Evliliği rutine terk etmek, ölü evlilikler meydana getiriyor
Sosyolog-yazar Mehmet Ali Balkanlıoğlu, 15 kişilik araştırma ekibiyle ‘mutlu ve uzun evliliğin’ sırlarını araştırdı. Çalışmasını bir kitapta toplayan yazar, aileleri uyarıyor: ‘İyi bir eş olarak değil, prens ve prenses gibi yetişen gençlerin hikâyeleri, nikâh sarayında başlayıp adalet sarayında bitiyor.’
Dağılan yuvasının yasını tutan 40 yaşlarındaki arkadaşının hikâyesi, Marmara Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden Yrd. Doç. Dr. Mehmet Ali Balkanlıoğlu’nu kapsamlı bir çalışmaya ve ‘Evliliğin Şifresi’ kitabını yazmaya yönlendirir. Konferans için yurtdışına giden Balkanlıoğlu’na, arkadaşı önce maddi sonrasında da manevi sebeplerle artan huzursuzluğunu ve boşanma sürecini anlatır. Çareyi yurtdışına çıkmakta bulan arkadaşının derdiyle dertlenen yazar, başkanlığını yürüttüğü bağımsız 15 kişilik Sosyal Politikalar ve Aile Araştırma Grubu ile bir buçuk yıl süren bir alan araştırması yapar. Mutlu ve uzun evliliğin sırlarını araştırdıklarını söyleyen Balkanlıoğlu, “Alana indik, mahalleye gittik, birebir yirmi yıl ve üzeri evlilerle görüştük. Görüşmelerimizin, gözlemlerimizin ve yorumlarımızın neticesinde bu eser ortaya çıktı.” diyor. Evliliğin uzun olmasının mutlu bir evlilik olduğu anlamına gelmediğini ifade eden sosyolog, “Ölü evlilikler dediğimiz içi boş evlilikler de var. Günümüzde aile denilince akla boşanma, aldatma, şiddet geliyor maalesef. Hâlbuki mutlu evlilikler de var. Bunu da ön plana çıkarmak için bu kitaba başladık.” ifadelerini kullanıyor. Günümüzde birçok evliliğin ‘rutin evlilik’ olduğunu belirten Balkanlıoğlu, “Bir noktadan sonra eşler kendilerini salıveriyor. Hâlbuki evliliği garanti görmek ve rutine terk etmek çok büyük bir hata! Eşler birbirine değer verdiğini her fırsatta dile getirmeli, sürprizler yapmalı.” diyor.
Balkanlıoğlu’nun dikkat çektiği bir diğer nokta ise ekonomik durum. Ailelerin çoğunun borç altında olduğunu söyleyen yazar, “Bir şekilde kredi çekiliyor ve ödeme güçlüğü yaşamaya başlayınca bu durum, aileye olumsuz olarak yansıyor. Ekonomik sebepler, boşanmalarda da temel faktörlerden. Bu borçlanmalar toplum olarak bir yerde elimizde patlayacak! Zaten 2001 krizinden sonra boşanmaların da patladığını görürsünüz.” şeklinde konuşuyor.
Zihinlerde bir aile imajı oluşmadan evlenildiğini vurgulayan Balkanlıoğlu, ebeveynlerin çocuklarına, yaşayarak ve örnek olarak nasıl iyi bir eş, aile olunacağını anlatmadığını kaydediyor. Evliliğin canlı bir organizma olduğunu ve beslenmediğinde zamanla zayıfladığına dikkat çeken sosyolog, “Kızlar prenses, erkekler prens muamelesi görüyor. İstediği her şey yapılıyor. Evlenince de birisi prens, öbürü prenses zannediyor kendisini. Evliliğin içinde ve çok doğal olan durumlar, bu prens ve prenseslere anormal geldiği için de ‘sen bana nasıl…’ ve ‘sen zaten …’ ile başlayan cümlelerle nikâh sarayında başlayan evlilikler, adalet sarayında boşanmaya doğru hızla yol alıyor.” diye konuşuyor.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment