Gitarın genç dahisi
ABD’nin Buffalo şehrinde düzenlenen Dünya Klasik Gitar Yarışmasında birinci olan Türk gitarist Celil Refik Kaya’nın (22) hikayesi başarılarla dolu. 6 yaşında gitara başlayan Kaya, hiç nota bilmediği halde Bach’ın 1. Lavta Süiti’nin Bourree bölümünü çalmayı başarır. Takıldığı yerleri rebap (3 telli yaylı çalgı) virtüözü babasına sorarak öğrenmeye çalışan genç gitarist, kısa sürede yeteneğini gösterir. 11 yaşıda Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuarı Gitar Bölümü’ne giren Kaya, eğitimini sınıf atlayarak ve okul birincisi olarak 3 yılda tamamlar. Genç gitarist, 13 yaşında Avusturya’nın Viyana şehrinde düzenlenen Uluslararası Gitar Yarışması’na katılır ve 20 yaş katagorisinde 2.lik ödülünü kazanır. Salzburg Mozarteum Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Roland Hass, ünlü besteci J. Zanamon gibi otoriteler için o; ‘gitarın genç dâhisi’.
Avrupa ve Türkiye’nin farklı yerlerinde konserler veren Kaya’nın performansı Avrupa’daki otoritelerin dikkatini çekti. Eğitim için Avrupa’nın birçok okulundan teklif alan genç yetenek Amerika’yı tercih etti. ABD’nin en önemli müzik okullarından New York Mannes College New School for Music’te tam burslu olarak yüksek lisans hakkı kazanan genç gitaristin yıldızı kısa sürede parladı. Kaya, dünyanın önemli konser salonlarından biri olan Carnegie Hall’de verilen bir çok konserde gitarist olarak sahne aldı. Genç yetenek ‘JoAnn Falletta Dünya Gitar Yarışması’nda da dünyanın dört bir yanından gelen 300 yetenek arasından sıyrılarak birinciliği kazandı. Kaya, yarışma sonunda 3 bin kişilik salonda okunan İstiklal Marşı’nın kendisi için en büyük hediye olduğunu söylüyor.
Türkiye’de yeterli ilgiyi göremediğinden şikayet eden genç yetenek, zamanında uluslararası yarışmalara katılmak için dahi şirketlerden burs alamadığından yakınıyor: “Dünyada her gittiğim yerde çok büyük destek gördüm. “Maalesef Türkiye’de gereken desteği bazı açılardan görmedim. CD çıkarmak isteyen firmalar telif haklarını ödemek istemedi. Moralimi bozdu bunlar tabii ama herşeye rağmen başarılı olmak için elimden geleni yaptım.” Türkiye’de yaşadığı hayalkırıklıklarına rağmen Kaya duygularını “Gitarı ilk elime alıp çalmaya başladığım zaman dünya çapında başarlı olmayı hedefledim. Allah’ın bana verdiği bu yeteneği ve gitar aşkının şükrünü gösterip geliştirmeliydim. Bu yolda istikrarlı bir şekilde ilerlediğimi düşünüyorum.” şeklinde ifade ediyor. Yarışmalara hazırlanırken günde zaman zaman 8 saat boyunca gitar çalıştığını anlatan Kaya, Amerika’daki hocalarının kendisi ile çok yakından ilgilendiğini ve adeta bir aile ferdi gibi davrandıklarını söylüyor.
Doktorasına devam ederken ABD ve Türkiye’de CD çıkarmak istediğini ifade eden genç yetenek kendisini hiçbir zaman yalnız bırakmayan ailesine de minnettar: “Benim ilk ustam babamdır. İmkanları çok kısıtlı olmasına rağmen 13 yaşında beni Avrupa’ya götürüp yarışmalara girmemi sağladı. Benim için büyük bir adımdı”.
KLASİK MÜZİK SADECE BATI MÜZİĞİ DEĞİL
Türkiye’de hala klasik müziğin değerinin iyi bilinmediğini belirten Kaya, geleneksel müzik ve klasik müziğin artık birbirine entegre olduğunu belirtiyor. Türkiye’de klasik gitara ve orkestral müziğe olan ilginin artması için sanatçılara konser imkanlarının sunulması gerektiğini kaydeden dünya birincisi, genç yeteneklerin yetişmesi için gerekli çalışmaların yapılması ve bu sanatçıların desteklenmesinin önemine dikkat çekiyor. Önümüzdeki günlerde Austin’de bulunan Texas Üniversitesi’nde doktora eğitimine başlayacak Türk gitarist, başta Carnegie Hall ve California Gitar Festivali olmak üzere dünyanın önemli merkezlerinde verilen konserlerde sahneye çıkacak.
1 Comment
Only registered users can comment.
Çok yakın olmasakda babası Mehmet Kaya ile dokuzyüz yetmişlerden beri dostluğumuz vardır.Dedesi lüthie Sayın Teoman Kaya da bilebildiğim kadarı ile klasik Türk müziği ile derinden iştigal etmiştir..Sevgili Celil’i oniki yaşlarında iken tanıdım. Bir akşam evlerinde misafirim, sevgili Mehmet, Kürşatcım, arzu ettiğin bir eser varsa denesin bakalım dedi.. Ben de zaman zaman mırıldandığım, mırıldanırken de zorlandığım yakın geçmiş dönem eserlerinden birini rica ettim ve de çıkan ilk sesleri takiben Celil’i tanımış oldum.. Burada ailenin genlerinden gelen birşeyler var, üzerine de bıkmadan yorulmadan sevgi ve disiplinle çalışmayı inşa edince ortaya böylesi bir güzel genç insan çıkıyor.. Ben, bizlere Celil’i hediye eden fedakar ailesine teşekkürler ediyorum.. Celil’e de sevgiyle yolunu takip etmesini, başarılarının bol olmasını, emeğinin karşılığını almasını diliyorum..