Kaygı bozukluğu iştah açıyor

Günlük hayatın içinde hızlı tüketmeye alışan insanların yeme alışkanlıkları da bu durumdan olumsuz etkileniyor.

Fatih Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Vedat Bilgiç, “Tüketim çılgınlığının artması ile insan psikolojisi arasında büyük bir bağlantı var. İnsanlar, artan kaygılarını yemek yiyerek gidermeye çalışıyor.” diyor. Bu psikolojiyle hareket edenlerin midelerinin değil, iştahlarının sesini dinlediğini aktaran uzman, kaygı bozukluğu olanlarda tüketimin fazla görüldüğüne dikkat çekiyor. ‘Size mutluluk satıyoruz’ sloganlarıyla çıkan yemek markalarının tüketim arzusunu cezbettiğini vurgulayan Bilgiç, “Kişinin yemek yemesi bir bağımlılık haline gelmişse, ruhsal açmazlarının yerine geçmiş demektir. Çünkü bir insanın sinirlenince ya da mutlu olunca yemek yemesi tamamen psikolojik bir nedene dayanıyordur. Bu hisler yemek yeme ihtiyacıyla bağlantılı değildir.” diyor.

Anne-babanın tüketime olan yaklaşımının çocukları da etkilediğini kaydeden uzman, “Anne babaların sağlıklı tüketiciler olması, çocukların tüketim alışkanlığının doğru şekillenmesinde en büyük etken.” diye konuşuyor. Beslenme ve diyet uzmanı Sinem Demirci ise “Yemeklerin kalorilerini, yağ, karbonhidrat, protein içeriklerini düşünmeden kontrolsüzce yemek, tüketim bozukluğudur. Bu durum obeziteye yol açıyor.” diyor. Yeme bozukluklarının psikolojik olduğunu belirten Demirci, tedavinin doktor, diyetisyen ve psikolog yardımıyla yapılması gerektiğini aktarıyor. Demirci, sağlıklı yeme alışkanlığı için şunları öneriyor: “Bol su tüketin! Yemek yeme şeklinizi değiştirerek daha yavaş yemek yiyin! Sağlam adımlarla yavaş ve kalıcı kilo vermeyi hedefleyen beslenme alışkanlıklarınızı değiştirecek diyetler yapın!  Sağlıklı, temiz olduğunu bildiğiniz gıdaları tercih edin! Uzun açlıklardan kaçının ve günlerin uzunluğuna göre öğünlerinizi planlayın.”