BLOOMBERG – ‘Türkiye Mısır için neden doğru model değil?’

BLOOMBERG – ‘Türkiye Mısır için neden doğru model değil?’

bloomberg-logo-21Batılı diplomatlar ve  Ortadoğu uzmanları, Eski Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’i devirdikten sonra Kahire’nin yönetimini ele geçiren, bölgenin siyasi açıdan en önemli ve en kalabalık ulusu Mısırlıların, Türkiye’yi model almasını ümit ediyorlar.
Belki eskiden yanlış, şimdi doğru düşünüyorlar. Mısır seçim komisyonu Pazar günü açıkladığı kararda, ülkenin ilk serbest başkanlık seçimlerinde Müslüman Kardeşler lideri Muhammed Mürsi’nin galibiyetini kabul etti. Bu karar oldukça cesaret vericiydi. Zira, seçimlere yapılacak herhangi bir itiraz öngörülemez tehlikeli sonuçları beraberinde getirebilirdi. Öte yandan, Mısır ordusunun parlamentoyu ve başkanı  azletme girişimi, tıpkı Türkiye’de görmeye alışık olduğumuz, sözde demokratik sistemin açık bir göstergesidir. Son on yıla kadar Türkiye, sınırları ordu tarafından çizilmiş katı kurallar içinde yönetilmekteydi. 1971 ve 1997’de olduğu gibi, generaller bazen açık bazen üstü kapalı tehditlerle  hükümeti yönlendiriyorlardı. Ya da 1960 ve 1980’de olduğu gibi darbe yaparak yönetime el koydular. Çoğu zaman mahkemeler ve diğer devlet yapıları, yasal prosedürün dışında  askeri iradenin ön gördüğünü yerine getirdi. Türkler bu yapıya, demokrasinin sığ doğasına gönderme yaparak  “derin devlet” adını verdiler.

Yanlış Model

Müslüman nüfusun hakim olduğu bir ülkenin, ılımlı İslamcı  ve sivil bir  hükümet tarafından yönetilmesi, Türkiye’de görülen bir  model değildi. Ne yazık ki Mısır, Türkiye’nin eski modelini takip eder görünüyor. Bugün Türkiye’de nispeten daha müreffeh ancak hala gelişmekte olan demokratik bir yapı var. Bu durum, iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi’nin  2007’de İslami eğilimli Abdullah Gül’ü ordunun onaylamamasına rağmen cumhurbaşkanı seçmesinden bu yana devam ediyor. Hükümet ayrıca  pek çok üst düzey silahlı kuvvetler mensubunun yargılanmasına giden süreci açtı. Generaller dahil olmak üzere yüzlerce subay parmaklıklar ardında kendileri hakkında verilecek kararı bekliyor.
Esasında Türkiye ve Mısır ordularının pek çok ortak noktası var. Her ikisi de devleti İslamcılara karşı koruyor. Her ikisi de  birer büyük ekonomik güç. Ülkenin en büyük holdinglerinden biri Türk Oyak Grubu, emekli askerler tarafından finanse ediliyor. Oyak Renault otomobillerden çimentoya kadar pek çok şey üretiyor.  Her iki  ordu da, her şeye rağmen, kazandığı savaşlarla halkın en çok güvendiği kurum olmanın  keyfini yaşıyor. Türk ordusu, özellikle  İslamcıların iktidarı ele geçirmelerinden korkanların yanında oldu ve onlarla hareket etti. Bu durumdan pek te kolay vazgeçmeyeceğe benziyor. Bu süreç belki yıllar alacak ve  belki de yarış halindeki güç odaklarının uzun yıllar bir arada olmalarını gerektirecek.

İkincisi, Türk ordusunu, NATO’nun   önemli bir üyesi ve Soğuk Savaş müttefiki  olarak gören ABD’nin generalleri  altan alta destekleyen tavrı Türkleri pek memnun etmemişti. Bu durum Soğuk Savaş sonrası değişti, ancak hala   tıpkı Mısırlılar gibi Türkler de ABD’ye pek güvenmiyor.

Askeri Benzerlikler

Son olarak, Mısır ordusu Türk ordusunun  deneyimlerinden gereken  dersleri alabilir. Türk ordusu 2007’de Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından “Türkiye Cumhuriyeti’nin değiştirilemez özelliklerini, din kisvesi altındaki tehditlerden  korumak için” hazır olduğunu bildiren bir açıklama yaptı. Ancak, hiç bir zaman bir girişimde bulunamadı. Şimdilerde,  sivil yetkililer generalleri yargılamak için, ordunun daha önce İslami kesimi bastırmak için suistimal ederek kullandığı yargı sistemini kullanıyor.

İki ülkenin durumu elbette de farklı.  Türkiye’nin aksine, Mısır  Avrupa Birliği’ne üye olmak için çabalamıyor ya da Avrupa Konseyi gibi kurumlara üye değil. Bunlar AKP’nin Türk ordusuna karşı kullandığı önemli argümanlardır. Öte yandan, Müslüman Kardeşler, AKP’den daha İslamcı  ve Türkiye’de kişi başına düşen gayri safi  milli hasıla Mısır’ın iki katından daha  fazla. Mısırlı generaller, Soğuk savaşın bitmesinin ve komünizmin çökmesinin ardından Türk meslektaşlarının ulusal ve uluslararası desteklerinin zayıflamasını jeostratejik bir olay olarak değerlendiriyorlar. Arap baharı da Ortadoğuda benzer etkiyi bıraktı Mısır’ın aksine, Türk ordusu hiç bir zaman isyancıları korumak için müdahale etmedi. Esasında bu görev Mısırlı generaller için oldukça sıradışıydı. Onlar eğer demokratikleşmeye giden yolu tıkayacak eylemlerde bulunurlarsa, Mısır halkını kendilerine düşman edeceklerdir.  Sonuç ise  muhtemelen Türkiye’deki gibi olacaktır itibar kaybı ve  zorluklarla örülü hapishane yolu.

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.