CNN- “Kalın: ‘Otoriter yönetim suçlamaları anlamsız’ “
CHRISTIANE AMANPOUR: Başbakan’ın Başdanışmanı İbrahim Kalın şu anda telefonla programımıza bağlandı. Sayın Kalın, katıldığınız için çok teşekkür ederim. Başbakan’ın kendisinin de mutabık kaldığı bu görüşmeleri yapacağını düşünüyor musunuz ve bu görüşmelerden anlamlı sonuçlar çıkacak mı?
İBRAHİM KALIN: Evet, Başbakan yarın barışçıl gösterilerin temsilcileri ile görüşmeyi planlıyor ve günlerce süren gösteriler, kamu binalarına ve özel mülklere, polise yönelik saldırılardan sonra aslında hükûmet tarafından atılan önemli bir adımdır bu. Yarınki görüşme aslında hükûmetin barışçıl göstericiler ile sorun yaratan kişiler arasında en başından itibaren net bir ayrım yaptığının göstergesi ve net bir teyididir.
AMANPOUR: Peki, bunu zaten söylüyordunuz biliyorum ama izin verin size şunu sorayım, hükûmet aynı zamanda hiçbir polisin Gezi Parkı’na girmeyeceğini söylemişti ve polis oraya girdi, göz yaşartıcı gaz sıktı. İnsanlar hükûmetin sözlerine nasıl güvenecekler?
KALIN: Bir netleştirme yapmak gerekiyor burada. Polis bildiğim kadarıyla aslında Gezi Parkı’na girmedi, aslına bakarsak gösterdiğiniz resimlere bakıyorum ve bunlar genelde Gezi Parkı civarından görüntüler. Onlar Taksim Meydanı’nı temizlediler. Orada iki ayrı yer var ve bunlar birbirine yakın yerler. Sabahki müdahale, Meydan’ı temizlemek için yapıldı, Gezi Parkı’nı değil. Gezi Parkı’na girmeye izinleri var ve bu konuda özgürler. Bu konu bildirilmişti ve bildiğim kadarıyla bu sabahtan beri durum da böyleydi.
AMANPOUR: Peki şunu netleştirebilir misiniz; göstericilerin Gezi Parkı’nda kalmasına izin veriliyor mu? Çünkü bizim oradaki muhabirimiz, göz yaşartıcı gaz parkın içerisine sıkıldığında Gezi Parkı’nda bulunuyordu.
KALIN: Hayır göstericiler orada, Vali ve Belediye Başkanı da bunu bildirdi, göstericiler şu anda Gezi Parkı’nda bulunuyor.
AMANPOUR: Ve kalmalarına izin var değil mi?
KALIN: Evet, kalmalarına izin var. Söylediğim gibi polis sabah Taksim Meydanı’nı temizlemek için müdahalede bulundu. Çünkü görmüş olduğunuz gibi veya belki izleyicileriniz tanımıyor olabilir bu grupları. Bunların çoğu genellikle çok marjinal, bazıları yasa dışı gruplar. Alanı ele geçirip Taksim Meydanı’nı işgal etmek istiyorlar. Pankartlarından, afişlerinden bazılarına vs. bakma şansınız olduysa çok açık bir şekilde verdikleri mesajı göreceksiniz ki bunlar barışçıl göstericiler değildir. Bunlar hükûmetin birinci barışçıl gruptan ayırdığı ikinci diğer yasa dışı gruplardır.
AMANPOUR: Biliyorum ki, duyduk ki sizin gibi hükûmet yetkilileri, Meclis üyeleri ve tabii ki Başbakan’ın partisinin üyeleri bu ayrımı yapıyor ve bazı göstericileri radikaller, aşırı uçtaki kimseler, teröristler olarak niteliyor. Neden bunu söylüyorsunuz ve tam olarak ne demek istiyorsunuz? Bu konuda birçok soru var. Terörist olarak adlandırdığınız bu insanlar kim? Neden bu insanların daha kapsamlı ve genişleyen bir protesto hareketinin bir parçası olabileceğini kabul etmiyorsunuz?
KALIN: Bu çok açık, mesela Birleşik Krallık’ta kalabalıkları dağıtmak için kullanılan yöntemlerden hiç de farklı değil. Aslında bugün bir grup gösterici Londra’da G-8 zirvesinin binalarına saldırmaya çalıştı ve Londra polisi bu kişileri, barışçıl göstericilerden ayırmak için müdahale etmek zorunda kaldı. Aslında aynı şey Wall Street’i İşgal Et olaylarında da oldu, Yunanistan’da, İspanya’da ve en son olarak İsveç’te aynı şeyler oldu. Açıktır ki polisin kamu düzenini sağlamak konusunda yetkisi mevcuttur. Barışçıl göstericiler kendi gösterilerini Gezi Parkı’nda yapma hakkına sahip oldular fakat bu sabah gördüğümüz gibi diğerleri polise molotof, sopa ve ellerine ne geçtiyse onunla saldırdılar. Açıktır ki onlar barışçıl göstericiler değildir. O sebeple bu ayrımı yapıyoruz. O sebeple Başbakan, Gezi Parkı projesi, onların endişeleri ve birçok başka konuda diyalog sağlamak için bu insanlara elini uzatmıştır. Bu ayrımı, anlamlı bir diyaloğu sağlamak için yapmanız gerekir. Açıktır ki polise, kamu binalarına saldırmakta olan marjinal gruplar dünyanın hiçbir yerinde barışçıl gösterici olarak nitelendirilmeyecektir.
AMANPOUR: Hükûmet, Başbakan yarınki görüşmelerde ne verme niyetinde? Söylediğiniz gibi planlandığı şekilde görüşmeler olacak. Bu gösterilerde birçok talepte bulunuldu, Başbakan ne verme niyetinde?
KALIN: Tabii ki mesaj çok açık, kendisi bu diyaloğu kurmak istiyor, bu insanları dinliyor, bu insanları dinlemek istiyor. Yarınki görüşmelerin içeriğini öngöremem ama geçtiğimiz iki gün boyunca kendisinin de söylediği gibi talepleri demokratik olduğu müddetçe barışçıl göstericilerle diyalog kurmak istiyor. Biliyorsunuz bir hükûmeti istifaya çağırmak bir hükûmetin görevden gitmesi için yeterli bir durum değildir. Bu seçilmiş bir hükûmettir, insanlar hükûmetin otorite yanlısı doğasından bahsediyor ve Başbakan’ın neredeyse bir diktatör hâline geldiğini söylüyorlar. Bu tür suçlamalar tamamen yanlıştır. Türkiye’de uluslararası camiada kabul edilen seçimler vardır, en son seçim 2011 yılında gerçekleşmiştir. Başbakan yüzde 50 oy ile seçilmiştir fakat insanların ve bazı medyanın çizmeye çalıştığı resim, Türkiye’de bir diktatörlüğün olduğu, tüm hayatın bittiği şeklindedir. Aslında şu anda ekranlarda gösterdiğiniz görüntüler İstanbul’un yalnızca çok küçük bir bölümüdür.
AMANPOUR: Biz olabildiğince kapsamlı görüş almaya çalışıyoruz, o sebeple sizinle konuştuğumuz için çok müteşekkiriz. Size şunu sormama izin verin; hükûmet, Başbakan, Gezi Parkı’nda inşaat başlatmamak ve alışveriş merkezini yapmamak noktasında mutabık olacak mı? Alkol konusunu da size sormam gerekiyor çünkü bu konu Taksim Meydanı’nda önceden bira içebilmekte olan Türkiye’nin genç laik kesimini çok endişelendiriyor. Neden bu önlem yasalaştı? İnsanlar, şu şekilde söyleyeceğim ki, bu ürpertici teokrasi konusunda kaygı duyuyor.
KALIN: Bunun, geçtiğimiz yıllarda hükûmet tarafından kabul edilmiş olan bazı önlemler hakkındaki büyük karmaşayla ilgili bir tanımlama olduğunu düşünüyorum. Örneğin alkol düzenlemesi konusu. Yasalaşan ve dün Cumhurbaşkanı tarafından kabul edilen alkol düzenlemesi aslında Birleşik Krallık’a, Almanya’ya, İspanya’ya ve nereye giderseniz gidin dünyanın her yerinde uygulanmakta olan uluslararası standartları içermektedir. Herhangi bir değişiklik yoktur. Alkolün satın alımı ve kullanımına ilişkin olarak Dünya Sağlık Örgütünün tesis ettiği küresel standartları içermektedir. Örneğin Birleşik Krallık’ta aynı düzenlemenin, halkı alkol tüketiminden koruması amacını taşıdığı addedilirken, Türkiye’de aynı düzenleme mevcut olduğu zaman birdenbire teokrasi, birdenbire otorite yanlılığı mı oluyor? Ben bu argümanı anlamakta zorlanıyorum. Bu göstericilerin bazıları konusunda şunu söylemem gerekiyor; bu insanların bazıları kamu düzenini bozmaktadır. Bazılarının bayraklarına bakabilirsiniz. Bunların arasında ünlü DHKP-C isimli, geçtiğimiz şubat ayında birkaç insanın ölümü ile sonuçlanan ABD Büyükelçiliğine saldırıyı düzenlemiş olan sol örgüt de mevcuttur. Bunların hepsi barışçıl gösterici değil. Bu ayrımı yapmamız gerekiyor. Yoksa sokağa çıkan herkes kamu düzenini bozmak için barışçıl gösterici olarak nitelendirilecektir.
AMANPOUR: Sayın Kalın, buyrun evet…
KALIN: Otorite yanlılığı vs konusunda ise bu yine insanlar tarafından kullanılmakta olan çok anlamsız bir ifade. Örneğin İngiltere’de benzer düzenlemeleriniz var. Başbakan Cameron “Tüm bu bölücülere, çapulculara, yağmacılara karşı sıfır müsamaha olacaktır.” diyor. Bu, kamu düzeninin korunmasına yönelik bir önlem olarak nitelendiriliyor. İstanbul’da polis veya diğer resmî görevliler aynı şekilde hareket edince, birdenbire otorite yanlılığı mı oluyor? Ben burada neler olduğunu anlamaya çalışıyorum. Bu bir çifte standart mı yoksa anlayışsızlık mı? Bilmiyorum.
AMANPOUR: Sayın Kalın, bu noktada sizi suçlamayacağım ama biliyorsunuz ki insanlar gazetecilerin hapse girdiğini ve siyasi alanın kısıtlandığını görmekten bıktı ama size son bir soru soracağım. Siz, İstanbul polisi, göstericilerin Gezi Parkı’nda kalmasına izin vererek Taksim Meydanı’nı nasıl temizleyeceksiniz? Diğer bir deyişle sizin deyiminizle sorun çıkartanlar ile meşru göstericileri nasıl ayıracaksınız? Bunu nasıl yapacaksınız çünkü Vali, temizlenene kadar müdahalenin devam edeceğini söylüyor.
KALIN: Christiane, Wall Street’i İşgal Et olaylarında, New York’un bazı parklarında veya Londra’da ve başka yerlerde yapılandan farklı bir şey yapılmayacak. Barışçıl göstericilerin gösterilerini yapmaları için belirlenmiş alanlar vardır ve o alanlar İstanbul’da Gezi Parkı alanı, Ankara’da Başbakan’ın ofisine yakın olan Güvenpark olarak belirlenmiştir. Herhangi diğer yürüyüş, yasa dışı gösteri olması durumunda elbette ki polisin önlem alması gerekiyor. Size bir örnek vereceğim; somut kanıt var mı dediniz; geçen hafta gösterilerin ikinci gününde, 1 Haziran Cumartesi gününde, Başbakan polisin Taksim Meydanı’nı ve Gezi Parkı’nı terk etmesi talimatını verdi ve polis öğleden sonra saat 4’te tüm alanı terk etti. Bu, işleri sakinleştireceği düşüncesiyle yapıldı. Aynı şey Ankara’da oldu. Barışçıl gösteriler için Güvenpark belirlenmişti. Her şey iyi gidiyordu, birdenbire akşam 8’de bir grup insan Beşiktaş Dolmabahçe’deki Başbakan’ın ofisine doğru yürüdü. Orada Başbakan’la birkaç ay önce röportaj yapmıştınız eğer hatırlarsanız ve Ankara’da ben Başbakanlık binasındaydım. Aynı grup veya benzer gruplar Başbakanlık binasına doğru yürümeye başladılar. Sopalar ve molotoflarla Beyaz Saray’a doğru yürüyen bir grup insan olduğunu hayal edebiliyor musunuz ve bu insanların kamu malına zarar vermelerine izin verdiğinizi düşünebiliyor musunuz?
AMANPOUR: Sayın Kalın, bu bağlamda, Sayın Kalın bu bağlamda…
KALIN: Bitirmeme izin verin… Evet, evet bitiriyorum.
AMANPOUR: Sayın Kalın bitirmemiz lazım, program bitti, üzgünüm Sayın Kalın, çok teşekkürler gerçekten, şu anda meslektaşıma devrediyorum, dünyadaki ve burada Birleşik Devletler’deki izleyicilerimiz için bu konuyu işlemeye devam edeceğiz.
Haberin orjinali: http://www.cnn.com/video/#/video/world/2013/06/11/exp-amanpour-turkey-ibrahim-kalin.cnn
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment