INDEPENDENT: İstanbul ve hayvan hakları
Napolyon, eğer dünya sadece bir ülkeden ibaret olsaydı başkenti İstanbul olurdu, demiş. Birkaç hafta önce İstanbula tatile gittim.
İstanbul, 13 milyondan fazla nüfusuyla dünyadaki en büyük küresel şehirlerden biri. Bunaltıcı bir tramvay yolculuğundan sonra eski şehir manzarasını, özellikle de Ayasofya’yı görmek güzeldi.
Erkek arkadaşım darmadağınık saçlarını salarken ben de başımı örtmeye pek hevesli olmadığımdan sadece Sultan Ahmet Camii’ni gezdim. Galata’ya dönmeden önce Avrupa ile Asyayı ayıran Boğaz’da feribot turuna katıldık.
Haliç’in diğer tarafındaki eski Yahudi mahallesi arnavut kaldırımlı kalabalık sokaklardan ve yıkılmaya yüz tutmuş ihtişamlı binalar bulunan tepelikli bir labirentten oluşuyor.
Gezerken sahipsiz hayvanlarla da karşılaşıyorsunuz. Kara gözleriyle acıklı acıklı bakan yaşlı bir kırma köpek içimi acıttı. Ama nereye baksanız insanların bu öksüz hayvanları beslediklerini görüyorsunuz.
Cumartesi akşamı Dublin’in Grafton Caddesi’nin çok daha büyüğü olan İstiklal Caddesi’nde gezindik. Genç ve yaşlı birçok insanın akın ettiği caddede insanlar alışveriş yapmadan sadece vitrinleri seyrediyordu. Aynı zamanda cinsiyet eşitliği için bir grup yürüyüş yapıyordu.
Türkiye’nin sekülerliği bölgedeki müslüman ülkeler arasında eşsiz kılıyor ve Türk halkının özgürlüğüne önem verdiği de belli oluyor. Polis ortalıkta görünüyor ancak bir sonraki gün anladığıma göre çok sıkı değil.
Gezmeden dönerken büyük bir gösteriyle karşılaştık. Ortam gergindi. Silahlı polisler yakındaki bir caddede bekliyordu. Komisere yaklaşıp ne olduğunu sordum. Güzel bir ingilizceyle, hayvan haklarını koruma kanununda değişiklik yapılmasına karşı, hayvanların yaşam hakkına saygı için bir yürüyüş yapıldığını açıkladı. Gösteriyi kendisinin de desteklediğini ekledi.
O gün yaklaşık 10 bin kişi hayvan hakları için yürüdü. Gösteriler aynı zamanda Türkiye’nin 13 şehrinde daha yapıldı. Hayvan hakları yasası ben ordan ayrılmadan meclis açıldığında görüşülecek ilk kanunlardan biri olacaktı.
Bu arada, kendi ülkem İrlanda’da sadece birkaç politikacı vadesi dolmuş hayvan sağlığı ve hakları kanunundaki göze batan tutarsızlıkları parlementoda gündeme getirip milletvekillerine cesurca nutuk çekebilir.
Malesef, İrlanda hala tilki avlamaya, tazı ile tavşan kovalamaya, kürkçülüğe ve başka caniliklere izin veriyor. Bu utanılacak bir durum. Bunlar hiçbir siyasi partinin de umrunda değil. Birilerinin menfaatleri korunuyor. Ancak kesinlikle hayvanlarınki değil.
İstanbul’dan İrlanda’ya hayvan haklarına karşı tutumumuz hiç Türk lokumu tadında değil.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment