‘Doğu ve Güneye bakış’
Türkiye, Avrupa Dışındaki Yatırımcıları Cezbetmeye Ağırlık Veriyor. Özellikle de Çin ve Körfez Ülkelerini..
Avrupa’da yaşanan kalıcı kriz ve AB tarafından reddedilmek, Türkiye’nin gitgide Avrupa dışında yeni partnerlere yönelmesine neden oluyor. Çin Devlet Başkanı Yardımcısı Şi Cinping’in İstanbul ve Ankara’ya gerçekleştirdiği ziyaret bunun son örneğini oluşturuyor. Türkiye, daha kısa bir süre önce Arap yatırımcıları da cezbetmeye çalışmış ve kendisini Avrupa’ya alternatif bir yatırım bölgesi olarak özellikle tavsiye etmişti. Gözlemcilere göre, Ankara’nın dış ticaretteki bu girişimleri, Türklerin AB üyelik çabalarına Avrupa başkentlerinde gösterilen direnişin de bir sonucu.
Muhtemelen gelecek yıl Çin devlet başkanlığını üstlenecek olan Cinping’in, ilk büyük yurt dışı gezisinde Türkiye’ye uğraması bir tesadüf değil. İstanbul’daki düşünce kuruluşlarından biri olan Bilgi Üniversitesi Küresel Sorunlar Platformundan İdris Kardaş, iki ülkenin Avrupa’da yaşanan kriz nedeniyle yeni partner arayışında olduklarını belirtiyor.
Çin, Türkiye’yi Orta Doğu’nun önemli bir aktörü olarak görüyor ve Cinping’in ziyareti, Türklerin bölgedeki namının daha da büyümesini sağlayacaktır. Türkiye’ye göre ise Çin, sadece dünyanın yeni gücü değil, aynı zamanda potansiyel önemde bir ticari ortak. İki ülke hâlihazırda 20 milyar dolar olan ticaret hacmini 2020 yılına kadar 100 milyar dolara çıkarmayı hedefliyor. Türkiye bu bağlamda özellikle Çin’e olan ihracatının hacmini genişletmek istiyor.
“Türkiye Avrupa’yı bekleyemez.” diyen Kardaş’a göre, Ankara kendi ekonomisi ve bölgesel politikasında yeni bir ivmeyi artık uzun yıllardır odaklandığı Avrupa’dan değil dünyanın başka bölgelerinden bekliyor. Yön değişikliği mevcut siyasi eğilime uyuyor. AB katılım müzakerelerinin duraksaması nedeniyle Türkiye, başta Orta Doğu, Afrika ve Asya olmak üzere dünyanın başka bölgelerine yöneliyor. Türk politikacılar bunun, Batı ile ilişkilerin sonu olarak algılanmasını istemiyor. Ancak, AB’nin Türkiye için önemini kaybettiği kesin.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan daha kısa bir süre önce bu planı, Avrupa ile dünyanın daha dinamik bölgeleri arasında bir kıyaslama yaparak tanımlamıştı. Türkiye ihracatının yüzde 45’inin Avrupa’ya yapıldığını ancak geriye hâlâ yüzde 55’lik bir oran kaldığını söyleyen Babacan, “Avrupa dışındaki bu pazarlar güçlü bir şekilde büyüyor ve bu, iyi bir denge oluşturuyor.” ifadesini kullanmıştı.
Türkiye’nin cezbetmek istediği tek ülke Çin değil. Türk Bakanlar, daha birkaç hafta önce petrol zengini Körfez devletlerinden onlarca yatırımcıya kur yaptı. Türkiye’nin yatırımcılar için çok sayıda imkân sunduğunu ve Körfez’deki devletlerin de bunun için gerekli paraya sahip olduklarını belirten Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e göre bu, mükemmel bir bileşim. Yabancı yatırımcılar, Türkiye’nin 2002 yılından bu yana muhtaç bir ülke konumundan, dünyanın önde gelen sanayi ülkelerinin ve gelişmekte olan ülkelerin dâhil olduğu G20 üyeliğine yükselmesine önemli ölçüde katkıda bulundu. Hükûmetin verdiği bilgiye göre, geçtiğimiz 10 yılda ülkeye 110 milyar dolarlık yatırım yapıldı. Yalnızca geçtiğimiz yıl bu rakam 16 milyardı. Bu, 1923 yılında Cumhuriyet kurulduktan sonraki seksen yılda ülkeye yapılan yatırım miktarına eş değer. Türkiye’den geçtiğimiz yıl Avrupa’ya yapılan ihracat, krize rağmen 135 milyar dolarla rekor kırdı. Hükûmetin tahminlerine göre, geçtiğimiz yılda kaydedilen ekonomik büyüme yüzde 8’in üzerinde.
Bununla birlikte ülke GSYİH’nin yaklaşık yüzde 10’una tekabül eden, 77 milyar dolarlık bir cari açık tehdidi ile karşı karşıya. Hane halkı borç tutarı da oldukça yüksek. Hükûmet, 2012 için öngörülen yüzde 4’lük büyümenin tutturulamayacağını şimdiden ima etmiş bulunuyor.
Bu durumda Türkiye’de yabancı yatırımcılara acilen ihtiyaç var. Şimdiye dek bu para özellikle Avrupa’dan geliyordu. Geçtiğimiz yıl doğrudan yabancı yatırımların yüzde 70’i AB’den geldi. Şimdi ise Avrupa dışında, Arap ve Çin gibi aktörlerin Türkiye’ye daha güçlü bir şekilde ilgi duymaları isteniyor.
Türkiye, yeni partnerlerine Avrupa’da yatırım yapmamaları tavsiyesinde bulunuyor. Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül kısa bir süre önce gerçekleşen Dubai ziyareti sırasında, Avrupa nüfusunun yaşlandığını, krizde olduğunu ve zaten yeterince büyüdüğünü söyleyerek, orada artık yeni binalara, caddelere, metro hatlarına ve havaalanlarına ihtiyaç kalmadığını, Türkiye’de ise bu potansiyelin hâlâ mevcut olduğu mesajını vermişti.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment