LA Times: Türkiye’yle Suriye’nin düşen uçak açıklamaları çelişiyor
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı’nın açıklamasına göre, Suriye uçaksavarları tarafından açılan ateş sonucu düşürülen Türk askeri jeti, dikkatsizlik sonucu hafifçe Suriye semalarına giriş yapsa da uyarı yapılmadan vurulduğunda uluslararası hava sahasındaydı. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun TRT haber kanalına yaptığı bu açıklama, Suriye’nin uçağı, sahil kenti Lazkiye’den yaklaşık 1 mil ötede, Suriye hava sahasında vurduğu açıklamaları ile çelişiyor.Türkiye NATO müttefiki ülkeleri bölgeyi karıştıran bu olayı tartışmak için toplanmaya çağırıyor. Bu olay, Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ı devirmek isteyen isyancıları Türkiye’nin sessiz bir şekilde himaye etmesinden dolayı halihazırda bölünmüş iki ulus arasındaki gerginliğin tırmanmasına sebep olmuştu.
Türkiye tarafından yapılan detaylı açıklamalarda, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, uçağın casus uçuşundan döndüğü veya Suriye’nin yer savunmasını veya radar sistemini test ettiği söylentilerini yalanladı. Davutoğlu, içinde iki pilot taşıyan uçağın Türkiye’nin uluslararası radar sistemini test eden rutin bir uçuş gerçekleştirmekte olduğunu belirtti ve “Uçağımız kısaca Suriye hava sahasını ihlal etti, ama düşürüldüğünde uluslararası hava sahasındaydı” dedi.
Türk haber kaynaklarına göre, F-4 Phantom jeti, Suriye hava sahasını “anlık” olarak ihlal ettikten yaklaşık 15 dakika sonra vuruldu. Davutoğlu, jetin kimliği kamufle edilmediği ve telsiz görüşmeleri Suriyeli yetkililerinin uçağın bir Türk uçağı olduğunu bildiklerini açıkça ortaya koyduğu halde, Suriye’nin hükmü çoktan verilmiş uçakla ya da Türk yetkililer ile iletişim kurmaya çalışmadıklarını belirtti ve bu tür durumlarda “Bir uyarı verilmelidir” dedi.
Suriye, Cuma öğle saatlerinde karadan havaya füze ile vurup doğu Akdeniz sularına gömdüğü uçakla ilgili olarak, kendi kuvvetlerinin Suriye kıyılarında alçaktan ve hızlı uçan bu “tanımlanamayan hava hedef”inin bir Türk uçağı olduğundan haberdar olmadığını açıklamıştı. Suriye, şu ana kadar Türkiye’ye karşı “düşmanca bir tavır” sergilediğini reddeden, sadece fark edilmiş fakat tanımlanamamış bir tehdide karşı kendi “bağımsızlığını” müdafaa güdüsüyle hareket ettiğini iddia eden, uzlaşmacı bir ton benimsedi.
Davutoğlu, yaptığı açıklamada, hükümetin ellerindeki bulguları bu hafta NATO askeri ittifakına ve daha geniş uluslararası topluluğa sunacağını söyledi. NATO’nun tüzüğü, üye bir devlet bir güvenlik tehdidi ile karşılaşırsa müzakere için toplanmayı gerektiriyor.
İki ülke yetkilileri de jet düşürüldüğünden bu yana kavgacı söylemlerden kaçındılar. Diplomatlar, bölgenin iki büyük gücü arasında yaşanabilecek silahlı bir çatışmanın Orta Doğu’daki zaten hassas olan dengeleri allak bullak edeceğinden endişe ediyorlar.
Pazar günü ABD Dışişleri Bakanı Hillary Rodham Clinton saldırıyı kınadı ve sorunun NATO üyesi ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin önüne getirileceğini doğruladı.
Clinton, “Amerika Birleşik Devletleri, bu arsız ve kabul edilemez hareketi mümkün olan en sert dille kınamaktadır” dedi. “Bu, Suriyeli yetkililerinin uluslararası normlara, insan hayatına, barışa ve güvenliğe karşı gösterdiği duyarsız umursamaz tavrın bir başka yansımasıdır.” diye ekledi.
Bu noktada, ne Türkiye ne de Suriye, büyük ve güçlü silahlı kuvvetlerini karşı karşıya getirip tam teşekküllü bir çatışma içine girerek olayı tırmandırmaya meyilli görünüyor. Analistler, iki devletin müttefiklerinin de sükunete devam çağrısında bulunacağı yönünde görüş bildiriyor.
Londra merkezli Chatham House think tank kuruluşunda analist olan Fadi Hakura, El Cezire’ye verdiği demeçte “Ben, Türkiye ve Suriye arasında yakın zamanda her hangi bir doğrudan askeri çatışma yaşanacağını öngörmüyorum” dedi.
Suriye’deki muhalif harekete Esad’ın kanlı tepkisine karşılık olarak, zaten ekonomik yaptırımlar dayatmış ve diplomatik ilişkileri kesmiş olan Türkiye’nin bu durumda nasıl bir yola müracaat edeceği bilinmiyor. Ancak Ankara hükümeti uluslararası hukukun sınırları içinde hareket etme sözü verdi.
Bir gazetenin Internet sitesinde yayınlanan açıklamasında, Davutoğlu, “Türkiye, ani ve kontrolsüz bir tepki verecek bir ülke değil. Kimse Türkiye’nin kapasitesini test etmeye çalışmamalı” dedi.
İki pilot için ümitler Pazar günü tükenmeye başladı. Suriyeli yetkililerle koordinasyon halinde çalışan Türk arama ekipleri, tahmin edilen kaza bölgesinde sıkı bir şekilde arama yapıyor. Pilotların uçak düşmeden kendilerini fırlatıp fırlatamadıkları bilinmiyor. Türk televizyonlarında uçağın enkazının Akdeniz’de 1000 ile 1300 metre derinlikte bulunduğu belirtildi. Bu hadise, bölgedeki iki ülkenin zaten gergin olan ilişkilerini ciddi bir şekilde test etti.
Türkiye, büyük bir isyan cephesi olan Özgür Suriye Ordusu’nu ve muhalif siyasi bir gurup olan Suriye Ulusal Konseyini himaye etmiş. Fakat onlara silah sağladığı ve ya silah transferini kolaylaştırdığı iddialarını kesinlikle reddetmişti. Türk hükümeti, ABD dahil, Batılı ve Arap müttefiklerini toplayıp Esad’a istifa çağrısı yapmıştı.
Suriye hükümeti, Türkiye’yi isyancıların ve onların silahlarının Suriye’ye Türkiye topraklarından sızmasına müsaade etmekle suçlamıştı. İki ülke yaklaşık 800 kilometrelik bir sınırı paylaşıyor.
Savaştan kaçan 30 binden fazla Suriyeli Türkiye’ye sığındı ve çoğu bölgedeki mülteci kamplarında yaşıyor. 16 aydan fazladır süregelen ve en az 10 bin kişinin ölümüyle sonuçlanan isyanın Orta Doğu’nun ortasında mezhepler arası bir iç savaşa dönüşmesinden korkuluyor.
Patrick J. McDonnell,
Los Angeles Times
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment