Bağımlılık sadece ilgisiz ailelerin çocuklarında görülmez
Her geçen gün dünyanın içinden çıkamadığı bir problem haline gelen bağımlılık, sadece ilgisiz anne-babaların çocuklarında görünmüyor. Gençler uyuşturucu maddelerle en çok parti, konser, doğum günü gibi sosyal ortamlarda tanışıyor.
Uyuşturucu bağımlılığının önlenmesinde ailenin rolü çok mühimdir. Fakat gençler en kişisel veya çevresel pek çok nedenden dolayı uyuşturucu kullanımına başlayabiliyor. Bağımlılığın ilk basamağı ise sigara ve alkolle başlıyor. Arkadaş ısrarıyla “Bir kereden bir şey olmaz” diye ya da merakla başlangıç yapılıyor. Ailenin çocuğu için yapacağı çok şey vardır fakat ebeveynlerin suçluluk duygusu içinde olması çözümü zorlaştırır. Zira suçluluk duygusu, savunma davranışıyla şiddetli tepkileri ya da aşırı anlayışı ve sınırsızlığı da beraberinde getirebilir. Bu yüzden bağımlının problemini kabul etmesi ve çözüm arayışı içine girmesi için ikna edilmesi atılacak ilk adımdır. Bunu yapabilmek için yardımcı olan anne-baba veya kardeşlerin bağımlının duygularını ve düşüncelerini, zevklerini, isteklerini ve kırgınlıklarını iyi bilip tanıması gerekir. Bazen öğrendikleri şeyler anne-baba için hayal kırıklığına götürecek şekilde olsa bile tepki diline dikkat edilmeli, öğrenilen her şey paylaşılmamalıdır. Bağımlıların çoğunun şu veya bu sebeple kendilerine güven duygusu zarar görmüştür ve kendilerinin sevilmediğini düşünenler çoktur. Anne-baba, sevgisini sözle ve davranışlarla göstermeye çalışmalı ve birlikte zaman geçirme yolları aramalıdır. Bağımlı hakkında onun duyacağı şekilde başkalarıyla konuşmak yerine kendisiyle doğrudan konuşmak daha uygundur. Bağımlılar, kapalı kapılar arkasında kendileri hakkında konuşulmasından ve sürekli izlenmekten son derecede rahatsızlık duyar. Bununla beraber madde almadığı bir zamanda konuşulmalıdır. Dışarıdan yeni geldiği bir zamanda da konuşmamaya özen gösterilmelidir. Suçluluk duygusunda olan bağımlı, böyle bir durumda ya tamamen içine kapanmakta ya da sinirli ve gergin davranmaktadır. Bağımlıyla konuşurken konuşan kişinin endişelerinin nedenlerini, davranışlarında gördüğü olumsuz değişiklikleri açıklaması uygun olur. Konuşurken alaycı, ayıplayıcı, damgalayıcı, iğneleyici, itham edici, kınayıcı, küçümseyici şekilde konuşulmamalı ve yüksek sesle konuşmamaya bağırmamaya özen gösterilmelidir. Acındırıcı ve yalvaran bir şekilde de davranılmamalıdır. Bağımlılık dışı yaptığı olumlu işler görülüp takdir edilmeli, kendine güven duymasına ve hayata bağlayacak bir hedefinin olmasına yardımcı olunmalıdır. Aile dışından, akrabalardan sevdiği bir aile büyüğü, bir abla veya ağabey veya komşu onunla birlikte zaman geçirebilir. Ailelerinde gördükleri sıcak ilgi ve mantıklı bir izahla problemin farkında varan, tedavi için ikna olup normal hayata dönen çok kişi vardır.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment