NYT-Kitaba göre Orhan Pamuk
“Masumiyet Müzesi” ve “Sessiz Ev” kitaplarının yazarı, tüm ABD Başkanları’nın “Zen ve Motosiklet Bakım Sanatı” adlı kitabı okuması gerektiğini söylüyor.
Bügünlerde başucunuzda hangi kitap var?
Firdevsi’nin Şahname’si, altbaşlığı “İran Krallarının Kitabı” olan bu derlemeyi Dick Davis çevirmiş ve bir Penguin klasiği. Mevlana’nın Mesnevi’si ya da Binbir Gece Masalları gibi Şahname de büyük bir hikâyeler deryasıdır. Benim Adım Kırmızı ve Kara Kitap’ta yaptığım gibi eski bir hikâyeyi günümüze uyarlamak ya da sırf ilham almak için bu destanları zaman zaman karıştırarak okurum.
En son okuduğunuz en iyi kitap hangisi?
Büyük kitaplar her zaman romanlardır. Anna Karenina, Karamazov Kardeşler, Büyülü Dağ gibi… Bu kitapları da Şahname gibi zaman zaman karıştırır ve sırlarını Columbia Üniversitesi’ndeki öğrencilerime anlatırım.
Şimdiye kadar okuduğunuz en kötü kitap hangisi?
Kötü kitaplar çoğunlukla kötü romanlardır. İyi kitapların bana yaşama mutluluğu vermesi gibi, kötü kitaplar da içimi karartınca okumayı bırakırım. Kötü bir filmin ortasında sinemadan çıkmakta da tereddüt etmem. Hayat kısa, her anına saygılı olmalıyım diye düşünürüm.
Suçluluk duygusu ile okuduğunuz kitaplar, dergiler, internet siteleri var mı?
Uzun bir zaman polisiyeleri ve sürükleyici romanları okumanın vakit kaybı olduğuna inandım. Ve bu yüzden de Patricia Highsmith’in romanlarını okurken suçluluk duyuyorum sandım. Daha sonra suçluluk duygusunun ucuz kitaptan değil, Highsmith’in okuru katil ile özdeşleştiren yaratıcı üslubundan geldiğini anladım. Highsmith, Dostoyevski’yi hatırlatan büyük bir cinayet romanı yazarıdır. Bir de, keşke biraz daha fazla John le Carre okusaydım diyorum kendime.
Sizi güldüren en son kitap ne?
Oscar Wilde beni her zaman güldürür; saygıyla, hayranlıkla. Kısa hikâyeleri hem alaycı- hatta sinik ama aynı zamanda şefkatli olunabildiğini kanıtlar. Wilde’ın zalim ve insani mizahının bir kısmı romancı Julian Barnes’da da vardır. Julian Barnes’ın son romanı The Sense of an Ending’i çok sevdim.
Sizi öfkelendiren en son kitap hangisi?
Adam Hochschild’in Kral Leopold’un Hayaleti. Belçika hükümdarı Leopold II ve ordusunun 1885 ile 1908 arasında Kongo’da işledikleri hunhar cinayetler ve acımasızlıklar üzerine. Hepimiz “uygarlaşma, modernleşme” laflarının çok kullanıldığında birilerini öldürmek için bahane olduğunu biliriz. Ama o kitaptakiler benim gibi Avrupa fikrine inanan biri için bile çok öfkelendiriciydi.
“Bir ıssız adaya üç kitap götüreceksiniz” dense yanınıza hangi kitapları alırdınız?
Ansiklopedi Brittanica’nın 1911 edisyonu, “İslam Ansiklopedisi”nin ilk edisyonu (1913- 1936), Reşat Ekrem Koçu’nun İstanbulAnsiklopedisi (1958- 1971). Bu sonuncusu hakkında İstanbul adlı kitabımda yazdım. Bu ciltler beni 10 yıl meşgul eder. Hayal gücüm olgulardan, gerçeklerden hele biraz da eski iseler iyi ilham alır. 10 yıl sonra beni ıssız adadan alsınlar ki orada yazdığım romanları yayımlayabileyim.
Eğer Amerikan Başkanı’na bir kitap tavsiye edebilseydiniz, hangi kitabı seçerdiniz? Ya Türkiye Başbakanına?
Başkan seçilmeden yıllar önce Obama’yı Babamdan Hayaller kitabının yazarı olarak biliyordum. Çok iyi bir kitap. Obama’ya ya da herhangi bir Amerikan Başkanı’na, arkadaşlarıma, bana “Niye bu kitap Orhan?” diye sorsunlar diye hediye ettiğim bir kitabı tavsiye edeyim: Zen ve Motosiklet Bakım Sanatı. Bu Amerika’nın genişliğine ve hayatın anlamı ve değerleri üzerine bireysel araştırma konusunda büyük bir kitap. Çok romantik bir roman değil; ama her ciddi romanın yapması gereken bir şeyi pek çok önemli romandan çok daha iyi yapıyor: Hayatın sıradan ayrıntılarından felsefe yapma işini.
Türkiye başbakanının orduyu siyasetten uzaklaştırma siyasetini saygıyla karşıladım ama iktidarı sırasında pek çok başkaları gibi siyasi düşüncelerimden dolayı mahkeme kapılarına gitmekten hiç de mutlu değilim. Başbakan, bir karikatüristi, kendini kediye benzetti diye mahkemeye verdi. Oysa İstanbul’a gelen herkesin bildiği gibi, biz burada kedileri çok severiz. Büyük Japon yazarı Natsume Soseki’nin fazla Batılılaşmanın şeytani tehlikelerine karşı okuru uyaran romanı Ben Bir Kediyim’den Erdoğan’ın çok hoşlanacağına eminim. Romanda hikâyeyi kurnaz bir kedi anlatır.
Resim merakınız roman yazma ve okumanızı nasıl etkiledi?
Ressam olmak için yetiştirildim. 23’ümdeyken kafamda tuhaf bir vida gevşedi ve roman yazmaya başladım. Resim ve edebiyat kardeş sanatlardır ve Columbia Üniversitesi’nde bu konuda ders de verdim. Öğrencilerime gözlerini kapamalarını, akıllarından bir düşünce geçirmelerini söylerdim; sonra gözlerini açıp akıllarından geçen şeyin bir resim mi, bir kelime mi olduğunu sorardım. Doğru cevap: Her ikisi de.
Romanlar hem sözel (Dostoyevski) hem de görsel (Proust, Nabokov) hayal gücümüze seslenir. Dostoyevski pek çok unutulmaz roman sahnesi yazmıştır ama nadiren arka planı, manzarayı ya da sahnedeki eşyaları hatırlarız. Bir de kafamizda resimler ve imgeler uyandırarak roman sahnelerini şekillendiren öteki türden yazarlar vardır. Flaubertçi “mükemmel kelime”den önce yazar hayalinde “mükemmel bir resim” yaratmalıdır. İyi bir okur, arada bir elindeki romanı kapamalı, tavana bakmalı ve okuduğu paragrafı, cümleyi harekete geçiren, yazarın aklındaki o resmi gözünün önüne getirmeye çalışmalıdır. Biz yazarlar bu çeşit hayali güçlü okurlar için yazmalıyız. Yıllar boyunca içimdeki ressam içimdeki yazara beş şey öğretti:
1. Bütün kompozisyonu çok iyi düşünmeden sakın yazmaya başlamayın – tabii ki eğer lirik bir metin ya da şiir yazmıyorsanız.
2. Mükemmeliyet ve simetri peşinde koşarsanız eserinizdeki hayatiyeti öldürebilirsiniz.
3. Görüş açısı ve perspektif kurallarına saygı gösterin ve dünyayı kahramanlarınızın gözünden görün. Tabii ki bu kuralı yaratıcılıkla kırmak serbesttir.
4. Tıpkı Van (Gogh ya da neo-ekspresyonist ressamlar gibi fırça darbelerinizi göstermekten korkmayın. Fırça darbeleri ya da romanı nasıl yazıp kurduğunuzu gösteren şeyler bütün hikâyenin küçük bir parçası olursa okur bundan hoşlanır.
5. Aklın hayal, elin de niyet etmediği yerlerde ortaya çıkan rastlantısal güzellikleri görüp geliştirmeyi öğrenin.
İçimdeki ressam ile içimdeki yazar her geçen gün daha çok konuşup anlaşıyorlar birbirleriyle. Bu yüzden şimdi içinde resimler olan romanlarla, hikâyeler olan resim kitapları tasarlıyorum.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment