CNN- 2013 yılında Türkiye
AKP’nin Türkiye’de iktidara gelmesinden bu yana 10 yıl geçti; partinin kazanımları kesinlikle dikkate değer. Yakın geçmişte 2001 yılında en kötü ekonomik krizini tecrübe etmesinden bu yana Türkiye sürdürülebilir yüksek büyüme oranları elde etti. Bu sırada AKP’nin artan bir aktiflikle nitelenen dış politikası yükselen bölgesel bir güç olarak Türkiye’nin imajına katkıda bulundu. AKP siyasete sıklıkla müdahale eden ordunun ve yargının da güçlerini ellerinden aldı. Arap isyanlarının ortaya çıkışıyla Türkiye kendisini dindar Müslümanlıkla demokratik yönetimi birleştiren bir rol modeli olarak tanıttı.
Ancak AKP’nin başlangıçta AB’ye katılım süreci ile tetiklenen demokratikleştirme gündemi aşamalı olarak gücünü yitirdi.
Ancak yine de AKP eğer 2013 yılında sert bir ekonomik düşüş olmasını önleyebilirse 2014 yılı yerel ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinden zaferle çıkacaktır. Başbakan Erdoğan bugünkü parlamenter sisteme karşı bir tür “başkanlık” sistemini desteklese de muhalefet partileri, AKP’nin siyasi yükselişine meydan okuyacak vizyon ve kaynaklardan yoksun.
AKP bu yıl iki büyük zorlukla karşılaştı. Suriye isyanının bir iç savaşa dönüşmesi Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun büyük övgüyle karşılanan “komşularla sıfır sorun” politikasının sonu anlamına geldi. AKP, muhalefeti destekledikçe Türkiye’nin İran, Irak ve Rusya ile ilişkilerinde gerilim tırmandı. AKP daha milliyetçi bir tutum benimsedikçe Suriyeli Kürtlerin kazanımlarıyla canlanan PKK, saldırılarını yoğunlaştırdı. Bu iki mesele, Suriye’deki şiddet ve Kürt sorunu, 2013 yılında da Türk politikasına hâkim olacaktır.
Suriye’deki Esad rejimi Suriye’nin büyük bir bölümünün kontrolünü yitirmiş olsa da, iktidarın düzgün bir şekilde el değiştirmesi ihtimali zayıf. Fakat AKP’nin asıl kaygısı PKK’nın bir uzantısı olan PYD’nin Suriyeli Kürtler arasındaki güçlü cazibesi. Suriyeli Kürtler dağınık, gücünü yitirmiş ve birlikten, uluslararası destekten ve petrol kaynakları üzerinde kontrolden yoksun durumda. Iraklı Kürtlere benzer şekilde Suriyeli Kürtler de muhtemelen Arap gücüne karşı Türk himayesini kazanmaya çalışacaktır.
Bununla birlikte bu yıl şiddette yaşanan artışa rağmen PKK 2013 yılında birkaç kırsal alan dışında Türk ordusuna askerî alanda meydan okuyacak durumda değil.
İleriye bakacak olursak AKP’nin Kürt politikasının temel bir yönü Türkiye’nin, Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile (KBY) ilişkilerini ve Kürt petrol ve doğal gazının yeni bir boru hattı ile taşınmasını içeriyor. Türkiye’nin böyle bir anlaşma ile üç hedefi var. İlk olarak boru hattı Türk ekonomisinin hızla artan enerji ihtiyacının karşılanmasına yardımcı olacaktır. İkinci olarak Kürdistan Bölgesel Yönetimini Türkiye’nin fiilen koruması altına alacaktır ve Türkiye’deki Kürt milliyetçiler ile Irak Kürtleri arasındaki ilişkileri de daha fazla bozacaktır. Son olarak AKP hükûmeti Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile artan iş birliğinden Kürt illerindeki ekonomik hayat için daha büyük refah elde etmeyi umuyor.
Türkiye ile Kürdistan Bölgesel Yönetimi arasındaki artan iş birliği ABD’nin 2013 ve sonrasında bölgedeki stratejisini karmaşıklaştırıyor. Türkiye, Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile Irak’taki Maliki hükûmeti arasındaki kavgada da açıkça Kürdistan Bölgesel Yönetiminden yana tavır alırken İran bölgede Bağdat ile iyi ilişkilere sahip olan tek ülke. Bu gelişme ABD’nin İran’ı bölgede yalnızlaştırma hedefini baltalıyor. Ancak bölgede yaygın olan Amerika karşıtlığı dikkate alındığında ABD’nin, pragmatikliği ve popülist cazibesi otoriter eğilimlerini ve aşırı hırslı dış politika hedeflerini fazlası ile telafi ettiğinden Erdoğan’ı yabancılaştırmaktan elde edeceği bir menfaat yok.
Erdoğan hükûmetinin değişen bölgesel gerçeklere gelecek yıl vereceği cevabın çok büyük sonuçları olabilir.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment