Meraklısı için San Fransisco rehberi
California’da görülmesi gereken yerlerin başında tartışmasız San Francisco geliyor. 1848 yılında eyaletin başkenti Sacramento’ya yakın bir yerlerde bir rençperin çalışırken altın bulmasının ardından 1849 yılına atfen 49’lular olarak adlandırılan bir kuşak, San Francisco’ya akın ediyor. Derken nüfusu hızla artan San Francisco, 1848 – 1855 yılları arasındaki Altına Hücum (Gold Rush) döneminin ardından dev bir şehre dönüşüyor. O gün bugündür ünlü Golden Gate Köprüsü, Amerika’nın en büyük Çin Mahallesi ve tarihi Alcatraz Hapishanesi’yle her zaman yerli ve yabancı turistlerin gözdesi oluyor. Depremlere ve büyük orman yangınlarına sık sık ev sahipliği yapmasına rağmen popüleritesini asla kaybetmeyen San Francisco her zaman yerli ve yabancı turistlerin gözdesi.
San Francisco’da şehir içi ulaşım
San Francisco’ya eğer arabayla gidiyorsanız şanslısınız ama uçakla gidecekseniz havaalanından şehir merkezine giden BART sistemi de harika. Gayet ucuz ve rahat bir ulaşım şekli olan BART, şehrin belli yerlerine giden bir yeraltı aracı. Onun dışında San Francisco’nun başlıca toplu taşıma araçları olarak otobüsler ve tarihi tramvaylar karşımıza çıkıyor. 3 günlük veya haftalık sınırsız ulaşım için kişi başı belli bir ücret ödeyerek aldığınız kartla bu otobüs ve tramvaylarla dilediğiniz kadar indi bindi yapabiliyorsunuz. Üstelik fiyata nostaljik halatlı tramvayın dahil olması da cabası. Tabi araba kiralama da ikinci bir alternatif ancak oto park fiyatlarının her metropolde olduğu gibi yüksek olduğunu hatırlatmakta fayda var.
San Francisco’da yapılacak 10 eğlenceli şey
1-Lombard Street’te gezinti
“Dünyadaki en çarpık sokak” olarak bilinen Lombard Street, San Francisco’da mutlaka görülmesi gereken yerlerin başında geliyor. Zaten şehrin tanıtım broşürlerine baktığınızda dikkatinizi ilk bu zigzaglı sokağın ilkbaharda çekilmiş rengarenk çiçeklerle bezenmiş fotoğrafları çekecektir. Çok şık ve yeşili bol bir bölgede yer alan Lombard, gece gündüz turistlerle tıklım tıklım dolu. Çok dik olması ve dönüşlerin keskinliğinden dolayı arabayla en fazla saate 5 mil hızla geçebileceğiniz bu sokak tepede olduğundan şehrin manzarası da harika görünüyor. Bu arada, halatlı tramvayların Powell-Hyde hattı Lombard’ın çok yakınına uğruyor. Yani kırmızı tramvayla gezip ardından Lombard’ı görerek bir San Francisco klasiği yaşayabilirsiniz.
2- Halatlı Tramvay
Taksim Meydanı’ndaki sevimli tramvayı hatırlatan halatlı tramvay, San Fransico’nun sembollerinden. 1873 yılında Andrew Hallidie tarafından şehrin dik yokuşlarını tırmanmaya çözüm olarak icat edilmiş. Rivayete göre, yük taşıyan bir atın şehrin dik tepelerinden birinde zorlanarak düşmesine tanık olan mühendis Andrew Hallidie, halat ile insanları taşıyabilecek kadar güçlü bir ulaşım aracı yapma fikrini geliştirmiş. Yani teleferik sistemine benzeyen bu tramvay motorla değil halatların çekilmesiyle hareket ediyor.
1906 yılına kadar kullanımda olan 600 halatlı tramvayın çoğu depremler ve art arda çıkan yangınlarda telef olmuş. Motorlu taşıtların da kullanılmaya başlamasının ardından, bugün halatlı tramvay, San Francisco’nun üç istikametinde sadece turistik amaçla faaliyet gösterir hale gelmiş. Taşıtları seviyorsanız girişin ücretsiz olduğu Halatlı Tramvay Müzesi (Cable Car Museum) ilginizi çekebilir. İlk tramvay da dahil olmak üzere burada bir çok klasik tramvay görebilir, bunların üretimindeki gelişim evreleri ve halatlı tramvayın çalışma mantığının nasıl işlediği hakkında bilgi edinebilirsiniz. Müzenin alt katında sürekli çalışan bir tramvay da var.
3- Fisherman’s Wharf’ta yapacak çok şey var
Ghirardelli Meydanı’ndan başlayıp Pier 39 limanına kadar uzanan Fisherman’s Wharf, deniz ürünleri sevenler için doğru adres. Hele yengeç seviyorsanız yaşadınız! Sevmiyorsanız da üzülmeyin Fisherman’s Wharf çevresinde her damağa uygun yiyecek, her zevke uygun yapacak çok şey bulmak mümkün.
Powell Sokağı’ndan kalkan kablolu tramvayın son duraklarından biri olan Fisherman’s Wharf, deniz kenarında irili ufaklı hediyelik eşya dükkanlarının, mağazaların, balıkçı restorantlarının sıralandığı, sokak şarkıcılarının danscçıların birbirinden renkli şovlar yaptığı, martıların kedi gibi sokkalarda dolaştığı cıvıl cıvıl bir yer. Fisherman’s Wharf’ın en gözde mekanı ise Pier 39 adlı rıhtımı. Dört bir yandan gelen canlı müzik seslerine tahtaların üstünde güneşlenen deniz aslanlarının neşeli çığlıklarının eklendiği bu mekan, tarihi Alcatraz hapishanesini de en iyi görebileceğiniz noktalardan biri. Zaten günümüzde müze olarak kullanılan Alcatraz Hapishanesi’ne ulaşım da buradaki Pier 43 limanından sağlanıyor.
4- Ghirardelli dondurma yemeden olmaz
San Fransisco’da çikolata severlerin es geçmemesi gereken bir yer Ghirardelli Meydanı. Zamanında Ghirardelli çikolata fabrikasının bulunduğu bu meydan, manzara fotorafı çekmek için harika. Çikolata fabrikası başka bir şehre taşındıktan sonra meydanın dokusu aynen korunmuş. Fabrikanın yerine açılan alış veriş merkezinde yer alan iki Ghirardelli mağzası çikolata severlerin mutlaka uğramak isteyecekleri bir yer. Unutmadan söyleyelim dondurmalar harika.
5- Sourdough Ekmeği nefis
Bizde Ege’de tatlı maya adıyla bilinen ekmeği andıran meşhur sourdough ekmeğinin içinde deniz ürünlü çorba nefis. Ama siz “Canım, bu Panera Bread’te de var ne zaman olsa denerim” derseniz -ki orada deniz mahsüllü çorba yok demedi demeyin- çeşit çeşit şekillerde yapılan ve her biri adeta bir sanat eseri olan bu ekmekleri görmek için Fisherman’s Wharf’ta da şubesi bulunan Boudin Bakery’ye uğramayı ihmal etmeyin. Hamurun daha uzun mayalandırılmasıyla yapılan bu hafif ekşimsi Fransız ekmeğinin tarifini San Francisco’daki fırınlar uzun yıllar sır gibi saklıyormuş haberiniz olsun.
6- Alcatraz Hapishanesinde volta atın
“Kanunları çiğneyenler hapishaneye, hapishane kanunlarını çiğneyenler Alcatraz’a gider” sözünün özü, zamanında Amerika’nın en azılı mahkumlarının tutulduğu Alcatraz Hapishanesi filmlere defalarca konu oldu. 1963 yılında kapatıldı ve daha sonra müze olarak meraklıların ziyaretine açıldı. San Francisco Körfezi’nin ortasındaki küçücük Alcatraz Adası’nda yer alan hapishanedeki mahkumlar için herhalde San Francisco’nun muhteşem manzarasına bakıp da o güzelliği özgürce gidememek başlı başına en büyük ceza olmuştur. Ama efsanevi disiplin koşulları ve firar denemeleri ile ünlü hapishaneden kaçabilen olmamış, çünkü suya atlayan suçlular eğer donmadılarsa köpek balıklarına yem oluyormuş. Şimdilerde müze olan bu efsanevi hapishaneyi görmek isteyenlere bir hafta önceden rezervasyon yaptırmaları tavsiye ediliyor. Mahkumların gerçek seslerinin dinletildiği ve günlük yaşamlarından kesitlerin sunulduğu müzeyi dolaşmak yaklaşık 2.5 saatinizi alıyor.
7- Golden Gate Köprüsü
“San Fracisco’ya geldim” demek için mutlaka görmeniz gereken bir yer Golden Gate Köprüsü. İsminin “golden” (altın) olması sizi yanıltmasın köprü kırmızıya bakan koyu bir turuncu. Rengiyle bir çok benzerinden ayrılıyor ve sisli havalarda bile beyaz bulutlar ve masmavi deniz arasında tüm ihtişamıyla buradayım diyor. Pasifik Okyanusu ve San Fransisco Körfezinin en yakın olduğu nokta üzerine inşa edilmiş olan köprünün adının niçin altın olduğunu araştırırken yolum bizim Boğaz Köprüsüne vardı. 1846 yılında altın bulma umuduyla San Fransisco’ya gelen ordu mensubu kaşif John C. Frémont, meğer Istanbul Boğazı’na benzerliği dolayısıyla bu ismi seçmiş İngilizce söylenişi Golden Horn olan Istanbul Boğazı’nın Latince adı Chrysoceras San Frans’sconun meşhur köprüsü Golden Gate in Latince adı ise Chrysopolae.
Amerika’daki 575 bin köprü arasında da tartışmasız en popüleri olan 2.5 km uzunluğundaki, 48 katlı bir bina yüksekliğindeki Golden Gate, dünyanın en büyük asma köprülerinden biri. Yürüyerek veya bisikletle de geçilebiliyor. Fisherman’s Wharf’tan da akşam üstleri köprüye günbatımı turları düzenleniyor. Fotoğraf çekmekten hoşlananlar için ideal.
8- Çin Mahallesin’de dolaşın
“Çin Mahallesi her yerde var. Niye San Fransisco’dakine de gidelim?” diye soranlar için ABD’deki en eski ve en büyük Çin Mahallesi’nin San Francisco’da yer aldığını belirtmek lazım. Şehir, 1848-1855 yılları arasındaki Altına Hücum döneminde bölgeye gelen Çinliler’in yerleşmek için en çok tercih ettiği yerlerin başını çekmiş. Bunun sonucunu Çin Mahallesi’nde gözlemek mümkün: Geleneklerini rahatça devam ettirdikleri bir yerleşim alanı kurmuşlar. Aynı New York’un Çin Mahallesi’nde olduğu gibi, burada yaşayan çoğu Çinli İngilizce bilmiyor. Meraklıları, buradaki Çin yemeklerinin Amerikan damak zevkinden çok Çin’deki orjinal tadına yakın olduğunu söylüyor. Hediyelik eşya almak için de Çin Mahallesi’nin fiyatları çok uygun.
9- Union Square’de alış veriş
Alış veriş yapmak isteyenlerin mutlaka gitmesi gereken bir yer olan Union Meydanı’nda, Amerika geneline hakim olan, zincir mağazaların yanı sıra irili ufaklı şirin ve özgün butikler dikkat çekiyor ama bu büyük mağazaların burada yer almadığı anlamına gelmiyor. Hatta meydanda yer alan Westfield Alışveriş Merkezi, New York’tan sonra Amerika’daki en büyük Bloomingdale’s ve Nordstrom Mağazaları’na ev sahipliği yapıyor. Bir çoklarına göre Union Meydanı şehrin Avrupai romantik yüzünü yansıtıyor.
10- Sausalito’da yorgunluk atın
Eğer vaktiniz varsa yarım gün ayırarak şehrin kuzeyindeki şirin sahil kasabası Sausalito’ya mutlaka gitmelisiniz. Arabayla geze geze giderek Ege’nin adeta dantel kıvrımları gibi uzanan yollarını hatırlatan yollarda keyifli bir tur yapmanız mümkün ancak Fisherman’s Wharf, Pier 41’den gün içinde Sausalito’ya kalkan vapurlara binerek deniz havası alabileceğiniz nefis bir gezi yapma şansınız da var . Diğer bir alternatif de, bisiklet kiralayarak Golden Gate Köprüsü üzerinden kasabaya geçmek. Her biri birbirinden keyifli. Seçim size kalmış. Bu gizli cenneti gördüğünüzde tüm yol yorgunluğunuzu atacaksınız. Yat limanında yürümek irili ufaklı kafelerde muhteşem manzaraya nazır bir köşede bir şeyler atıştırmak çok hoşunuza gidecek.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment