BBC- Mustafa Akyol: “İslam’dan esinlenen ve İslam bilgisine dayalı bir liberalizme ihtiyacımız var”
SUNUCU: Çözüm İslam’da. Bir yıl önce Mısır’da Müslüman Kardeşler, İslam’ın kazandıran siyasi formül olduğunu düşündüler. Ancak şimdi İslamcılar ordu tarafından görevden alındı ve milyonlarca Mısırlı bunu bir kutlama nedeni olarak görüyor. Bu arada Türkiye’nin ılımlı İslamcı yöneticileri emsali görülmemiş protestolarla karşılaştı. Tunus’ta da siyasi İslam savunmada kaldı. Siyasi İslam başarısız mı oluyor? Oluyor ise neden?
MUSTAFA AKYOL(Gazeteci-Yazar): Askerî darbeler yaşamış bir ülkeden gelen bir Türk olarak bence darbe Mısır’a yardımcı olmaz. Mısır’da siyasi İslam’ın başarısız olup olmadığı sorulursa bunu bekleyip göreceğiz. Ancak benim sormak istediğim soru şu: “Mısır’da laik liberaller bir askerî darbenin arkasında durarak başarısız mı oluyor?” Ben de kendimi liberal olarak adlandırıyorum. Liberal bir Müslüman’ım, yani İslam’a inancım var ama liberal siyasete inanıyorum. Ancak bence Mısırlı liberaller, liberal olarak adlandırılanlar, demokratik sürece müdahale ederek İslamcı bir partinin ülkeyi yönetmesine izin vermeyerek ve onları oyunun dışına iterek Mısır’a veya kendilerine bir iyilik yapmıyorlar hatta belki onları daha da radikalleştiriyorlar.
SUNUCU: Mustafa Akyol, Mısır’daki liberal laik siyasi örgütlerin, Müslüman Kardeşler hükûmetinin devrilmesini, devam eden demokratik devrimin savunulması için gerekli olması nedeniyle destekledikleri yönündeki mesajları sizi ikna ediyor mu acaba?
AKYOL: Bence bu yanlış ve çelişkili bir ifade. Demokrasiden bahsettiğinizde siyasi gücün seçimlerden geldiği ve seçilen kişilerin belirli bir süre ülkeyi yönetmesine izin verildiği bir sistemden bahsediyorsunuz. Yani prensipte yanlış, aynı zamanda pragmatik olarak da yanlış. Orta Doğu’daki düşünce, Selefiler gibi en dogmatik kişiler de dâhil olmak üzere herkesi kapsayacak bir siyasi sistemin olması. Selefileri desteklemediğimi söylemek isterim. Ayrıca benim de Müslüman Kardeşler ile ilgili liberalizm noktasında bazı endişelerim var. Ancak onların demokrasinin içine dâhil edilmesi, diyalog kurulması ve ödünler verilmesi demokrasidir. Yeterince güçlü olmadığınızı düşündüğünüzde orduyu çağırmak ve onların arkasında durmak olgunca bir tavır değildir. Bunu biz de Türkiye’de gördük. Bizde işe yaramadı ve Mısırlı liberallerin de işine yaramayacak. Tabii ki protesto yapabilirler, bununla ilgili bir şüphe yok. Ancak darbeyi desteklemeye başladıklarında bence tarihî bir hata yaptılar.
Bugün Orta Doğu’da ve özellikle Mısır’da siyasi bir felsefe olarak liberallik ile siyasi bir sistem olarak demokrasi arasındaki gerginliği görüyoruz. Ben liberallerin savını anlıyorum, onlar liberal olmayan demokrasiden şikâyet ediyor. Bir parti seçiliyor, azınlıkların ve kadınların haklarını dikkate almayarak liberal olmayan bir tavır sergiliyor. Bu bir sorun ancak bu sorunun çözümü onları yönetimden almak üzere orduyu çağırmak değildir. Çözüm, demokratik bir sistem içerisinde onlarla birlikte çalışmak ve karşı tarafla diyalog kurmaktır.
Siyasi İslam tek bir şekle sahip değildir. Siyasi İslam’ın bir ucunda El Kaide gibi şiddete başvuran gruplar varken diğer ucunda Raşit Gannuşi ve Türkiye’deki bazı liberal düşünürler gibi İslam’ın siyasete ilham kaynağı olduğunu, haklar, özgürlükler ve demokratik süreç hakkında fikir verdiğini söyleyen kişiler vardır. Müslüman Kardeşler gibi İslamcı grupların sistemin içinde yer almasına izin vermeliyiz, onlarla diyalog kurmalıyız ve onları daha liberal ve demokratik düşünmeye zorlamalıyız. Orduyu çağırıp onları hapse attırdığınızda bütün süreci yerle bir ediyorsunuz ve onları dışarı itmiş oluyorsunuz.
SUNUCU: Tartışmanın kapsamını biraz genişleterek Mustafa Akyol’un “Aşırılıklar Ötesi İslam: Müslümanca Bir Özgürlük Savunusu” kitabına değinmek istiyorum. Kitapta liberallik ve İslam’ın birbiri ile çelişki içerisinde olması gerekmediğini söylüyorsunuz. Ancak Türkiye’de son birkaç aydır daha laik ve kozmopolit yapıdaki İstanbul ile diğer büyük şehirlerde Sayın Erdoğan’ın “ılımlı İslam”ına karşı artan bir hoşnutsuzluk görüyoruz. Türkiye’de bile insanların, “Siyasi İslam ile gelen kısıtlamaları istemiyoruz, bunlar liberalizmin temelinde yatan bireyselliğe ters düşüyor.” dedikleri bir hareketin başlangıcı yok mu?
AKYOL: İslami liberalizm ve siyasi arenada kim tarafından temsil edildiği sorusu güzel bir soru. Bunu Sayın Erdoğan temsil ediyor demeyeceğim. Belki Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün siyasi ve kültürel meselelerde daha liberal tutumlar sergilediğini söyleyebiliriz. Onu Müslüman bir demokrat hatta bir liberal olarak gösterebilirim. Aslında Türkiye’de iktidardaki Erdoğan’ın Adalet ve Kalkınma Partisinin son on yıldır son derece liberal bir sicili vardı. Azınlık haklarına oldukça önem verdiler, Kürt meselesine ilişkin reformlar yaptılar. Ancak şu an sorunlar olduğunu görüyoruz. Bence bunlar gerçekten İslam’dan kaynaklanan sorunlar değil. Bunlar gücün dinamiklerinden kaynaklanan sorunlar. Herhangi bir rakip olmadan 10 yıl boyunca iktidarda kalmak bir aşırı güvene yol açar. Bence AKP hükûmetinin zihniyetinde bu sorunu görüyoruz.
SUNUCU: Bir toplumda gerçek anlamda özgürlük, bireysel özgürlük ile şeriat aynı anda bir arada bulunabilir mi? Bir ülkede birçok insan şeriatı isteyebilir ancak bu ikisi bir arada olabilir mi?
AKYOL: Şeriat gönüllülük esasına dayanmaktadır. Mesela İngiltere’de şeriat mahkemeleri var ve ülkedeki Müslüman topluluğun üyeleri eğer isterlerse buraya gidebiliyorlar. Ancak şeriatı bir ülkenin hukuku hâline getirmek istiyorsanız bu bir sorun çünkü kaçınılmaz olarak kendi şeriatınızı uygulayacaksınız ve muhtemelen insanlar sizinle aynı fikirde olmayacak. Ancak eğer yasal hususlar üzerinde ulusal çapta bir uzlaşma sağlanabilirse olabilir.
Şeriatın bazı unsurlarının insan hakları ve bireysel özgürlüklerle çeliştiği açıktır ve eğer bunlar bir gün uygulanacaksa toplumun özgür olarak adlandırılabilmesi için bunların kesinlikle düzeltilmesi şarttır. Aslında reformlara ilişkin bazı görüşler de var. Örneğin ben, din değiştirme yasağının demokratik olarak dayatılmasını desteklemezdim. Toplumun yüzde 80’i İslam’dan dönenleri öldürelim derse bu demokratik olabilir ama liberal olmaz ve ben buna karşı olurdum.
SUNUCU: Siz, Müslüman toplumunda önemli bir sessiniz ve İslami bir kimlikle liberal bireyselci bir kimliği bir araya getirmenin mümkün olduğunu öne sürüyorsunuz. Ancak sizin savınızı destekleyen Müslümanların sayısının çok az olduğunu görüyorum. Siz bir entelektüelsiniz ve karmaşık bir savda bulunuyorsunuz. Ancak Mısır, İran ve Türkiye de dâhil olmak üzere Müslüman dünyasındaki çoğu insan, dürüstçe söylemek gerekirse sizin izinizden gitmiyor.
AKYOL: Bunu söylemek zor. Kitabımda Türkiye’de bu liberal fikirlerin tutucu ve Müslüman gençlik tarafından nasıl benimsendiğini göstermeye çalışıyorum. Bu kişiler inanca sahipler ancak aynı zamanda bireysel özgürlüklerin devlet ve topluluklar tarafından korunmasını ve saygı görmesini istiyorlar. Bizim İslam’dan esinlenen ve İslam bilgisine dayalı bir liberalizme ihtiyacımız var. Bu mümkün ve insanlar bunu savunuyor. Bugün çok kalabalık olmayabilirler ama bence gelecekleri umut vadediyor. Onları güçlendirmenin yolu ise daha az liberal Müslümanları devirecek olan askerî darbeler değildir.
Haberin orjinali: http://www.bbc.co.uk/programmes/b037lvdq
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment