CNN – “Babacan: Türkiye, AB’nin küresel bir aktör olmasını sağlayacak”
(“Market Place” adlı ekonomi program)
RICHARD QUEST: Türkiye Avrupa Birliği’ne katılmak için ilk kez 1980’lerde başvuru yaptı. 90’larda aday ülke oldu, müzakereler ise 2000’lerde başladı. Ancak gidişat ekonomik ve siyasi sorunlar yüzünden endişe verici. Genel görüş Türkiye’nin daha uzun yıllar üye olamayacağı yönünde. Avro bölgesi ve AB’nin boğuştuğu sorunları göz önüne alırsak Türkiye’nin neden üye olmaya çalıştığını sorabilirsiniz. Bu soruyu ülkenin Başbakan Yardımcısı’na sordum.
ALİ BABACAN: Avro bölgesini bir arada tutmak büyük önem taşıyor. Bu çok önemli bir proje ve başarısızlığa uğramasına izin veremeyiz. Bunu yapmanın yolu ise güçlü bir para politikasına sahip olmaktan ve bunu güçlü maliye ve bankacılık politikalarıyla desteklemekten geçiyor. Bankacılık sistemimiz çok iyi durumda çünkü zor reformları zamanında yaptık. Bankalarımız için çok sıkı düzenlemeler ve kontrol mekanizmaları getirdik. Her banka yeniden yapılandırıldı, sermaye yapısı yeniden düzenlendi. 2004-2006 yılları bankacılık reformları açısından bizim için çok önemli yıllardı. Şu anda bankacılık sistemimizi koruyan şey bu reformları zamanında yapmamız.
QUEST: Türkiye ve AB denince akıllara hep şu soru geliyor: Neden AB’ye katılmak istiyorsunuz? Neden batmak üzere gibi görünen bir gemiye binmek istiyorsunuz? Neden bir serbest ticaret anlaşması için uğraşmıyorsunuz; EFTA veya EEA gibi?
BABACAN: 1996’dan beri AB ile Gümrük Birliği anlaşmamız var. Türkiye ile AB arasında endüstri ürünleri alım-satımında herhangi bir kota veya gümrük vergisi yok. Zaten açık bir pazar durumundayız. AB’ye girmek isteme nedenlerimizi iki gruba ayırabiliriz. İlki ülkemize özgü durumlarla, ikincisi ise Türkiye’nin AB’ye üyeliğiyle oluşacak jeopolitik görünümle ilgili. Bizim isteme sebebimiz daha çok AB’nin sahip olduğu değer ve ilkeler. AB’nin dünyada savunduğu değer ve ilkeler bizim de savunduğumuz değerler. Biz tarihî bir demokratikleşme sürecinden geçmiş bir ülkeyiz. Şu an Türkiye’de olanlar pek çok ülke için ilham kaynağı. İslam ve demokrasinin bir arada yürüyebileceğini gösterdik. Nüfusunun yüzde 99’u Müslüman olan bir ülke de AB’nin evrensel değerlerini benimseyebilir. İç reformlar ve siyasi reform sürecimizde AB bizim için çok büyük bir referans noktası oldu. Gayrisafi millî hasılayı veya işsizliği ölçebilirsiniz ama demokrasiyi, temel hak ve özgürlükleri ölçemezsiniz. AB’nin kriter ve normları iç reformlarımız için çok faydalı oldu. Ekonomik kriterler açısından ise performansımız muhtemelen değerlerin üzerinde. İkinci nedenimiz ise AB’nin jeopolitik görünümü. Avrupa Birliği’nin daha küresel bir kuruluş olması gerektiğine inanıyoruz. Türkiye, AB’nin bu konumuna katkıda bulunacaktır. AB’nin bir Avrupa projesi yerine daha fazla çeşitliliğe, daha fazla temsil gücüne sahip daha küresel bir aktör olmasını sağlayacaktır.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment