Günde 5 vakit abdest almak yaşlanmayı geciktiriyor
Estetik Rekonstrüktif ve Plastik Cerrahi Uzmanı Dr. Ahmet Arslan, günde 5 kez alınan namaz abdestinin yaşlanmayı geciktirici anti aging etki yaptığına dikkati çekti. Arslan, “Enseyi, dirsek içlerini, el bileklerini, ayakları gün içerisinde 45 defa soğuk suyla ıslatarak, kanlandırmayı artırıyoruz. Seratonin hormonu salgılandığı için kendimizi huzurlu ve mutlu hissedip, ferahlıyoruz. Hem hücreler kanlanıyor hem de beynimize daha fazla oksijen gidiyor.” dedi.
Uzman Dr. Ahmet Arslan, gün içerinde yapılması gerekenler ve cilde bakmanın öneminden ipuçları verdi.
20’Lİ YAŞLARDAN İTİBAREN ÖNLEMİNİ ALMAK GEREKİYOR
Yaşlılık izlerini önlemenin, oluştuktan sonra düzeltmekten kolay olduğunu ifade eden Uzman Dr. Arslan, genç kalmak ve güzelliğini korumak isteyen kadınlara, servet harcamadan yapabilecekleri belirterek, “20’li yaşlardan itibaren bazı noktalara dikkat edip, önlemlerimizi almamız gerekiyor. Aslında bu önlemler de zaten hiç de zor olmayan, sağlıklı yaşamak isteyenlerin normalde de yapmaları gereken şeyler. Kum saatimiz doğar doğmaz akmaya başlıyor. Stresle, hırsla, yanlış beslenmeyle, hareketsizlikle biz doğamızı yavaşlatıyoruz. İşte bu nedenle çocuklukta, gençlik döneminde nasıl yaşadığın, kendine nasıl baktığın çok önemli.” dedi.
YAŞLILIĞI GECİKTİRMEK DÜZENLİ BİR YAŞAMDAN GEÇİYOR
Yaşlanmayı geçiktirmenin yolunun düzenli bir yaşamdan geçtiğini vurgulayan Arslan, “Birbirine bağlı bir aile ortamında yaşayan, ailesiyle birlikte sofraya oturup yemek yiyen bir gençle, bar ortamından çıkmayan bir gencin yaşlanması aynı olmuyor. 25 yaşında yüzünü gerdirmek için gelen genç kızlar var ve yüzü gerçekten 40 yaşında gibi. Baktığınızda sigara var, alkol var, gece geç yatıyor, gündüzleri uyuyor… Sabahlara kadar sigara içme, gece oturup, sabahları akşama kadar uyuma gibi yanlışlar cildimizin yaşlanmasına sebep olan faktörlerdir. Bunları düzene sokabildiğimiz, stresli ortamları aza indirgediğimiz zaman cildimizin yaşlanma hızını yavaşlatabiliriz.” diye konuştu.
GECE VE GÜNDÜZ SALGILANAN HORMONLAR AYNI DEĞİL
Gece uykusu ile gündüz uykusunun aynı olmadığını ifade eden Uzman Dr. Arslan, “Gündüz ve gece salgılanan hormonlar birbirinden farklıdır. Siz bu döngüyü değiştirirseniz; ne yerseniz yiyin, ne uygularsanız uygulayın, hangi kozmetik ürünleri kullanırsanız kullanın o içinizden gelen iyileşmeyi öldürürsünüz. Bizim kültürümüzde pek olmayan ya da eski zamanlarda olan güzellik uykusu çok önemli. Öğlenleri yemek sonrası bir 5 – 10 dakikalık uyku yani şekerleme ya da güzellik uykusu İtalyanların, Çinlilerin yaptığı bir uygulama. Bu dönemde gerçekten güzelleştirici hormonlarının aktif olması nedeniyle bu uykuya ‘güzellik uykusu’ deniyor. Serotonin vücuda salgılanıyor, bu da vücudu canlandıracak mutlu edecek bir hormon. Aslında bu 5 – 10 dakikalık uyku, beynimizde inanılmaz deşarj etkisi yaratıyor. Tam yemek vakti bütün enerjiniz midenizdedir; bu nedenle keşke vaktimiz olsa da kahve çay içerek açtığımız uykumuzu, uyuyarak alsak. Beyin orada gerçekten ihtiyaç duyduğu mineralleri alıyor, vücudumuz yenileniyor. Eğer uyumazsak, vücutta yaşlanma başlıyor. Çünkü o 5 – 10 dakikalık uykuda vücut yenileniyor.” dedi.
GÜNDE 5 VAKİT ALINAN ABDEST ÇOK FAYDALI
Sabah erken saatlerde soğuk su ile yüzü yıkamanın çok etkili bir anti-aging yöntemi olduğunu da belirten Uzman Dr. Arslan şunları söyledi: “Bu sayede yüzümüzü canlandırmış oluyoruz. Ben hiç sıcak su kullanmıyorum, hep soğuk suyla yüzümü yıkıyorum. Günde en az 4 – 5 sefer yüzünüzü soğuk suyla yıkayın. Sadece soğuk suyla yüze yapılan masaj, kanlanmayı artırıcı bir özelliğe sahiptir. Abdest almak bir anti-agingdir. Bizi ferahlatır derler ya; aslında ferahlatıcı etkisi hassas bölgelerimizden kaynaklanır ve bizi yeniler. Mutluluk hormonu yani serotonin hormonu salgılatır. Enseyi, dirsek içlerini, el bileklerini, ayakları gün içerisinde 4-5 defa soğuk suyla ıslatırsak, kanlandırmayı arttırmış oluruz, bu da anti-aging etki oluşturur.
Ayrıca seratonin hormonu salgılandığı için kendimizi huzurlu ve mutlu hisseder, ferahlarız. Hem hücrelerimiz kanlanıyor hem de beynimize daha fazla oksijen gidiyor. Kendinizi yenilemiş hissediyoruz.”
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment