IMF: İnsani sermaye azalıyor
Uluslararası Para Fonu (IMF), yükselen piyasa ülkelerinde 2001-2007 yılları arasında “nüfus içinde 15 yaş üzeri ve en az orta öğretim gören kişilerin oranı” anlamına gelen insani sermaye artışının yüzde 2.3’ten yüzde 1.9’a gerilediğini, ancak insani sermayesi artan Türkiye’nin buna önemli istisna oluşturduğunu bildirdi.
IMF altı ayda bir yayınlanan Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nda gelişmiş ve yükselen piyasa ekonomilerinin potansiyel üretim artış oranlarında son yıllarda düşüş kaydedildiğini bildirdi.
GELİŞMİŞ ÜLKELERDE ÜRETİMİN GELECEĞİ
Gelişmiş ülkelerde potansiyel büyüme oranlarındaki bu düşüşün 2000’lerin başına uzandığı ve küresel finansal krizle kötüleştiği belirtilen raporda, aksine düşüşün yükselen piyasa ekonomilerinde sadece krizden sonra başladığı belirtildi.
Raporda krizin etkileri azalırken gelişmiş ülkelerde potansiyel üretim artışı rakamlarının şimdiki oranından hafifçe yukarı çıkacağı, ancak orta vadede kriz öncesi oranların altında kalacağı belirtildi. Raporda, potansiyel üretim artışındaki bu harekete; yatırım ve üretim krizden çıkarken yaşlanan nüfus ve yavaş sermaye artışının yol açtığı kaydedildi.
YÜKSELEN ÜLKELER
Yükselen piyasa ekonomilerinde potansiyel üretim artış oranının daha da düşeceği beklentisini dile getiren IMF, buna neden olarak, söz konusu ekonomiler teknolojiyi yakalarken “yaşlanan nüfus, zayıflayan yatırım ve düşük toplam faktör verimlilik artışını” gösterdi.
IMF, potansiyel üretim tahminleriyle ilgili tartışmalara katkıda bulunmak için dünya üretiminin dörtte üçünü gerçekleştiren, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu, 16 G20 ülkesinin potansiyel üretim beklentilerini ortaya koydu. 10 gelişmiş, 6 yükselen piyasa ekonomisini, Avustralya, Brezilya, Kanada, Çin, Fransa, Almanya, Hindistan, İtalya, Japonya, Kore, Meksika, Rusya, İspanya, Türkiye, İngiltere ve ABD oluşturdu. Raporda Türkiye ilgili olanlar dâhil şu bilgiler verildi:
“-Yükselen piyasa ekonomilerinin potansiyel büyüme oranı 2001-07 arası yüzde 6.1’den yüzde 7.4’e yükseldi. Bu sıra dışı büyümeyi kısmen Çin’in güçlü performansı sürüklese de bu dönemde potansiyel büyüme diğer yükselen piyasa ekonomilerinde de yüzde 3.7’den yaklaşık yüzde 5.2’ye çıktı.
-2001-07 arası toplam faktör verimliliğindeki hızlanma, yükselen piyasa ekonomilerindeki potansiyel büyüme artışı toplamını açıklıyor. Ayrıca yatırım-sermaye rasyolarındaki sürekli yükseliş, sermaye birikiminde de artış getirdi. Aksine, potansiyel istihdam artışı, demografik faktörlerden dolayı azaldı.
TOPLAM FAKTÖR VERİMLİLİĞİNDE ARTIŞ
2001-07 döneminde toplam faktör verimliliği yüzde 3.2’den yüzde 4.2’ye yükseldi. Bu artış için olası açıklamalar; (1) bölgesel ve küresel değer zincirlerinde teknoloji ve bilgi transferini teşvik eden genişleme, (2) özellikle Çin, Hindistan, Meksika ve Türkiye’de olmak üzere kaynakların yüksek verimliliğe sahip sektörlere kaydırılması. (3) ürün kalitesinde artış ve ihracat eğiliminin teknolojinin yaygınlaşmasıyla karakterize olan sektörlere yoğunlaşmasına yol açan daha büyük çeşitlendirme ve (4) yapısal reformlarla bağlantılı verimlilik artışı şeklinde sıralanıyor.
2001-2007 arası insani sermayede büyüme, yüzde 2.3’ten yaklaşık yüzde 1.9’a geriledi, ancak insani sermayenin arttığı Türkiye buna önemli bir istisna oluşturdu. Yükselen piyasa ekonomilerinde potansiyel büyüme; insani sermaye artışındaki belirgin düşüşe rağmen güçlü toplam faktör verimliliği ve sermaye artışının desteğiyle 2001-07 arası yükseldi. Bunun aksine nüfus faktörleri, potansiyel istihdam artış oranlarındaki azalışa katkıda bulundu. Yükselen piyasalarda insani sermaye 2001-03 arasında yüzde 2.3; 2004-05 arasında yüzde 2.1, 2006-07 yılları arası ise yüzde 1.9 arttı.
POTANSİYEL İSTİHDAM ARTIŞI
Yükselen piyasalarda 2001-07 arasında demografik faktörler potansiyel istihdam artışındaki düşüşe katkıda bulundu. Demografik faktörler bu dönemde potansiyel istihdam artışını yüzde 1.5’tan yüzde 1’e indirdi. Gelişmiş ülkelerde çok daha yüksek seviyelerde olan (genelde yüksek gelirle ilişkili) doğurganlık azalışı, dönem boyunca çalışma çağı nüfusun oranını belirgin şekilde azalttı. Büyümede yavaşlama 2003’ten başlayarak izleyen beş yıl boyunca en şiddetli olarak oranın yarı yarıya yüzde 2’den 1’e indiği Çin’de oldu. Özellikle Meksika’da olmak üzere diğer yükselen piyasa ekonomilerinde çalışma çağı nüfus artışı yüzde 2’te istikrarlı kaldı. Ayrıca Çin, Hindistan ve Türkiye’de genç ve erişkin/çalışabilecek yaşta işçilerin katılım oranları aşağı yönlü eğilim göstermişti, bu, refah etkisini ve eğitime artan yönelişin etkisini yansıtıyordu.
Önceki krizlerden farklı olarak küresel finansal kriz sadece gelişmiş ve yükselen piyasa ekonomilerindeki potansiyel üretimin düzeyindeki bir düşüşle birlikte olmadı,aynı zamanda büyüme oranlarında kalıcı azalış da buna eşlik etti.
Potansiyel büyüme için azalan beklentiler, mali sürdürülebilirliği yapabilme gibi yeni politika zorluklarını ortaya çıkaracak.Potansiyel hâsılayı artırmanın büyükgelişmişvegelişmekte olan piyasaekonomilerindebiröncelikolması gerekir.”
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment