Akciğer kanseri, 5 yıl içinde ölümcül hastalık grubundan çıkacak

Akciğer kanseri, 5 yıl içinde ölümcül hastalık grubundan çıkacak

Akciğer kanserinde kişiye özel tedavi ilk olarak 2004 yılında kullanılmaya başlandı. On yıl sonra bugün ise artık akciğer kanserlerinin yarısından fazlasının genetik şifresi çözüldü. Uzmanlara göre 5-7 yıl içinde akciğer kanserinin ölümcül bir hastalık olmaktan çıkıp, yüksek tansiyon ve diyabet gibi kronik bir hastalığa dönüşmesi bekleniyor.

Akciğer kanseri, tüm dünyada kanser türleri arasında, erkeklerde en sık ölüme neden olan birinci, kadınlarda ise ikinci kanser türü olarak göze çarpıyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) verilerine göre tüm dünyada her yıl yaklaşık 1,3 milyon insan akciğer kanseri nedeniyle hayatını kaybediyor. Türkiye’de ise her yıl ortalama 25 bin kişinin bu hastalık nedeniyle öldüğü tahmin ediliyor. Avusturya Graz Üniversitesi Patoloji Enstitüsü’nden Prof. Helmut Popper, sürdürülen çalışmalar sayesinde, önümüzdeki 5-7 yıl içinde akciğer kanserinin ölümcül bir hastalık olmaktan çıkıp kronik bir hastalığa dönüştürüleceğini ifade ediyor. Prof. Popper, “Geçmişte elimizde sadece kemoterapi vardı. Ne yazık ki hastaların çoğu kemoterapiden yarar elde edemiyordu. Ama artık hastaları seçiyoruz. Her kanserin genetik bir profili var. Bu kanserlerle mücadele eden hastalara genetik profile özel tedaviler veriliyor. 2004’te akciğer kanserinde ilk kişiye özel tedavi kullanılmaya başlandı. Bu hedefli tedavilerle klasik kemoterapiye göre daha iyi sonuçlar elde ediyoruz. Neredeyse her altı ayda bir akciğer kanserinde yeni bir hedefi keşfediyoruz. Önümüzdeki 5-7 yıl içinde akciğer kanseri içinde EGFR, ALK, ROS gibi farklı gen mutasyonları taşıyan 20 farklı hasta grubuna özel 20 farklı ilaç grubundan bahsedeceğiz.” diyor.

Prof. Popper, kişiye özel tedavilerle hastaların yaşamlarında diğer tedavilere göre yaklaşık 12 aylık bir uzama kaydedilebildiğini vurguluyor. “Bu sürenin sonunda bu ilaçlara direnç gelişse de bunu takiben etkili olan yeni hedefli ajanlar da geliştiriliyor. Böylece hayatın tekrar uzatılabilmesi için ikinci bir şans elde ediliyor. Bu tedaviler hastaların her gün ağızdan kullandığı tabletler şeklinde. Böylece hastalar evden tedavilerine devam edebiliyor. Halbuki damardan uygulanan kemoterapileri aldıkları zaman hastanede kalmaları gerekiyordu.” diyor.

Patoloji Uzmanı Prof. Dr. Büge Öz ise “Akciğer kanseri erken fark edildiğinde tedavi seçeneklerinin başarı şansı artmaktadır.” şeklinde konuşuyor. Prof. Öz, “Akciğer kanserlerinin yarısından fazlasında tümör gelişiminde rol oynayan genetik değişiklikler artık biliniyor. Böylece hastalara etkili ve çok daha az yan etkisi olan tedaviler uygulanabiliyor.” diyor.

Prof. Öz yeni nesil kişiye özel ilaçların avantajlarını şöyle özetliyor: “Bu ajanlar klasik kemoterapi ilaçlarının aksine sadece hedef tümör hücrelerine etki ediyor ve vücudun savunma ve diğer hücrelerini yok etmiyor. Böylece hastalar tedavi süresince normal yaşamlarını sürdürebiliyorlar. Kanser teşhisi ve tümörün genetik tipinin belirlenmesi için gerekli moleküler-genetik testler, onkolog ile patoloğun yakın ilişkide olmasıyla daha kolay ve daha kısa sürede gerçekleşebiliyor. Bu sayede hasta açısından da zaman kaybı önlenmiş oluyor.”

KADINLAR, ERKEKLERDEN DAHA ÇABUK AKCİĞER KANSERİNE YAKALANIYOR

Prof. Helmut Popper, “Bazı hastalar durumları ciddi ve cerrahî olamayacak durumda hastalar olabiliyor. Tedavisiz bir hafta bile geçirme lüksleri yok. Bu nedenle biz Avusturya’da onkologlar ve patologların ortak kararıyla hemen ‘refleks’ test uygulamasına geçtik.” diyerek tanıda gecikme yaşanmaması ve tüm hastaların yeni nesil tedavilerden faydalanması için sosyal sağlık sisteminin önemini vurguluyor. Prof. Popper, sigara içen erkeklere göre kadınlarda akciğer kanserinin daha hızlı geliştiğini vurguluyor.

Write a comment

No Comments

No Comments Yet!

Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.

Write a comment

Only registered users can comment.