ABC- “İktidardaki Erdoğan’ın ışıkları ve gölgeleri”
Göstericilerin öfkesi şimdi Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsiyetine yoğunlaşsa da Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünden bu yana bu kadar popüler başka bir Türk siyasetçi olmadığını gözden kaçırmamak lazım. Hükûmet kurmak için hep koalisyon oluşturulması gereken bir ülkede Erdoğan, son ikisi mutlak çoğunlukla, üç kez tek başına seçimleri kazandı. Başbakan, “Muhalefet sokağa yüz bin kişi çıkarabiliyorsa ben milyonları çıkarabilirim.” derken muhtemelen blöf yapmıyor.
Başarılarının esaslarından biri, derin liberal reformlara bağlı olarak görsel ekonomik büyümedir. Ayrıca orduyu sivil iktidara tabi bırakarak ve adli bir birimin endogamisini kırarak yargı sistemini derin şekilde reforme etti.
Aynı şekilde iktidardaki ilk yıllarında ülke, insan hakları ve azınlıklara saygı dosyasını, büyük bir bölümü AB’ye katılım sürecine bağlı olarak, gözle görülür şekilde iyileştirdi. AKP, ilk kez çözüm yoluna giderek Kürt anlaşmazlığına müzakereli bir çözüm önermeye çalışan tek partidir.
Ankara ve AB
Bununla birlikte AB’ye duyulan düş kırıklığı, liderleri, özellikle de Erdoğan’ı giderek otoriter bir tavır benimsemeye itti. Türkiye, dünyanın hapiste en çok gazetecine sahip ülkesi. Artan dinî yaptırımlar -bazı televizyon programlarına verilen cezalar, çeşitli aydınlara verilen küfür cezaları veya alkol tüketimine getirilen kısıtlamalar-, otokratik bir İslami hükûmetle karşı karşıya kalabilecek Türk toplumunun önemli bir kesimini korkutuyor.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment