Her bel ağrısı fıtık değildir!
İzmir’de görev yapan Anestezi ve Algoloji (Ağrı) Uzmanı Prof. Dr. İbrahim Yegül, insanların yüzde 80’inin yaşamlarının belli dönemlerinde bel ağrısı çektiğini belirterek, “Ancak bunların sadece yüzde 10’u bel fıtığı kaynaklıdır. Hayatında hiç bel ağrısı çekmeyen insanların yüzde 27’sinde MR görüntülerinde fıtık var. Akut başlayan bel ağrılarında 6 hafta içinde hiçbir şey yapmasanız, ilaç bile almasanız iyileşme şansınız yüzde 90. Bu süre geçmeden ne film çekilmeli, ne bir ameliyat yapılmalı” dedi.
İzmir’de, Kent Alsancak Tıp Merkezi’nde Ağrı Ünitesi’ni kuran Prof. Dr. İbrahim Yegül, ağrının, genellikle bazı şeylerin yolunda gitmediğine dair vücudun bir uyarısı olduğuna dikkat çekti. Ancak bu cümlenin akut yani yeni başlayan ağrılar için doğru olduğunu belirten Prof.Dr. Yegül, “Ağrı bir dost da olabilir, düşman da. Ağrı en sık olarak bir takım hastalıklar sonucu ortaya çıkar. Bazı ağrıların nedeni bilinmemektedir. Örneğin fibromyalji gibi, bu durumda herhangi bir hastalığın tedavisi söz konusu değildir, ancak yalnızca ağrılar giderilebilir. Eğer ağrı olağan dışı bir şekilde ani başlamış ve şiddetliyse en kısa sürede tıbbi yardıma başvurmak en akılcı davranıştır. Bazı kişilerin, baş ağrıları ya da menstürüel kramplar gibi tekrarlayan ağrıları bulunur ve bu kişiler bu ağrıların rahatsız edici olsa da tehdit oluşturmadığını bilirler. Ama alarm çanları çok şiddetli çalıyor ve özellikle de sebebi konusunda emin değilseniz bilin ki, alarm sistemi görevini yapmaktadır ve ciddiye alınmalıdır. İlk kez yaşanan bir ağrı akut ağrı olup, genellikle değerlendirilmesi gereken bir uyarıdır. Oysa kronik (süregen) ağrının kendisi başlı başına tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. Bir başka deyişle kronik ağrı herhangi bir hastalığın semptomu (belirtisi) değil bizzat kendisi bir sendromdur (hastalıktır)” dedi.
En büyük problemin, geçmesi gereken ancak geçmeyen ağrılarda yaşandığını kaydeden Prof. Dr. Yegül, “Ağrı kötü bir duygudur, ancak ağrıyı uzun süre çekiyor olmak daha da kötüdür” diye konuştu. Ağrının kişiyi depresyona da sürüklediğini vurgulayan Yegül, özellikle bel ağrısı konusunda ülkemizde yapılan yanlışlara da dikkat çekti ve şunları söyledi:
“Akut ağrılar yani yeni başlamış ağrılar; ani başlamış baş, karın ağrısı olabilir. Vücutta bazı şeylerin doğru gitmediğini bize gösterir. Kronik ağrılar için bu doğru değildir. Bazı ağrılar 6 aydan uzun sürüyorsa kronik kabul edilir. Bu bizzat hastalıktır, alarm değildir. Tedavi edilmesi gerekir. Tedavi edilmezse, vücuda ağrı kodları yerleşir. Bilgisayara virüs programı yerleşmesi gibidir. Sizin bilgisayarınızın çalışmasını alt üst eder. En çok rastlanan ağrılar bel ağrılarıdır. İnsanların yüzde 80’i yaşamların beli dönemlerinde bel ağrısı çekiyor. Ülkemizde bu konuda bazı yanlış uygulamalar var. Akut bir bel ağrısı bile olsa hemen film çekilip ağrı nerden kaynaklanıyor, bir fıtık mı var diye bakılır. Ancak bunların sadece yüzde 10’u bel fıtığı kaynaklıdır. Yüzde 90 başka sebeplerden oluşur. 6 hafta geçmeden film çekmenin anlamı yok. Filmde fıtık da görebilirsiniz. Hayatında hiç bel ağrısı çekmeyen insanların yüzde 27’sinde MR görüntülerinde fıtık vardır ama bel ağrısı şikayeti yoktur. Filmde görülen fıtık bazen hiçbir şey ifade etmeyebilir. Muayene bulguları ile örtüşüyorsa o filmin önemi vardır. Kimin beli ağrıyorsa ‘bel fıtığım var’ diyor. Ancak yüzde 10’unda bel fıtığı görülebilir. Akut ağrılarda hemen film çekmek, hemen ameliyat gereksiz. Bizim ülkemizde bu sezaryen operasyonları gibi abartılı yapılıyor bu ameliyatlar. Akut başlayan bel ağrılarında 6 hafta içinde hiçbir şey yapmasanız, ilaç bile almasanız iyileşme şansınız yüzde 90. Bu süre geçmeden ne film çekilmeli, ne bir ameliyat yapılmalı. Film çekilirse fıtık görme olasılığı yüksek. Gereksiz yere bir operosyona maruz kalabilirsiniz. Bu konuda toplumun bilinçlenmesi lazım.”
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment