WP – “Türkiye’de İslam ve demokrasi birarada varolabilir mi?”
İslam dünyasında demokratik formülün görünürde işlediği bir ülke var: Türkiye.
İstanbul, bin yıldan fazla bir süre Hristiyan Roma İmparatorluğu’nun başkentiydi. Yaklaşık 600 sene de Müslüman Osmanlı İmparatorluğu’nun başkentiydi. Bugün ise kıtaların birleştiği noktada yer almaya devam ediyor ve pekâlâ Orta Doğu’daki istikrarın anahtarını elinde bulundurabilir.
Arap dünyasındaki fiilî diktatörlükler -Irak, Mısır, Libya ve Suriye- yıkılırken Amerika, pahalıya mal olan bir ders aldı. Orta Doğu’nun ne tek başına ne de öngörülebilir bir İslami gerçekliği var.
Ancak İslam dünyasında demokratik formülün görünürde işlediği bir ülke var: Türkiye. Geçtiğimiz 30 yılda Türkiye’nin, laik ordunun egemenliğinden, ilk defa gerçekleşmesi mümkün bir İslami demokrasiye dönüştüğü görüldü. Bu dönüşümün arkasındaki kişi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan. Erdoğan, Türkiye’nin üzerine inşa edildiği Kemalist ilkeleri bütünüyle ihlal etmeden başarılı bir şekilde Müslüman geleneklerini Türk toplumuna yeniden kazandırdı. Ancak demokrasinin gelişmesinde başarılı olmak için azınlık haklarının korunmasını içeren demokratik değerlerin özünü benimsemesi gerekiyor.
Türkiye, dinî azınlıklarına -Katolikler, Protestanlar, Yahudiler, Alevi Müslümanlar, Ermeniler, Süryaniler ve Ortodoks Hristiyanlar- daha fazla ikinci sınıf vatandaş olarak davranamaz. Türk hükûmeti ve onun Müslüman çoğunluğu, bu toplulukların yasal statüsünü tanımalıdır. Türkiye, 40 yıldan fazla bir süre önce zorla kapatılan Heybeliada Ruhban Okulunu açmalıdır.
ABD Başkanı Obama, 2009’da Türk Parlamentosuna hitaben yaptığı konuşmada, Heybeliada Ruhban Okulunun yeniden açılması çağrısı yapmıştı.
Şayet demokrasi İslam dünyasında başarılı olacaksa Türkiye’de başarılı olmalı.
Dinî özgürlük, Türkiye’nin Avrupa’ya köprüsü olmaktan çok daha fazlasını ifade ediyor. Dinî özgürlük, Batı ile Doğu arasında, İslam ümmeti ile aynı yerde yaşayan ve aynı kültüre sahip herkesin haklarının kucaklandığı ve korunduğu demokratik gelenek arasında bir köprü.
İstanbul her zaman bir kesişme noktası. Batı ile Doğu’nun da birleşme noktası oldu. İstanbul, Erdoğan’ın hayatına ve siyasi kariyerine başladığı yer. Aynı zamanda Erdoğan’ın, demokrasiye, gerçek bir İslami dönüşüme önderlik etmeyi seçtiği yer de olabilir.
Aslında Erdoğan Heybeliada Ruhban Okulunu yeniden açarak başlarsa birçok kişinin istediği ancak çok az kişinin temsil ettiği Nobel Barış Ödülü’nü almaya dahi layık olabilir.
Haberin orjinali:http://www.washingtonpost.com/blogs/on-faith/wp/2013/11/22/in-turkey-can-islam-and-democracy-coexist/
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment