NYT – Askeriyenin gölgesinden kurtulan Türkiye bir ruhani liderinin mezarını arıyor
ISTANBUL – 12 Temmuz 1960 gecesi, tanklar Urfa içinde gürledi. Asker sokağa çıkma yasağı ilan etti ve silahlı birlikler şehrin kalbindeki Hz. İbrahim’in türbesini çevirdi.
Türkiye’nin güneydoğusundaki şehir nefesini tutmuştu. Askerler zorla türbenin içine girdi. Bir balyoz ile mermer mezarı açtılar. Kefene sarılmış bir bedeni mezarından çıkarıp sokaklar boyunca ağır şekilde korunan bir ordu kamyonu ile şehir dışındaki bir havaalanında, askeri bir uçağa yüklediler ve bu beden bir daha hiç görülmedi.
Tarih 1960 darbesinden altı hafta sonraydı. Askeri cunta Ankara’da iktidara el koymuştu. Bu, bir asır boyunca ülkeye acı verecek darbeler silsilesinin ilkiydi.
Söz konusu beden, karizmatik İslam bilgini Bediuzzaman Said Nursi’ye aitti. Nursi, o yılın Mart ayında oraya gömüldüğünden bu yana binlerce dindar insanı misafir ediyordu.
Fatih Üniversitesi’nden Türk-İslam uzmanı İhsan Yılmaz, geçen hafta gerçekleştirdiğimiz mülakatta şöyle ifadeleri kullandı: “Askeri liderler, Nursi’nin bir muhalefet sembolü, mezarının da Kemalizm karşıtı türbe olacağından korkuyordu.”
Yılmaz’a göre, kısa vadede Nursi’nin vücudunun gizlenmesi projesi işe yaradı. Çünkü takipçileri cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’le dinin toplum üzerindeki rolü hakkında çatışan bir adamın öğretilerini açıkça desteklemekten sakındı. Fakat bu, uzun vadede beklenen etkiyi göstermedi. Öğrencileri tarafından gizlice kopyalanmış ve dağıtılmış ‘Risale-i Nur’ başlığı altında toplanmış yazıları aracılığıyla Nursi’nin fikirleri, özgün bir Türk-Müslüman kimliğine ve bugüne kadar ülkenin toplum ve siyasetini şekillendiren inanca dayalı güçlü bir harekete ilham olarak Türkiye’de yankılanmaya devam etti.
Akyol, “Nurcular geleneksel olarak gürültücü, tahrikkar siyasetten uzak duruyor. Merhum İslamcı Başbakanı Necmettin Erbakan’ı fazla tahrikkar olduğu icin reddediyor, demokratik ve çoğulcu sistemi kucaklıyor, genel muhafazakar partilere yakın duruyor” diyor.
Anıt siteleri en son ziyaret edenler arasında ülkenin iktidar partisi ve hatta hükümet üyeleri bulunmakta. Bir yıl önce, Çevre Bakanı Erdoğan Bayraktar, hayatının çoğunu sürgünde veya hapiste geçiren vaizin boş mezarı başında dua eden ilk kabine üyesi oldu.
Bu ay Nursi’nin en yakın dostlarından biri, Mustafa Sungur, vefat ettiğinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da tabutunu omuzlayanlar arasında yer aldı.
Türkiye Cumhuriyeti’nde hayatını İslam dinine göre yaşayanların artık güçlü olduğunu belirten öğretim görevlisi Yılmaz,”Nursi’nin naaşının bulunması ve Urfa’daki türbeye iadesi, Türkiye’de devlet, toplum ve din arasındaki ilişkilerde bir ‘normalleşme’ sembolü olarak görülebilir. Türkiye’nin tarihiyle yüzleşmesi olarak değerlendirilebilir” dedi.
Fikir, Nursi’nin takipçileri tarafından memnuniyetle karşılandı. 1980 darbesinden sonra, 18 yaşında bir öğrenciyken arkadaşlarına Nursi’nin çalışmalarını okuduğu için yakalanıp üç ay hapse atılan Sait Yüce de bunlardan biri.
Istanbul Bilim ve Kültür Vakfı Nur Derneği’nden Yüce, “Said Nursi’ye hakettiği itibar halk tarafından çoktan verilmiştir. Fakat kitaplarını okumanın bile suç sayıldığı onca yıldan sonra devlet tarafından itibarının iade edilmesi yine de bizi memnun etti.” dedi
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment