FED’in başına kim gelirse para musluğunu kısacak
ABD Merkez Bankası FED’in başına halen başkan yardımcısı olan Janet Yellen veya Harvard Üniversitesi profesörü Lawrence Summers’ın getirilmesi bekleniyor. Analistlere göre hangi isim gelirse gelsin ikisi de faizleri artırmak zorunda kalacak. Ancak Lawrence gelirse, Yellen’e göre daha hızlı faiz artırması bekleniyor.
ABD Merkez Bankası FED’in başına gelecek yeni ismin, yeni bir finansal kriz ya da daralma olmadıkça, para politikasında kademeli bir normalleşmeyi yönetmesi bekleniyor. Ancak para politikasında normalleşme süreci, alınacak ilk faiz artırım kararı dahil, FED başkanlığı için adı geçen iki adaydan eski Hazine Bakanı Lawrence Summers’ın yönetiminde, diğer aday Janet Yellen’a göre daha hızlı gerçekleşebilir.
Summers ve Yellen’ın açıklamaları, iki aday arasındaki farklılıkları en iyi şekilde ortaya koyuyor. FED başkanı olarak ikinci görev dönemi 2014 Ocak ayı sonunda dolacak Ben Bernanke’nin bu sürenin bitiminde görevinden ayrılması bekleniyor.
Ben Bernanke’nin politikalarının güçlü destekçisi Yellen, Washington’da yaptığı açıklamada, FED’in istenenden daha yüksek bir enflasyon pahasına da olsa işsizlik oranının daha da düşürülmesine odaklanmayı sürdürmesi gerektiğini belirtmişti. Yellen’ın bu açıklamasından kısa süre sonra California’da katıldığı bir toplantıda konuşan Summers ise enflasyonu istenmeyen seviyelere getirmeden de işsizliğin aşağı çekilebileceğini ifade etti. Summers’ın nicel gevşeme olarak bilinen yüklü tahvil alım programının ekonomik büyümenin desteklenmesinde ne kadar etkili olduğu konusunda da şüpheleri var.
JP Morgan ekonomisti Michael Feroli, “Gerek Yellen gerekse Summers’ın uygun şartlar oluşmadan politika sıkılaştırma hatasına düşmeleri beklenmiyor ve bu risk Yellen’ın başa geçmesi durumunda Summers’a göre daha düşük.” dedi. St. Louis FED Başkanı James Bullard da, “Göreve gelmelerinin ardından çok fazla dalgalanmaya neden olmak istemezler. Ve ben bu nedenle yumuşak bir geçiş bekliyorum.” dedi.
Yeni FED başkanının politikalara bakışındaki küçük farklılıklar, ekonominin beklendiği şekilde toparlanmayı başaramaması veya işsizlik daha da düşerse faizlerin bulunduğu seviyede daha ne kadar tutulacağına dair tartışma yaşanması halinde büyük önem taşıyabilir. Bernanke liderliğindeki FED işsizlik oranı yüzde 6,5 seviyesine düşürülene kadar faizlerin bulunduğu rekor düşük seviyede tutulacağı sözü vermişti. Summers, ekonomiye dair işaretlerin karmaşık sinyaller göndermesi halinde böyle bir politikayı desteklemeye daha az eğilimli olabilir. Yellen’ın uzun vadede işsizliğin aşağı çekilmesinin önemine verdiği destek, enflasyonu biraz daha yükseltecek olsa da, böylesine sert bir girişime daha yatkın olabilir. Eski bir FED üyesi olan ve halen Macroeconomic Advisers için çalışan Laurence Meyer müşterilere gönderilen bir notta şöyle diyor: “Summers’ın işsizlik oranı yüzde 6,5’e indirildikten kısa süre sonra faiz oranının artırılmasını destekleme ihtimali Yellen’a kıyasla daha yüksek. İlk faiz artırımının ardından da, Summers’ın faizlerin daha hızlı yükselmesi yönündeki eğiliminin Yellen’a göre daha yüksek olabileceğini düşünüyoruz.”
Piyasalarda FED depremi
ABD tahvil faizleri iki yılın en yüksek seviyeleri olan yüzde 2,85’lere kadar yükselirken, gelişmekte olan ülke para birimlerini baskılıyor. Amerikan Merkez Bankası’nın önümüzdeki eylül ayı itibarıyla tahvil alımlarında azaltıma başlayabileceği beklentileri ve ABD 10 yıllık tahvil faizlerindeki yükseliş, Türkiye piyasasını da etkiledi. Dün sepet bazında TL tarihi rekor seviyelere yükselirken, faizler de yönünü yukarı çevirdi. Döviz sepeti dün 2,28’i aşarak tarihi rekor seviyeye ulaştı. Sepetin 2,28’i geçerek tarihi yüksek seviyeye ulaşmasının ardından, güne 1,9440 liradan başlayan dolar 1,95 lirayı aştı. Euro ise 2,60 lirayı aşarak 2,6095 liraya yükseldi. ABD 10 yıllık tahvil faizlerindeki yükselişin içerideki faizlere yansıması ve BDDK’nın taslak tebliğlerle tüketici kredilerine getirdiği düzenlemelerin olumsuz etkisi ile baskılanan banka hisselerindeki değer kaybının etkisiyle dün Borsa İstanbul’da BIST-100 endeksi yüzde 2,55 değer yitirdi. Endeks 72.382 puandan kapanırken bankacılık endeksi yüzde 3,48 düşüş kaydetti.
Reuters’ın 15 kurum ile gerçekleştirdiği ankete göre, Merkez Bankası’nın bugün yapacağı toplantıda politika faizi ile faiz koridorunun alt ve üst bandını sabit tutması beklenirken; ABD 10 yıllık tahvil faizlerindeki yükseliş ve TL’deki değer kaybı baskısı nedeniyle olası bir faiz artırımı da ihtimaller dahilinde görülüyor. Bir bankanın tahvil-bono işlemcisi, “ABD 10 yıllık tahvil faizlerindeki yükseliş bizim piyasalarda da baskı doğurdu. Yarınki (bugün) PPK toplantısında koridorun üst bandında 50 baz puanlık bir artışın da fiyatlara girdiğini düşünüyorum.” dedi.
JPMorgan Ekonomisti Yarkın Cebeci, TCMB Başkanı Erdem Başçı’nın faiz artırımının ilk sinyalini verdiği 15 Temmuz’dan bu yana uygulanan parasal sıkılaştırmanın etkinliğinin bugünkü toplantıda değişiklik beklenmemesinin ana nedeni olduğunu, üç unsurun koridorun üst bandında 50 baz puanlık artırımı tetikleyebileceğini belirtti. Bir bankanın döviz masası işlemcisi, “PPK toplantısını bekliyoruz ancak çıkacak kararlar konusunda piyasa net değil.” dedi. Piyasalar ayrıca FED’in çarşamba günü (yarın) açıklanması beklenen temmuz ayı para politikası kurulu toplantısına ait tutanaklara odaklanmış durumda.
Tutanakların tahvil alımlarının ne zaman azaltılmaya başlanacağı konusuna netlik kazandırıp kazandırmayacağı piyasada yakından izleniyor.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment