Kirli içme suyunda ölüm tehlikesi

Kirli içme suyunda ölüm tehlikesi

Son yılların en kurak dönemini yaşayan Türkiye’de su sorunlarının yaşanabileceği işareti veriliyor. İçme suyu kalitesi konusunda uyarıda bulunan uzmanlar, kirli içme sularının tifo, kolera, hepatit ve dizanteri gibi enfeksiyonlara yol açabileceğini ifade ederek “Doğru tedavi yönetimi geliştirilmediği takdirde küçük yaşlardaki çocuklarda ölümle sonuçlanabilir.” diyor.

Turgut Özal Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi  Yrd. Doç. Dr. Muzaffer Çakmak, kirli sulara ilişkin önemli bilgiler verdi. İçme sularına özellikle koliform denilen bakterilerin karışabildiğini ifade eden Çakmak, çoğunlukla lağım sularının bulaşması sonucu bu bakterilerin içme sularına karışabildiklerine dikkat çekti. İçme suyu aracılığıyla insan vücuduna giren mikropların özellikle mide bağırsak sisteminde rahatsızlıklara neden olabileceğini aktaran Yrd. Doç. Dr. Çakmak, tifo, kolera, hepatit, dizanteri gibi enfeksiyonlara da yol açabileceğini ifade ederek, “Uygun zamanda doğru tedavi yöntemi geliştirilmediği takdirde özellikle bebeklik çağındaki çocuklarda ölümle sonuçlanabilecek kadar tehlikeli olabilir.” ifadelerini kullandı. Herhangi bir sebeple içerisine mikrop bulaşmış suların rengi, kokusu ve tadı ile anlamanın genellikle mümkün olmadığına vurgu yapan uzman, suların dezenfekte edilerek veya kaynatılarak içilmesi gerektiğini belirtti. Yrd. Doç. Dr. Çakmak, tentürdiyot, potasyum permanganat, halozone, kloramin, kireç kaymağı (kalsiyum hipoklorit) gibi maddelerin herhangi birini doğru miktarda katmak suretiyle  dezenfekte etme şansı olmasına rağmen içlerinde en pratik ve en eski yöntemin kaynatma olduğuna vurgu yaparak şöyle devam etti: “Genellikle küçük çocukların içecekleri suyun ve içme suyunun elde edilmesinde kaynatma yönteminden  yararlanılabilir. Bu şekilde elde edilen su ilk başta lezzetsiz bir sudur. Bu nedenle kaptan kaba boşaltılarak içerisine eriyik halinde CO2 ve O2 gazlarının girmesi sağlanır. Böylece suyun lezzeti sağlanmış olur.”

‘SU VÜCÜTTA 14 GÖREV ÜSTLENİYOR, TASARRUFU OLMAZ’

Turgut Özal Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi İç Hastalıkları Bölümü’nden Doç. Dr. Ayşe Bilgiç ise organ ve dokuların en önemli ve temel bileşeni olan suyun; beynin yüzde 85’ini, kanın yüzde 90’ını, kasların yüzde 75’ini, böbreklerin yüzde 82’sini ve kemiklerin yüzde 22’sini oluşturduğunu ifade etti. Bilgiç, “Vücuttaki bütün sistemler, organlar ve hücreler yeterli su olmadan işlevlerini sürdüremezler. Hücre içinde gerçekleşen bütün hayati metabolik olaylar ancak hücre içindeki su yeterli ise gerçekleşebilir.” dedi. Suyun vücuttaki fonksiyonlarını ise Doç. Dr. Ayşe Bilgiç şöyle sıraladı: “Vücutta taşıyıcı göreve sahip olan su, hücrelere besin ve oksijen taşır, atıkları uzaklaştırır. Böbreklerin toksik maddeleri temizlemesine yardımcı olur. Kan ve lenf sisteminin büyük bir kısmını oluşturur. Vücut sıcaklığının düzenlenmesinde rol alır. Kan basıncını kontrol eden elektrolitlerin dengelenmesine ve taşınmasına yardımcı olur. Sıcak havalarda vücudu serin tutar ve soğuk havalarda vücut izolasyonu sağlar. Tükürük ve mide salgısında bulunarak, besinlerin sindirilmesinde görev alır, kabızlığı önleyerek normal bağırsak fonksiyonlarının devamını sağlar. Su, emziren kadınlarda, süt üretimini artırır. Bağışıklık sisteminin görevini yapabilmesi için su gerekmektedir. Bu özelliği ile zinde ve dinç kalmada yardımcı olur. Eklemlerin kayganlığını sağlar.”

YÜZDE 2’LİK KAYIP BİLE ETKİLİYOR

“Tıp Enstitüsü, günlük yeterli su alımını erkekler için 3 litre, kadınlar için ise 2,2 litre olarak belirlemiştir.” diyen Bilgiç, vücut sıvısının yüzde 2 gibi küçük bir oranda azalması bile hafif yorgunluk, dikkati toplamada ve yapılan işe odaklanmakta güçlük, yakın hafızada hafif bozulmalara neden olacağını belirtti. Bilgiç ayrıca “Bu oran yüzde 15’e ulaştığında hayati tehlike başlar ve kayıp yüzde 20’ye ulaştığında ölümle sonlanabilir.” uyarısında bulundu. Bilgiç sıvı kaybının, sıcak hava koşullarında çok daha fazla artacağından yaz aylarında yeterli su tüketimine özellikle dikkat edilmesi gerektiği uyarısında bulundu.

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.