Related Articles
[YORUM] Tiranlar ve paranoyak siyasi liderler
John D. Whyte*
26 Ekim 2015 günü, Türk polisi tarafından Koza-İpek Medya Grubu’na bir baskın yapıldı ve grubun yayınları durduruldu. Bunu İpek Medya Grubu’nda çalışan bazı gazetecilerin gözaltına alınması ve diğer medya kurumlarına yapılan tehditler takip etti.
Bu en temel siyasi hakkın ihlali, 1 Kasım’da yapılacak genel seçimlerden sadece bir kaç gün önce gerçekleşti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AKP’nin temmuz ayındaki seçimlerde elde edemediği parlamento çoğunluğunu almaya kilitlenmiş durumda. Erdoğan’ın, bu parlamento çoğunluğuna ulaşma yolundaki gaddarlığı, güçler ayrılığı ilkesini bitirecek ve devletin bir çok yetkisini kendi ellerinde toplayacak anayasal değişiklikleri yapabilmek için bu parlamento çoğunluğu almaya olan ihtiyacından kaynaklanıyor.
Bu hedef için, şüphe yok ki, emniyet ve yargıda pek çok bürokratı değiştirip yerlerine onun çıkarına bağlı olacakları getirerek büyük bir yol kat etti bile. Bu değişiklikler Koza-İpek baskınında açık bir şekilde sonuç verdi: Yargı, yayın organına el koyma kararı verdi, polis gazete ve televizyona baskını yaptı.
Erdoğan yönetimi, eşitlik, yargı süreci, basın özgürlüğü ve ifade hürriyeti gibi temel insan haklarını defalarca hiçe saydı. Kısaca güçlü siyasi liderlik modelini benimsedi.
Bu siyaset tarzının gaddarlığı, genellikle demokratik gelenekleri olan ülkelerin toplumlarını – ki Türkiye de geçtiğimiz yüzyılda bu yolda ilerliyordu – rahatsız edecektir. Fakat Türkiye gibi yüksek stres altında yaşayan bir ülkede, Suriye’deki savaşa yakınlığı ve mülteci akışı, yakın zamanda yaşanan terör saldırıları, yeni liberal hareketler üzerindeki baskı, Türkiye’nin en geniş sivil toplum gelişimi olan Hizmet Hareketi üzerindeki devlet baskısı ve ülkedeki Kürt toplumuyla yaşanan çatışma ulusal bir istikrarsızlık hali meydana getirdi. Türkiye’nin yaşadığı gibi bu tip istikrarsızlık hallerinde ‘güçlü liderlik’ yolunu benimseyen siyasiler, insanların desteğini kendi baskıcı politikaları için izin olarak görüyor.
Totaliter politikalar benimseyen rejimler genellikle kısa ömürlü olur, fakat hakim oldukları süre boyunca ülkeye, o ülkenin insanlarına, demokratik geleneklerine, ekonomisine ve uluslararası itibarına müthiş bir zarar verir. Modern, liberal bir toplum olabilmek için verdiği yaklaşık on yıllık mücadelenin ardından Türkiye bu geri adımı hak etmiyor. Türkiye’nin sosyal ve ekonomik gelişimine katkıda bulunmaya çalışan hareketler tiranlar ve paranoyak siyasi liderler tarafından yok edilmemeli.
*Kanada Queen Üniversitesi Hukuk Fakültesi eski dekanı
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment