Aspirin’in bazı kanser türlerine karşı koruyucu etkisi var
Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Hüseyin Abalı, en eski ilaçlardan biri olan ve halen kullanılan Aspirin’in bazı kanser türleri üzerindeki olumlu etkileri olduğunu söyledi.
Aspirin’in insan sağlığı üzerindeki yeni faydalarının gün geçtikçe ortaya çıkmaya devam ettiğini anlatan Acıbadem Adana Hastanesi doktorlarından Prof. Abalı, “Ağrı kesici özelliğe sahip bu ilacın özellikle kardiyovasküler cerrahi alanındaki ve inmelerdeki yararlarını zaten biliyoruz.” diyerek bebe Aspirin’inin bazı kanser türlerine karşı koruyucu etkisinin de olduğunu belirtti. Prof. Abalı, “Her gün 75 ile 300 mg arası bir adet alınan Aspirin’in bazı kanser türlerine karşı koruyucu bir etki gösterdiği toplumsal, geniş araştırmalarla ortaya konmuştur. Bahsedilen şekilde Aspirin kullanımı özellikle kolon kanserinde polip oluşma riskini azaltıyor. Ayrıca kalın bağırsak kanseri, mide kanseri, yemek borusu kanseri, meme kanseri gibi kanser türlerinin gelişme riskini de önemli ölçüde düşürüyor. Yine Aspirin, daha az oranda olmakla beraber, meme kanseri, prostat kanseri ve akciğer kanserlerinden ölüm riskini de azaltmakta.” dedi.
Kanserden korunmak için günde bir adet bebe Aspirin’ini hipertansiyon hastalarının da kullanabileceğini söyleyen Prof. Dr. Hüseyin Abalı, “Bu hastalar tansiyonları kontrol altında olduğu sürece, doktorlarının bilgisi ve onayı ile diğer önlemlere ek olarak günde bir adet bebe Aspirin’i içebilirler.” ifadelerini kullandı. Prof. Abalı, yan etkileri artık iyice bilinen Aspirin’i özellikle midesinde problem olanlarla peptik ülseri olan hastaların kullanırken dikkatli olmalarını ve mutlaka bir hekime danışmalarını da önerdi.
Mide ağrılarında aspirin ve ağrı kesici kullanılmamalı
Avusturya Sen Jorj Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Metin A. Telli, ani başlayan mide ve karın ağrılarında mide asidi ilaçları veya şuruplar kullanılabileceğini söyledi. Telli, “Mide ağrılarında kesinlikle ağrı kesici romatizma ilaçları ve aspirin alınmamalıdır. Acil bir durumda tabloyu gizleyebilecekleri gibi hastalığı şiddetlendirerek mide ve barsak delinme ve kanamalarına yol açabilir.” dedi.
Uzman Dr. Metin A. Telli, erişkin nüfusun en az yüzde 25’inde görülen hazımsızlık problemi hakkında bilgiler verdi. Hazımsızlığın; ani başlayan, kronik sürekli olabilen veya tekrarlayan karın üst orta bölgesindeki ağrı veya sıkıntı hissi olarak tanımlanabileceğini kaydeden Telli, “Aşırı miktarda yemek yeme, çok hızlı yeme, aşırı-yağlı besinler, stresli ortamlarda yenen yemekler veya çok fazla alkol veya kahve kullanılması, aspirin, ağrı kesici anti-romatizmal ilaçlar, bazı antibiyotikler, Parkinson hastalığında kullanılan ilaçlar, antidepresanlar, doğum kontrol hapları, vitaminler özellikle kansızlık için kullanılan demir içeren ilaçlar, kortizon içeren ilaçlar sayılabilir.” ifadelerini kullandı.
Fonksiyonel hazımsızlığın en sık rastlanan kronik hazımsızlık sebebi olduğunu söyleyen Telli, “Muayene ve değerlendirme sırasında herhangi bir sebep bulunamaz, hastaların 2/3’si bu gruba girer. Psikososyal stres, mide ve barsak sinir sisteminde artan hassasiyet, mide boşalmasının gecikmesi veya besinlerle uyumsuzluk saptanmıştır.” diye konuştu.
Hazımsızlık çeken hastaların yüzde 5-15’inde mide veya oniki parmak barsağı ülseri, yüzde 20’sinde ise mide-yemek borusu reflü hastalığı olduğunu kaydeden Telli, şöyle devam etti: “Hazımsızlık çeken yüzde 1 hastada mide kanseri gözlenir ancak 55 yaşın altında çok nadirdir.”
Pankreas kanseri ve kronik iltihabının uzun süre sadece hazımsızlık bulguları ile seyredebileceğini aktaran Telli, “Diyabet, tiroid hastalıkları, kronik böbrek yetersizliği, kalp damar hastalıkları, karın içi tümörler, mide fıtıkları, gebelik gibi durumlarda hazımsızlık görülen diğer durumlardır. Çoğunlukla hazımsızlık ve mide ağrısından şikayet eden hastalarda gastrit veya ülser görülmektedir. Hazımsızlık ve mide ağrısı gastritte de ülserde de ortak şikayetlerdir, klinik olarak onikiparmak bağırsağı ve mide ülserini ayırt etme çok zor olsa da, açlıkta midede kazınması olan ve anitiasit çiğneme tabletleri veya yiyeceklerle şikayetleri geçen hastaların yüzde 50’sinde onikiparmak bağırsağı ülseri saptanır. Bu tip ülserde şikayet 2-4 saat sonra nükseder. Tüm ülser hastalarının yüzde 20’sinde kanama ilk bulgu olabilir. Bu dönemde hastalar çeşitli yiyecek ve içeceklerle rahatlamaya çalışırlar, süt ilk anda herhangi bir besin gibi rahatlama yapsa da sonrasında yağlı olması sebebiyle daha fazla asit salgılanmasına sebep olarak şikayetleri arttırır. Soda ve gazlı içecekler ilk anda rahatlama hissi verseler de reflü hastalığına yol açarak ayrıca yemek borusunun da tahrişine ve hastalığa katılmasına sebebiyet verir.” şeklinde konuştu.
Ülser ve gastritin oluşmasında stresin önemli bir rolü olduğunu kaydeden Telli, “Ani gelişen stres, ağır hastalıkların yol açtığı fiziksel stres ağır bir gastrit ve ülser gelişme sebebidir. Ciddi mide kanamalarına sebebiyet verebilir. Ülserlerde şikayetler periyodiktir ve mevsimlerle bağlantı saptanmıştır, ilkbahar ve sonbahar mevsimlerinde görülür.” ifadelerini kullandı.
Ani başlayan mide ve karın ağrılarında antiasit tablet veya şuruplar kullanılabileceğini söyleyen Telli, şunları kaydetti: “Kesinlikle ağrı kesici romatizma ilaçları ve aspirin alınmamalıdır. Acil bir durumda tabloyu gizleyebilecekleri gibi hastalığı şiddetlendirerek mide ve barsak delinme ve kanamalarına yol açabilirler. Anti asitlere cevap vermeyen durumlarda en kısa sürede doktora başvurmak hayat kurtarıcı olabilir.”
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment