Eğer Türklere Avrupa Birliği’ne girme konusunda ne düşündüklerini soracak olursanız, onların bu konuda tavırları muhtemelen düşmanca olacaktır. Avrupa, kendine güvenen yeni Türkiye’nin kendisini AB üyeliğiyle onurlandırması durumunda şanslı olacaktır ve Brüksel, Türkiye’nin dostluğu için yalvarmak zorunda kalabilir. Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Avrupa kıtasında hüküm süren mali krizle Türkiye’nin refah düzeyini karşılaştırdıktan sonra durumu geçen ay bu şekilde ortaya koydu.
NATO’nun ve savaş sonrası Avrupa Konseyinin ilk üyelerinden biri olan Türkiye, onlarca yıldır üst düzey Avrupa kulübünün kapısında bekletiliyor.
Müzakereler 2005 yılında başladı ancak şimdiye kadar Ankara Brüksel’in belirlediği 35 “faslın” yalnızca birini kapatabildi. Üyeliğe engeller arasında insan hakları, hukukun üstünlüğü ve Kıbrıs konuları bulunuyor. Türkiye üst düzey AB temaslarını, rotasyonlu altı aylık AB Başkanlığı sırasının Kıbrıs Cumhuriyeti’ne geçtiği temmuz ayından bu yana dondurmuş durumda.
İngiltere’nin de dâhil olduğu birçok AB üyesi, Türkiye’nin AB’ye girmesini desteklerken Fransa ve Almanya buna direniyor. Ortam bu yıl tartışmalı davalar, gazetecilerin hapse atılması ve Kürtlere yapılan baskılar nedeniyle bozuldu. Ancak Ankara, AB üyeliğinin uzun vadeli bir hedef olmaya devam ettiğini belirtiyor. Zira Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu geçen ay gerekirse bunun için 50 yıl daha bekleyeceklerini söyledi.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment