‘Amerika Küskün Dostlarını Barıştırabilir’ – NY Times
İsrail’in Gazze’ye yardım götüren Mavi Marmara gemisine saldırmasının ardından iki yılı aşkın bir süredir bozuk olan Türkiye-İsrail ilişkileri gerginliğini korumaya devam ediyor. Türkiye ve İsrail aralarındaki anlaşmazlıkları ne yazık ki şu ana kadar kendi başlarına çözemediler. Bu günlerde ise her iki taraf uzlaşma fikrine daha sıcak bakıyor. Ancak, Mavi Marmara saldırısı sebebiyle Türkiye’nin, İsrail’e açtığı dava taraflar arasındaki gerginliği devam ettiriyor. İsrail ordusunun Gazze’ye yardım götürmek üzere yola çıkan gemiye yaptığı çıkarma, 9 Türk’ün ölümü ve içinde İsrail askerlerinin de olduğu pek çok kişinin yaralanmasıyla sonuçlanmıştı. Gittikçe gerilen ilişkilerin düzelmesi için Amerika’nın arabuluculuğu gerekli.
Başkan Obama, bu iki Amerika müttefiki arasındaki stratejik hayati ilişkiyi yeniden inşa etmek şansına sahip yegane lider. Çünkü, ilişkilerin normalleşmesi Suriye, İran ve Doğu Akdeniz’deki Amerikan çıkarlarının da yararına olacak. Öte yandan, Arap baharı Türkiye-İsrail ilişkilerinin normalleşmesine olumlu yönde katkıda bulunacağa benziyor. Ortadoğu’daki huzursuzluk Türkiye’nin ‘komşularımızla sıfır sorun’ politikasını tehdit ederken, bunun en bariz örneği Türkiye ve Suriye arasındaki anlaşmazlık. Bölgedeki devrimci-yenilikçi ayaklanmalar İsrail’in ulusal güvenlik politikalarını da etkiledi. İsrail’in Mısırla barış içinde yaşamasına ilişkin kaygılar Müslüman Kardeşler’in Kahire yönetimine geçmesiyle daha da arttı. Dahası, İsrail ve Türkiye İran’ın bölgedeki boşluğu Şii eksenli bir yapıyla doldurmasından korkuyorlar.İsrail bir taraftan da, İran’ın nükleer programını durdurmak için bütün yolların kapandığı kaygısını taşıyor.
Suriye’deki durum tarafların uzlaşmasını sağlayabilir. İki ülke ortak komşuları hakkında aynı endişeleri paylaşıyor ve her ikisi de Beşar el Esad hükümetinin iktidardan indiğini görmek istiyor. İsrail bir süre kaçak oynadıktan sonra artık bilmediği şeytanı bildiği şeytana tercih ediyor; İsrailli yetkililer arasında Esad yönetimine son verilmesinin İran’a darbe indireceği ve İran, Suriye ve Hizbullah’ı birbirine bağlayan İsrail karşıtı ekseni dağıtabileceği yönünde genel bir fikir birliği var.
Suriye’de güç kaybeden rejimle çatışma yaşayan Türkiye, sadece Esad’ın yönetimden gitmesini istemiyor aynı zamanda Esad’a karşı siyasi ve askeri mücadelede fiilen yer alıyor. Türkiye Esad’ın yönetimi bırakması gerektiğini açıkca dile getirdi. Ancak Türkiye, Esad karşı koalisyon içinde ki Suriyeli muhalifleri desteklemek için , hem siyasi hem de askeri olarak Amerika’nın yardımına ihtiyaç duyuyor. Öte yandan Türkiye Suriye karşısında yalnız kalmaktan korktuğu için, Suriye içinde tampon bölge kurmak gibi daha doğrudan adımlar için temkinli davranıyor. Bu kısmen, Washington’un kendi temkinli Suriye politikasının bir sonucu. Amerika silahlı muhalefeti doğrudan desteklemekten ziyade, soruna Birleşmiş Milletler diplomasisiyle yaklaşmayı tercih ediyor.
Türkiye, yalnızca Amerika ve NATO desteklediği takdirde Suriye’ye müdahaleye istekli görünüyor. Suriye hakkındaki bir Türkiye-İsrail diyalogu İsrail’in Suriye’deki rejim değişikliğine bağlı çıkarlarını destekleyecek ve İsrail’in Amerikan desteği sağlamak için çaba harcamasını beraberinde getirecektir. Normalleşen Türkiye-İsrail ilişkileri, Türklerin siyasi ve bölgesel önderlik yapması ve İsraillilerin de istihbarat ve diğer pratik becerilerini kullanmasıyla, Esad yönetimine karşı işbirliği yapılması konusunda imkanlar da ortaya çıkaracaktır.
Taraflar aynı zamanda Suriye’nin var olduğu sanılan devasa kimyasal silahları hakkında da ortak endişelerini dile getirebilirler. Ancak, İsrail’in Suriye muhalefetine verdiği desteğin görünmez olması gerekiyor.Bu Esad’a karşı Türkiye-İsrail işbirliğini daha da değerli kılıyor, çünkü böylece İsrail’in, Esad hükümetini zayıflatmak için Türkiye’ye verdiği destek gözle görülmüyor.
Öte yandan, düzelen ilişkiler stratejik açıdan yararlı olmasına rağmen, İsrail Mavi Marmara için Türkiye’den özür dilemediği sürece tam bir uzlaşmanın sağlanması da mümkün görünmüyor. İsrail ise operasyonel hatalar için özür dilemeyi kabul etmiyordu, çünkü özür dilemediği takdirde Türkiye’nin yasal süreçten vazgeçeceğine ve ilişkilerin normalleşeceğine inanmıyordu. Dahası İsrail, Türkiye hükümetinin dilenecek bir özrü seçimlerde kamuoyu desteğinin artırmak için kullanacağını ve İsrail’i eleştirmeye devam edeceğini düşünüyordu. Ancak, bugün durum değişti. Suriye üzerinde çıkarların birleşmesi, her iki taraf içinde diplomatik ilişkilerde uzlaşı için fırsat sağladı. Başarılı bir uzlaşma süreci İsrail’in can kayıpları ve operasyonel hatalar için özür dilemesi ile başlayabilir. İsrail zaten ölen Türklerin ailelerine tazminat ödemeyi prensipte kabul etti.Türkiye’de böylece İsrail’i suçlamayı bırakacaktır.
Bu adımlar ikili ilişkilerin daha da güçlenmesi için, üst düzey ziyaretlerle, büyükelçilerin yeniden göreve başlamalarıyla, Suriye ve bölgesel diğer konularda ortak adımlar atılmasıyla genişletilmelidir. Öte yandan, Türkiye’den özür dilemek İsrail için çok hassas bir konu,çünkü İsraillilerin çoğu Mavi Marmara’daki çatışmayı Türkiye’nin provoke ettiğini düşünüyor. Ancak, elinde yeterli politik güç bulunan Başbakan Benjamin Netanyahu Türkiye ile uzlaşmanın İsrail’in ulusal güvenlik çıkarlarına faydalı olacağı görüşünde ise, anlaşma için elinden geleni yapacaktır. İsrail bugünlerde Türkiye ile uzlaşı için gereken noktadadır.Uzlaşı karşıtı Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman, eski Savunma Bakanı Shaul Mofaz’ın kabineye alınmasıyla etkisini kaybetti.
Kabinedeki uzlaşı karşıtı sesler yavaş yavaş güçlerini yitirmişe benziyor. Amerika Birleşik Devletleri uzlaşı için dostlarını aktif bir şekilde zormalı. Bu destek, Amerika’nın Orta Doğu’daki en yakın müttefiklerini yeniden bir araya getirecek ve Washington’un, Orta Doğu’daki değişime ilişkin çıkarlarının da yararına olacaktır.
Michael Herzog, İsrail Eski Genelkurmay Başkanı, Washington Yakındoğu Politikaları Enstitüsü uzmanı ve Soner Çağaptay, ‘Modern Türkiye’de İslam,Laiklik ve Milliyetçilik’ kitabının yazarı, Washington Yakındoğu Politikaları Enstitüsü uzmanı.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment