THE HERALD- Büyüme ve ticaret kaynağı olarak Doğu’ya, Türkiye’ye bakın
Firmalar pazarlarını genişletmeli
Yüzyıllar önce İskoçya, uluslararası ticaretle eş anlamlıydı. Hiçbir ülke çok uzak değildi, aynı zamanda hiçbir ülkeyle ticaret yapmak da zor değildi.
Bugün devir değişti. İskoçya sadece beş milyon kişiden oluşan bir pazar ve İngiltere ile Avrupa Birliği zor bir ekonomik dönemden geçiyor. Bu gerçeklerle karşı karşıya kalan ve büyümek isteyen İskoç firmaları bir kez daha Avrupa ticaret alanlarının ve kendi rahat bölgelerinin dışına bakmalılar. Artık dünya Almanya sınırında bitmiyor.
Gelişmekte olan pazarlarda ticaret yapmanın önündeki en büyük engellerden biri, bu pazarlar hakkındaki yanlış kanılardır. Bu yanlış kanılar, bilhassa televizyonda gördüklerimiz tarafından yönlendirilmektedir.
Yanlış kanılardan muzdarip bir ülkeye en iyi örnek, kayda değer fırsatlar sunan Türkiye’dir. Türkiye, Edinburgh’dan dört saatlik bir uçuş mesafesinde ancak ülke bir tatil merkezi olarak yaygın bir imaja sahip. Benim orayı düzenli ziyaret ederek ve orada iş yaparak yaşadığım deneyim, bu klişeden çok uzak. Türkiye, büyük kaynaklar ve potansiyele sahip bir bölgenin merkezinde, santral bir ekonomi. Türkiye, Karadeniz Bölgesi’ne, aynı zamanda Hazar Bölgesi, Orta Asya ve Orta Doğu’nun kuzey bölgelerine açılan bir kapı. Türkiye, dünyadaki en büyük 17. ekonomi ve şayet AB’de olsaydı en büyük 7. ekonomi olacaktı.
Türkiye her yıl seçkin üniversitelerden mezun olan 500 bin öğrencisiyle 75 milyon nüfusa sahip. Bankacılık sistemi birinci sınıf ve 2002 yılından 2011 yılına kadar gayrisafi yurt içi hasılasında (GSYİH) kaydedilen yüzde 5,2 büyümenin ardından 2012’deki GSYİH’sinin “sadece” yüzde 3,2 artması öngörülüyor.
Dünya ticaretindeki birçok önemli isim, Türkiye’yi bölgesel bir merkez olarak seçti. Microsoft, Coca-Cola gibi firmalar Orta Doğu ve Afrika bölgesini Türkiye’den yönetiyor. 2011 yılında Diego, Mey İçki’yi almak için 1,3 milyar dolar harcadı.
Bu gerçeğin Türkiye ile ilgili yaygın kanıyla hiçbir alakası yok. Öyleyse neden daha fazla İskoç firması Türkiye’yi ve diğer gelişmekte olan piyasaları düşünmüyor?
İlk olarak firmalar, haritalarını yeniden düzenlemeliler. Birçok firma için Türkiye kendi bölgelerinin ucu. Türkiye’yi haritanın ortasına koyarsanız, ekonomik anlamda hayati bir bölgenin merkezi olduğunu görürsünüz.
İkinci olarak firmalar, klişelerin ötesine geçmeliler. Hangi pazarların bir işletme için cazip olduğunu gösteren çok az veri bulunuyor. O zaman en önemli şey, bir uçağa atlayıp pazarı kendi gözlerinizle görmek. Yerel işletmelerle tanışın, elçiliklerle, ticaret odalarıyla, bu ülkelerde iş yapan potansiyel müşteri ve firmalarla görüşün.
Ben yakın dönemde Kazakistan’da iş yapmak isteyen bir İskoç firmasıyla çalıştım. Türkiye ilgilerini çekmiyordu. Onlara göre Türkiye, Batı Avrupa’nın bir parçasıydı. Ancak onlar için Kazakistan’da bulduğum ortak, dört milyar dolarlık bir Türk sanayi devine bağlı bir Türk firması oldu.
Ortak firmayla İstanbul’da buluştuk ve ortaklığın sadece Kazakistan ile sınırlı kalmayıp tamamı İstanbul’dan idare edilmek üzere ve aralarında Türkiye’nin de bulunduğu yedi ayrı ülkeyi daha kapsaması konusunda anlaştık. Bu da İskoç firmaya, piyasaya beklentilerinden beş kat daha fazla erişim imkânı sağlamış oldu.
Kısa süre önce, firma tarafından işleri yürütmek üzere İstanbul’a gönderilen müdür ile görüştüm. Kendisi Türkiye’de yaşamak ve iş yapmak konusunda çok olumlu konuştu. İşleri oldukça iyiymiş ve ayrıca işlerini bu kadar kolaylıkla yapıyor olmak onları çok şaşırtmış. Altyapı oldukça iyi ayrıca bölgede seyahat etmek de kolay.
Türkiye başlangıçta iş yapmanın zor olacağını düşündüğünüz ama gerçekte tam aksine oldukça büyük imkânlar barındıran ülkelerden biri. Hâlihazırda İskoç firmaları böyle bir potansiyeli göz ardı etmemeli.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment