Çocuklarınıza, manevi değerleri yaşayarak öğretin
Güzel yaşamanın yolu yaşama gayesinin kazanılmasından geçiyor. İçinde bulunduğumuz tatille birlikte mübarek günler ve yaklaşan onbir ayın sultanı Ramazan, aile içi sohbetler içinde çocuk ve gençlere yaşama gayelerini fark ettirmek için en güzel fırsat.
Yaşama gayesi olan kişinin iç tatmini de sağlanmış oluyor. Yaşama gayesi olmayan veya bu gayeye ulaşma gücünü kaybedenlere gelince hayattan zevk almamaya başlıyorlar. Bunun sonucu bazı kişiler kendilerine iç tatmini verecek arayışlar içine giriyor. Lükse düşkünlük, çok para kazanma hırsı, alışveriş çılgınlığı, karşı cinsle geçici beraberlikler hep bu arayışın sonucu. Kişi bir amacı olmayınca yaşama gayesini zevk alma olarak belirliyor. Bu durum kimisi için de kendini ve acılarını unutma anlamına geliyor.
Yaşama gayesi faydalı işler yapma ve zararlı işlerden uzak durma olan kişi, ruhsal hastalıkların en önemli nedenlerinden biri olan yalnızlık duygusundan da kurtulur. Rabb’inin kendisine çok yakın olduğunu, ondan hiçbir şeyi sebepsiz istemediğini ve kendisine yardım ettiğini bilen kişi, zorluklar karşısındaki mücadele gücünü de artırır. Yine ibadetlerin hepsinin sosyal bir yönü de vardır.
Çocuk ve gençler nasihat edilmekten ve doğrudan dini eğitimden zaman zaman hoşlanmazlar. Eğitimin en etkili şekli fırsat eğitimi, bir diğer deyişle yaşayarak öğrenmedir. Yaşayarak öğrenmek için de önce huzur verici bir ortam hazırlamak gerekir. İbadet şekilde kalmamalı.
Çocuk ve gençlere yaptığı her ibadetin ona ve diğer insanlara neler kazandıracağını güzel bir üslupla anlatmak da çok önemlidir. Aslında anlatmaktan çok anlamasına, düşünmesine, sorular sormasına zemin hazırlamak gerekir. İftar ve sahurda ne kadar stresten uzak güzel sohbetlerin yapıldığı bir ortam sağlanırsa, çocuk oruç tutmaktan o kadar zevk alacaktır. Oruç tutmanın aç kalmak demek olmadığı belki açların halini anlamaya bir vesile olacağı da anlatılmalı. Günümüz gençliğinin en önemli psikolojik sorunlarından biri dürtü veya heyecan kontrol problemidir. Eğitimde disiplinin dengede tutulamaması ve stresli ortamlar gençlerin yersiz isteklerini engellemelerini zorlaştırıyor.
İbadetler kişilerin kendilerini kontrol edebilmesini esas alır. Oruçta ve Ramazan boyunca yapılan bütün ibadetlerde kontrolü kazanmanın esas alındığını görüyoruz. Allah sevgisi olmadan yapılan bir ibadet ise kişiye iç huzuru değil, gerginlik verir. Dini eğitimin korkuya değil sevgiye dayalı olması bu açıdan da önemli.
Gençlerimizi sosyal ve fikri meselelere duyarlı olarak yetiştirmek aile içinde onların da katılmasına imkân veren sohbet ortamlarının sağlanmasıyla mümkün. Bu sohbet ortamlarında sevgi, Allah sevgisi, insan sevgisi, peygamber sevgisi hep ön plana çıkarılmalı. Yine Ramazan ayı boyunca yapılan mali ibadetlerden fitre ve zekâtın verilişi sırasında çocuğun gelişimine göre çocukla sohbet etmek önemli. Her anne-baba maddi olarak kendinden daha düşük durumda olan kişilere yardımcı olmaya çalışırsa, kardeşinin menfaatini kendi menfaati önüne geçirirse bu fedakârlık ruhu fertler arasında yayılır.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment