumlu olarak çalışmaya başladım. Sürekli seyahat ediyordum ve Amerika genelinde çalışan 170 kişilik bir grubun sorumluluğunu taşıyordum. 2008-2009 ekonomik krizinden sonra banka bütün yatırımlarını durdurunca bende Hertz araba kiralama şirketine Global Proje Yönetimi Direktörü olarak transfer oldum. Şimdi size bunları anlattıkça yılların ne kadar çabuk geçtiğini anlıyorum….
Şu anda ne iş yapıyorsunuz?
Lincoln Eğitim Şirketi’nde satın alma, emlak, inşaat, güvenlik fonksiyonlarıendan sorumlu başkan yardımcısı olarak çalışmaktayım. Amerika’nın 17 eyaletinde 46 tane kampüsümüz var.
Topluma hizmet etmeyi seviyorsunuz ve ABD’de kurulan en eski Türk derneği olan Anadolu Kulübü’nün de 9 yıldır başkanlığını da sürdürüyorsunuz. Kulüp olarak yaptığınız faaliyetlerden biraz bahsedebilir misiniz?
Kulüp olarak ilk senelerde lobicilik anlamında etkinliklerde bulunduk ve ABD’deki yerel ve federal politikacılarla dostluklar kurmaya gayret ettik. Aynı zamanda diğer Türk Amerikan Derneklerine de elimizden geldiğince faydalı olmaya çalıştık. Yaklaşık 7 sene kadar önce Anadolu Kulübü Türk Okulu’nu hayata geçirdik. Okulumuz ABD’de yetişen çocuklarımıza Türk dilini, kültürünü ve Türkiye’ye ait tarihi, sosyal değerlerimizi öğretmeyi hedefliyor. Bu konuda oldukça da başarılı.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment