Zamanın kıymeti çocuklukta öğrenilir
Zamanı verimli kullanamamak, ‘hiç vaktim yok’ şikâyetleri, planlanan işlerin belirlenen zamanda bitmemesi pek çoklarına tanıdık geliyordur. Daha düzenli hayat için elbette bir yerden başlamak mümkün. Ancak ‘Çocuğum benim gibi olmasın’ diyorsanız uzmanlara kulak vermekte fayda var.
Zamanı iyi yönetmek, yapılması gerekenler yerine getirildiği için günün sonuna içi rahat şekilde kavuşmak, herkesin temennisi. Ancak birçoklarının gerçekleştirmekte zorluk çektiği bir mesele. Bahaneler ise hazır: “Oldum olası dağınık yaşadım. Küçükken de böyleydim.” Daha hiçbir işi yapamadan günü bitirenlerin ortaya attığı ‘ben hep böyleydim’ bahanesi aslında gerçek bir durum tespiti. Zira zamanı iyi yönetme konusunda çocukluk çağı, altın değerinde. Eğer bu dönemde vakti verimli kullanabilme beceriniz geliştiyse ileriki yaşlarda rahatsınız demektir. O halde bir yandan yetişkinlikte zaman yönetimiyle ilgili becerileri geliştirmeye devam ederken, diğer yandan henüz hayatın başındaki çocuklar için neler yapılabileceğine kulak vermekte fayda var.
Zaman yönetiminden anladığımız nasıl bir hayat? Her şeyin saati saatine yapıldığı, günlük rutinlerin asla aksamadığı bir çizelgeden mi bahsetmek gerekiyor? Denge Psikolojik Danışmanlık Merkezi’nden çocuk ve ergen psikoloğu Farika Teymur Artır, zaman yönetiminin her bireyde farklılık göstereceğine dikkat çekiyor. Örneğin bir annede, öğretmende, çalışan bireyde veya çocuklukta farklı süreçler söz konusu. Ortak olan ise kişinin önceliklerini belirlemesi ve bu önceliklere giden yoldaki engelleri fark etmesi. İlk iki adımdan sonra yapılması gereken, kişinin kendi performansına, şartlarına ve geçmiş birikimlerine bakarak bir program oluşturması. Bu noktada okula giden çocuklara az da olsa işlerini devamlı yapmayı benimsetmek, zaman yönetiminde etkili bir adım. Uzman Psikolog Artır, okul çağı çocukları için, “Günün aynı saatlerinde belli çalışmaları yapmak önemli. Bununla birlikte belirlenen hedef doğrultusunda çalışmaları sürdürecek şekilde zamanı programlamak da gerekiyor.” diyor. Örneğin gençler için her gün az ama sık çalışmak öğrenilen bilgileri kalıcı hale getiriyor.
Ödevlerini yapmak, bilgisayar kullanımı, oyun oynamak gibi faaliyetlerin ayarlanmasında da ebeveyn ve çocuğun birlikte hareket etmesi önemli. Bu şekilde çocuğun özdenetim kazanacağını anlatan Artır, “Anne-baba her zaman sınırların olması gerektiği bilincini taşımalı ve bu bilinci çocuğun da kazanmasına yardım etmeli.” uyarısını yapıyor. Çocuk, kendisine hedefler konulduğunda hayatın onun için bir anlamı olduğunu algılayacak ve bu şekilde programını doğru uygulama motivasyonu artacaktır. Birçokları her ne kadar, “Benim karakterim planlı programlı yaşamaya uygun değil.” dese de Artır’a göre başarılı bir zaman yönetimi için tercih edilen böylesi programlı bir hayat. Bununla birlikte olayın abartılmaması gerektiğine de dikkat çekiyor Artır: “Örneğin çocuğun ertesi gün sınavı varsa ve ailenin kitap okuma saatinde çalışması gerekiyorsa onun için bu rutin ertelenebilir.”
İlk temel alışkanlıklar iyi yerleşmeli
Çocukluk çağında zaman kavramının oluşmasının bir yolu da uyku, beslenme, temizlik ve özbakım gibi ilk temel alışkanlıkların iyi yerleşmesi. Zira çocuk üstlendiği ilk vazifelerle bazı görevlerin belirli zamanlarda yapılması gerektiğini de öğrenir. Artır’ın anne-babalara önerisi bu alışkanlıkların doğru yerleşmesi için ne gevşek ne de sıkı olmayan tutumu benimsemeleri.
Okul dışı vakitleri değerlendirme konusunda yine çocukla birlikte karar verilmesi gerektiğini anlatan Farika Teymur Artır, bunun okulöncesi dönem için de geçerli olduğunu söylüyor. Kendi seveceği ve doğru tercihlerde bulunabileceği bir programı ailesiyle birlikte yapan çocuk, görevlerini yerine getirmede çok daha şevkli olacaktır. Örneğin sanatsal ve sportif eğilimleri istekle katılacağı alanlardan seçilmeli ve buralara yönlendirme yapılmalı. ‘Ben sana bunu seçtim, uygula’ şeklinde bir tutumdan ziyade alternatifler sunarak ve çocuğu dinleyerek aktiviteleri belirlemek gerekli. Çünkü çocuk ancak bu şekilde kendi kabiliyetlerini ve ilgilerini fark eder.
Çocuğun hayal kurmasına izin verin
Çocuklarda sabah başlayan okul maratonu öğleden sonraya yerleştirilen etütlerle devam ediyor. Akşam eve geldiğinde başa çıkması gereken ödevleri oluyor. Hafta sonu kurslarıyla da hep bir eksiği gidermek peşinde çalışıyorlar. Böylesi bir hayatta pedagogların anne-babalara tavsiyesi, çocuğa kendi tasarrufunda olan boş vakitler bırakmak. Bu vakitte çocuk isterse boş oturup hayal kursun isterse oyun oynasın. Çünkü en disiplinli çocuk bile kendisi için boş zamana ihtiyaç duyar. Ancak tam da bu noktada psikolog Artır’ın ebeveynlere bir uyarısı var: Cep telefonu, bilgisayar, tablet gibi cihazlar zamanı verimli geçirmeye engel oluyor. Yetişkinlerde olduğu gibi çocuklarda da bu aletler, kullanımı doğru yerleşmezse hedeflere ulaşmada önemli birer engele dönüşebiliyor.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment