ABD’de İngilizce konuşamayan hastalar sağlık hizmeti alabiliyor mu?

ABD’de İngilizce konuşamayan hastalar sağlık hizmeti alabiliyor mu?

ABD’de İngilizce yeterliliği sınırlı olan milyonlarca kişi çin kendi dillerini konuşan hizmet sağlayıcı bulmak, kaliteli bakıma erişimi engelleyen bir zorluk olmaya devam ediyor. Ethnic Media Servise tarafından düzenlenen programa katılan uzmanların son araştırmasına göre Hispanik olmayan beyazların düzenli sağlık hizmeti alma konusunda en yüksek yüzdeye (%84) sahip olduğu belirtildi.

Uzmanlara göre Tennessee’nin Nashville şehrindeki St Thomas Aile Sağlığı Merkezi, sigortası olsun ya da olmasın her yaştan hastaya hizmet veriyor. Bu toplum kliniği, 16 eyalette hastaneleri ve klinikleri bulunan ve kâr amacı gütmeyen büyük bir Katolik sağlık sistemi olan Ascension Medical Group’un bir parçası olarak yer alıyor.

Haftada 45 saat açık olan klinikte göçmen kadınlar ve çocuklarının yanı sıra diyabet gibi kronik hastalıkları olan hastalara da birinci basamak sağlık hizmeti veriliyor.

Fiziksel muayeneler, pap smear, kan testleri, düşük maliyetli reçeteler, aşılar ve grip aşıları mevcuttur. İspanyolca konuşan hamile veya küçük çocuklu anneler, hepsi iki dil bilen ön büro personeliyle dostane bir şekilde sohbet ediyor. Hemşirelerin ve pratisyen hekimlerin çoğu da iki dillidir.

Kültüre uygun sağlık hizmeti sunmak önemli

Ancak St. Thomas sağlık hizmetleri dünyasında bir anomali olabilir. ABD’de on dört milyon kişi İngilizce konuşmazken, 25,5 milyon kişi de “çok iyiden daha az” konuştuğunu söylüyor. Yine de ABD’de konuşulan çok sayıda dilden en az birini konuşan sağlık hizmeti sağlayıcıları bulmak, İngilizce bilmeyen ve sınırlı İngilizce bilenlerin ihtiyaç duydukları bakımı almalarını engelleyen zor bir görevdir.

Önleyici hizmetler söz konusu olduğunda, çok az İngilizce bilen ya da hiç bilmeyen daha fazla kişi son iki yıl içinde tansiyonunu ölçtürmemiş ya da kolesterolünü kontrol ettirmemiş, grip aşısı yaptırmamış ya da son bir yıl içinde diş hekimine gitmemiştir.

İngilizceleri yetersiz olan Hispaniklerin sadece yüzde 69’u düzenli bir hizmet alıyor

Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri Kanser Önleme ve Kontrol Bölümü’nde epidemiyolog olarak görev yapan Dr. Ingrid J. Hall, Hispanik yetişkinler üzerinde İngilizce yeterliliği ile sağlık hizmetlerine erişim arasında bağlantı kuran yeni bir çalışma yayınladı.

Hall, üç hasta grubu arasındaki farklılıkları ölçmüştür. Kontrol grubu olan Hispanik olmayan beyazlar, düzenli sağlık hizmeti alma konusunda en yüksek yüzdeye (%84) sahipti. İngilizce konusunda rahat olan grup (%78) ikinci en yüksek orana sahipti. İngilizce konuşma rahatlığı sınırlı olan Hispaniklerin sadece %69’unun düzenli bir sağlık hizmeti sağlayıcısı vardı.

Epidemiyolog, CDC’nin daha fazla kadının meme kanserini erken teşhis etmek için mamografi çektirmenin önemi konusunda bilinçlendirilmesine yönelik kampanyasına öncülük etmiştir.

Sağlık Okuryazarlığı

Etkinlikte konuşan Hall, “Kongre’den aldığımız para doğrudan eyalete gidiyor. Daha sonra eyalet ortaklarımızı, ulaşmak istediğimiz nüfusa ulaşacak toplum temelli kuruluşlarla ortaklık kurmaya teşvik ediyoruz” dedi.

Düzenli tarama ve hızlı teşhis, özellikle bu kanserlerin %75’inden fazlasını oluşturan 50 yaş üstü kadınlar için meme veya rahim ağzı kanserinden kaynaklanan hastalık ve ölümleri azaltabilir.

Hall, sağlık okuryazarlığının geliştirilmesi ve bakımın önündeki engellerin ele alınmasının eğitim, sigorta eşitsizlikleri ve sağlığın diğer sosyal belirleyicileri de dahil olmak üzere “çok yönlü” bir yaklaşım gerektireceğini söyledi.
Stanford Üniversitesi Asya Araştırma ve Eğitim Merkezi – CARE – kurucularından Dr. Latha Palaniappan, ABD nüfusunun demografik özelliklerinin son yıllarda önemli ölçüde değiştiğini söyledi.

ABD Nüfus Sayım Bürosu’na göre, 1980’den 2019’a kadar ABD’de evde İngilizce dışında bir dil konuşanların sayısı neredeyse üç katına çıktı. ABD’de altmış yedi milyon kişi evinde İngilizce dışında bir dil konuşuyor.

Çince, Korece ve Vietnamca, sınırlı sayıda İngilizce konuşan veya İngilizce konuşmayan hanelerin ilk 3 dilidir. Palaniappan, ABD Nüfus Sayımı verilerine atıfta bulunarak, dördüncü sırada Rusça, Lehçe ve diğer Slav dillerinin yer aldığını ve ardından İspanyolca’nın geldiğini söyledi.

‘DİL BİLMEYENLER DAHA KÖTÜ BAKIM SAĞLIK HİZMETİ ALIYOR’

Palaniappan, İngilizce konuşmayan bu kişilerin nüfusun çok önemli bir bölümünü oluşturduğunu söyledi. Hizmet sağlayıcıları kendi dillerini konuşmayan hastalar daha az sağlık eğitimi, daha kötü bakım ve daha düşük hasta memnuniyeti aldıklarını bildirmişlerdir.

“Hastaneye yatışta ya da taburcu edilirken tercüman kullanılmaması halinde hastanede kalış süresi 3 gün artıyor. Örneğin konjestif kalp yetmezliğinde otuz günlük yeniden yatışlarda artış var. Daha fazla enfeksiyon, düşme, cerrahi alan enfeksiyonları, basınç yaralanmaları, ameliyatta gecikmeler ve ilaç yönetimiyle ilgili sorunlar var” dedi.

Palaniappan, “ACA’nın (Affordable Care Act) 1557. bölümü uyarınca, sağlık hizmeti sağlayıcılarının nitelikli tercümanlık hizmetlerini ücretsiz olarak sunmaları kanunen zorunludur” dedi. Ancak bunu söylemekle iş bitmiyor.

Sağlık hizmeti sağlayıcıları genellikle arkadaşları veya aile üyeleri gibi gayri resmi tercümanlara güvenir, ancak bu genellikle acil durumlar dışında yasaktır. Palaniappan, hiçbir şeyin yüz yüze tercümandan daha iyi olmadığını, ancak telefon veya video tabanlı tercümenin işe yaradığını ve uygun maliyetli olabileceğini söyledi.

Dr. Elena V. Rios, ABD’de 50.000 Hispanik hekimi temsil eden Ulusal Hispanik Tıp Birliği’nin (NHMA) Başkanı ve CEO’sudur. Kuruluşun misyonu Hispaniklerin sağlığını iyileştirmektir.

Sadece 15 eyalette dil hizmetleri için geri ödeme yapan Medicaid var. “Bu yüzden sistemi değiştirmemiz gerekiyor. Sağlayıcılar, hastaneler, klinikler ve doktor muayenehaneleri için dil hizmetlerinin geri ödemesini yapmamız gerekiyor” dedi.

“Dil hizmetlerine, örneğin burada ihtiyaç duyulan dilleri konuşan ülkelerden daha fazla doktor ya da hemşire getirilerek yardımcı olunabilir” şeklinde konuştu.