Çocuklardaki disleksi hastalığı önlenebilir
Öğrenme güçlüğü çeken ve aşırı hareketli olan çocuklarda disleksinin gözle görülebileceği vurgulanırken, bur durumla başa çıkabilmek için çocuğun becerilerinin geliştirilmesi önerildi. Uzmanlar, bazı çocukların doğuştan itibaren kurallara uyum gösterirken bazılarının ise bunlara uyum göstermekte güçlük çektiklerini söyledi.
Reem Nöropsikiyatri Merkezi’nden Uzm. Dr. Mehmet Yavuz ve Uzman Psikolog Aile Danışmanı Gözde Emik dahi çocukların hastalığı disleksi hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Öğrenme güçlüğü çeken ve aşırı hareketli olan çocuklarda disleksinin gözle görüldüğüne vurgu yapan Uzm. Dr. Mehmet Yavuz, “Her çocuk hareketlidir. Bu hareketlilik doğal karşılanabilir. Fakat özel öğrenme güçlüğü ve aşırı hareketlilik olan çocuklarda bu hareketlilik gözle görülür bir biçimde diğer çocuklardan ayrılır. Yaşıtlarıyla karşılaştırıldığında bu bitmeyen, tükenmeyen hareketlilik aradaki farkın gözle görülür bir şekilde fark edilmesine yardımcı olur.” dedi.
ÇOCUĞUNUZUN DİSLEKSİ OLDUĞUNU NASIL ANLARSINIZ?
Diğer çocuklara göre daha pasif hareket etmeleri hastalığın habercisi olalabileceğini belirten Dr. Mehmet Yavuz, “Bu çocuklarda öncelik olarak ‘hiperaktif’ olan kısım göze çarpar. Çocuk daha okul gibi bir kurallar zincirinin içinde bulunmadığı için ‘öğrenme’ ile ilgili kısmı daha sonraları ebeveynlerin dikkatini çekmeye başlar. Bu tarz çocuklar diğer çocuklara göre; derse adapte olmakta güçlük çekerler, daha geç öğrenirler, sınıf içerisinde sürekli hareketlilik hali içerisindedirler. Diğer çocuklara göre daha pasif ve algılama gibi hareketlerle kendilerini belli ederler.” şeklinde konuştu.
Okul öncesi dönemde çocuğun agresif olması belirtilerin arasında olduğunu söyleyen Mehmet Yavuz, “Okul öncesi dönemde de çocuğun çabuk sıkılması, agresif ve olayların sonuçlarını düşünmeden hareket etmesi belirtiler arasındadır. Hatta çocuk bunun belirtilerini bebeklik döneminden itibaren az uyuma, huysuz olma, çevresel değişikliklere aşırı tepki verme, az yemek yeme ve diğer bebeklerden daha farklı olmak ile gösterebilir. Özel öğrenme güçlüğü ve aşırı hareketliliğin belirtileri aslında yedi yaşından önce görülür fakat fark edilmeyebilir. Okul döneminin başlaması ile beraber dikkat eksikliğine aşırı hareketliliğe bağlı olarak öğrenmede sorunlar ortaya çıkabilir. Erkek çocuklarda daha çok ‘aşırı hareketlilik’ kısmı görülürken, kızlarda ise daha çok ‘Özel öğrenme güçlüğü’ kısmı görülür.” diye konuştu.
Çocuklardaki saldırgan davranışın da bir göstergesi olduğunu kaydeden Dr. Yavuz, “Anaokuluna giden özel öğrenme güçlüğü ve aşırı hareketliliği olan çocuk, bir aktiviteden diğer bir aktiviteye geçerken güçlük çeker. Bu tarz çocuklar sosyal anlamda da güçlük çekerler. Arkadaşlık kurmada ve bu arkadaşlığı uzun süreli yürütmede zorlanırlar. Oyuncak paylaşımından, grupla yapılan aktivitelerden hoşlanmazlar. Okul öncesi dönemde başka çocukları itip kakma, vurma, ısırma ve bağırma gibi dürtüsel ve saldırgan davranışlar da gösterebilirler.” ifadelerini kullandı.
“Öğrenme güçlüğü, okuma güçlüğü (disleksi), matematik güçlüğü (diskalkuli) ve yazmada güçlük (disgrafi) olmak üzere üç alt tipten oluşmaktadır.” diyen Gözde Emik de aileleri bu konuda uyarıyor.
‘SEVGİNİZLE ÇOCUĞUNUZU İYİLEŞTİREBİLİRSİNİZ’
Çocuklar anne ve babasının yanında kendilerini güvende hissettiğini aktaran Emik, “Anne ve babadan aldığı sevgi çocukta güven duygusunu oluşturacaktır. Ailesiyle yaptığı aktiviteler onlar için çok önemlidir. Hem öğrenme kalitesini arttıracak hem de kendini başarılı hissedecektir. Aşırı hareketli bir çocukla baş etmek anne-babaların sandığınızdan daha çok enerji ve mesaisini alan bir süreçtir. Bu sebeple kendinize özel zamanlar ve farklı ilgi alanları açmanız, hem sizin hem de çocuğunuz için önemli bir yatırımdır.” dedi.
Aile, öğretmen ve uzman üçgeninde sağlanan iş birliği olduğunda başarı kaydeder diyen Emik , “Aileler, öğretmenler sıklıkla çocukların derslerde başarısız oldukları gerekçesi ile uzmana başvurmakta ve ayrıntılı değerlendirmeler sonucunda tanı konmaktadır. Öğrenme güçlüğü, çocuk ruh sağlığı ve hastalıkları kapsamında ele alınır ve tedavinin bir parçası olarak özel eğitim desteği önerilmektedir. Aile, öğretmen ve uzman üçgeninde sağlanan iş birliği ile bireylerin hem akademik hem sosyal, duygusal yaşamlarında başarılar elde etmesine yardımcı olmak amaçlanmaktadır.” ifadelerini kullandı.
Akademik başarısızlıkla ilgili Emik,” Öğrenme güçlüğü yaşayan çocuklarda akademik başarısızlık yanında sosyal ve duygusal güçlükler de gözlenir. Sınıf ortamında, arkadaşlarının içinde okuma, yazma, matematik gibi becerilerde hatalar yapan çocukların öz güven duygusu azalır, buna bağlı olarak ders çalışmayı reddetme, çabuk sıkılma, arkadaşları ile aynı ortamdan kaçınma gibi davranışlar gözlenmektedir. Elbette ki öğrenme güçlüğü yaşayan çocuklarımız sadece başarısızlıkları ile anılmıyorlar. Onlar bir o kadar meraklılar… Bir bakarsınız yeni aldığınız bir cihazı, aleti kullanma kılavuzuna bile bakmadan öğrenmişler ya da çözülmesi zor olan bir matematik problemine ilişkin ilginç bir çözüm yolu geliştirmişler.” şeklinde konuştu.
‘BU TARZ ÇOCUKLARIN GELİŞİMİNDE NERELERE DİKKAT EDİLMELİ?’
Öğrenme güçlüğü çeken çocukla iletişimin asla koparmamalı diyen Emik, “Çocuğunuzun diğer çocuklardan hiçbir farkı olmadığını sadece onlardan farklı öğrendiği, zekası ile ilgili bir problem olmadığını her şeyden önemlisi bunun bir hastalık değil zamanla aşılabilecek ve bu süreçte birlikte ilerleyeceğinizi ve sizin her zaman yanında olacağınız bilincini hissettirmelisiniz. Bilgiyi işleme süreçlerinde birtakım farklılıklar olduğu için yeni bir bilgiyi öğrenmede daha fazla zaman ve çabaya ihtiyaç duymaktadırlar. Bu nedenle onlarla çalışırken sabırlı olmak, hoşgörülü olmak ve yapabileceklerine dair cesaret vermek yararlı olacaktır.” diye konuştu.
Öğrenme güçlüğü olan öğrenciler düzenli ortamlara ihtiyaç duyduğunu dile getiren Emik, “Dış dünyalarının düzenlenebilmesi için listeler yapın. Ne yapacaklarını unutan ya da bilemeyen çocuklar bu listeleri çok faydalı bulacaklardır. Onların hatırlatılmaya, uygulama ve tekrar yapmaya, yönlendirmeye, sınırlar konulmasına ve düzene ihtiyaçları vardır. Çalışma, dinlenme zamanlarının planlanması hem ders hem de dinlenme için zaman ayırmalarına yardımcı olacaktır. Hatırlamalarına yardımcı olabilmek için onlara ipuçları, kafiyeler, kodlar, gruplandırmalar vb. bellek geliştirilmesine yardımcı olacak yöntemler kullanılmalıdır. Talimatlarınızı basitleştirin. Zamanlamayı basitleştirin. Basit cümleleri kavramak daha kolaydır.” ifadelerini kullandı.
SEVGİNİZİ VE DESTEĞİNİZİ KOŞULSUZ OLARAK VERİN
Büyük projeleri, küçük ve bitirilmesi kolay parçalara bölünmesine vurgu yapan Emik, “Büyük projeler söz konusu öğrencilerin hemen yılmasına ve ‘ben bunu bitirmeyi asla başaramam’ demelerine neden olur. Oysa büyük bir işi, kolayca başarılabilir küçük parçalara bölmek onları ürkütmeyecek ve öz güven duygusu desteklenmiş olacaktır. Çocuğun başarılarını yakalamak ve övmek için hep tetikte olun. Çocuklar, o kadar fazla başarısızlık yaşarlar ki, verebileceğiniz her türlü olumlu tepkiye ihtiyaçları vardır. Göz ardı edilmemesi gereken diğer bir nokta da; bu öğrencilerin övgüye çok olumlu tepki verdikleridir. Cesarete, çok ihtiyaçları vardır.” dedi.
Disleksi hastalığının belirtileri:
* Sürekli bir hareketlilik halindedirler. Elleri ayakları kıpır kıpır olur.
* Gelişimsel açıdan bazı gecikmeler olabilir. (Geç konuşma, geç yürüme gibi.)
* Karışık ve uzun cümleleri anlamakta güçlük çekebilir. Sizleri duyar fakat anlıyor tepkisini veremez.
* Yön kavramı (sağ, sol, yukarı, aşağı) gelişiminde zorlanabilir.
* Arkadaşları ile kolay uyum sağlayamaz.
* Grup oyunlarında sabırsızlıklar gösterebilir, hatta saldırgan tavırlar sergileyebilir.
* Konsantrasyon güçlükleri çekebilir.
* Olayların sonuçlarını düşünmeden hareket eder.
* Bebeklik döneminde uyku ve yemek yeme konusunda huzursuzluklar gösterebilir.
* Genellikle dağınıktır ve kuralları sevmez.
Anne ve babalara öneriler:
* Çocuğunuzla geçireceğiniz saatlerin planlanmalarını yapın, ve ona vakit ayırmaktan kaçınmayın.
* Çocuğunuzu asla diğer çocuklarla karıştırmayın ve kıyaslama yapmayın.
* Her gün mutlaka ona vakit ayırın ve oyunlar oynayın.
* Açık ve geniş alanlarda oyunlar oynayın bu şekilde enerjisinin boşalmasına yardımcı olun.
* Birlikte geçireceğiniz zamanlarda ona anlayışlı davranın ve üstüne giderek çocuğunuzu sıkmayın.
* Verdiğiniz talimatlarda, basit olmaya çalışın.”
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment