Sonbahar ve çicek bakımı
Sonbahar herkesin içine hem bir telaş hem bir hüzün düşürüyor.
Sonbahar birçokları için sararmış yaprakların mevsimiyse de, ağaçların gelecek bahar yeşillenmek için kendilerini dinlenmeye aldığını unutmayıp, doğanın döngüsünü akıldan çıkarmamakta fayda var. Şimdi bedbinliğe düşmeden, sonbahar hüznüne kapılmadan hazırlanma zamanı.
Balkonlarınızda kalan çiçeklerin yavaş yavaş yüzlerini dökmesi kaçınılmaz. Petunya mevsimi artık Eylül yağışlarında ve gece serinliğinde bitmek üzere. Fakat mevsimi dolan çiçeklerinizi bir hamlede söküp atmayın. Elinizde kullanılmayan bir saksı, boş bir kova varsa, o çiçekleri oraya koyun. Kovanın altı delik değilse kovanızı delin. Eğer balkonunuzda, hanımeli, yasemin, filbahri, gündüz sefası gibi bir sarmaşığınız varsa, onlar da yaprak dökme dönemine gireceklerdir. Yaprak toplamanın insanı kimi zaman usandıran bir işlem olduğunun hakkını vermekle birlikte, özellikle giderleri tıkamadan topladığınız bu yaprakları da bu kovanın içinde biriktirmeye devam edin. Bu kovayı balkonunuzun bir köşesinde unutun. Bütün bir sonbahar ve kış içinde yağmurda, karda çürüyecek bu yapraklar ve çiçekler, bir sonraki bahar için sizin doğal gübreniz olacak. Yeni çiçeklerinizi ekerken onların altına ekleyeceğiniz bu gübre sayesinde daha neşeli açacaklar. Gelelim bir diğer hazırlığa… Çiçeklerinizi söktünüz. Saksıların içindeki toprağı havalandırın. Bir yaz boyunca kireçli suyla sulanmaktan tuzlu bir hale gelip giderek verimsizleşmemişlerse, havalandırdığınız toprağı biraz nemli tutun ve gübre takviyesiyle bekletin. Bu beklettiğiniz toprak kışın da balkonunuzun birbirinden renkli konuklara sahip olmasını sağlayacak.
Sonra, sardunya, gül, sarmaşık, lavanta, biberiye gibi uzun ömürlü bitkilerin de topraklarına küçük çapa darbeleriyle hayat verin. Ekime doğru soğukların artmasıyla onların kışı geçirmesi için de başka önerilerimiz olacak.
Sonbahar geliyor diye başladık, öyle bitirelim. Bu mevsim gelirken mevsim geçişlerinden en az hasarla kurtulmak için de bir öneri. Balkonunuzda baka geldiğiniz naneniz, fesleğeniniz, reyhanınız, maydanozunuz var mı? Varsa onları önce tabii artık içeri alma zamanı, sonra da onlardan küçük küçük demetler halinde yeme… Bir de hiç şehirli bahçıvanlık faaliyetlerinizden geri durmayın ki, toprağı, doğayı en azından balkonda hatırlama şansınız olsun…
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment