[HABER ANALİZ] New Yorklular neden de Blasio gibi aşırı liberal bir ismi seçti?
New York’un yeni belediye başkanı Demokrat Parti adayı ve aşırı liberal olarak nitelenen Bill de Blasio oldu.
New York Şehri birçok ankette dünyada en fazla gidilmek istenilen şehirler sıralamasında birinci geliyor. Hiç uyumayan şehir olarak bilinen New York, zenginlerin de gözdesi. Finans, turizm, moda ve eğelence dünyasının en belli başlı adreslerinden olan New York’ta neden aşırı liberal olarak bilinen bir isim belediye başkanlığı seçimlerini kazandı? Paraya yön veren ve multi milyarderlerin sokaklarında dolaştığı bir şehir solcu birine nasıl teslim edildi?
New York Post gazetesi seçimden bir gün önce, Demokrat Parti’nin belediye başkanı adayı ve aşırı liberal de Blasio’nun seçimi kazanması durumunda New York’un eski Sosyalist Soviyet Cumhuriyetler Birliği’ne (SSCB) döneceğini ileri sürdü. Dünya da kapitalizmin başkenti olan New York cidden nasıl aşırı solcu bir belediye başkanı seçti? Bu ve önceki soruların cevabı üç dönemdir New York Belediye Başkanlığı’nı sürdüren Michael Bloomberg’in 12 yıl süresince yürttüğü politikalarda gizli. Nasıl mı? İzah edelim;
Milyarder işadamı Bloomberg kimilerine göre çok başarılı, kimilerine göre ise iki farklı şehir oluşturmakla eleştiriliyor. Bloomberg’i başarılı görenlerin gerekçesi şehirde güvenliğin sağlanması, yeni iş imkanları oluşturması ve Manhattan’ı daha parıltılı hale getirmesi şeklinde sıralıyor. Bloomberg’e yöneltilen en sağlam eleştiri ise, iki farklı New York oluşturduğu gerçeği. Mutlu bir azınlığın daha rahat para kazandığı bir şehir ile giderek fakirleşen geniş bir kitlenin Bloomberg döneminde artarak devam ettiği savunuluyor. Bu eleştiriyi doğrulayan istatistiki gerçekler de yok değil.
Şehirde giderek artan kiralar, dar gelirli insanları iyiden iyiye sıkıntıya sokarken birçok insanın birden fazla işte çalışmak zorunda kalıyor. Evsizler Koalisyonu’nun verilerine göre Bloomberg döneminde evsiz sayısı hem ciddi oranda arttı hem de sokakta kaldıkları süre. Bu kuruluşun verdiği rakamlara göre şehirdeki evsizler sayısı 51 bine yükseldi. Bu rakamdan daha vahim olan ise evsizlerin 21 bini çocuk. Yani evsizlerin çoğu aile. Ve sokakta kalma süresi de ortalama 13.5 aya yükselmiş durumda. Bu yılın başında bu süre 9 aydı. Bloomberg’in üç dönemlik belediye başkanlığında evsizlerde artış oranı ise yüzde 65 oldu.
Nüfusu 8 milyon 400 bin olan şehirde Bloomberg, park alanlarını, bisiklet yollarını da genişletti. Ancak tüm bu güzel sosyal hizmetlerin Manhattan gibi zenginlerin yaşadığı bölgelerde hayata geçirildiği de yine eleştiriler arasında. Belediye’yi bir şirketin CEO’su gibi yani otokratik yönettiği şeklinde de eleştiriliyor Bloomberg.
HAYAT ÇOK PAHALI
Bazı çalışmalara göre New York, Amerika’da değil dünyada da zaman zaman en pahalı şehirler sıralamasında birinci geliyor. Hayat pahalılığı şehirdeki en büyük sorun olarak görünüyor. Şehirde şehirde çoğunluğu oluşturan yoksul insanların hayat koşullarına ayak uydurma gayretinde olduğu görülüyor. Yani Bloomberg döneminde sosyal adalet kavramı şehir tarihinde hiç olmadığı kadar ihmal edildi.
Şehirdeki gelir dağılımı üçüncü dünya ülkelerini aratmayacak kadar bozuk. New York’ta yoksulluk sınırı ve altında yaşayanların oranı yüzde 46 olarak belirlenirken bu rakam Amerika’nın hiçbir şehrinde bu kadar büyük değil.
Manhattan’da bir oda bir salon dairenin kirası 2 bin 500 dolar gibi rakamlardan başlarken, Brooklyn, Queens semtlerinde bin 200 dolar civarında. Bloomberg göreve geldiği dönemde ortalama bir New Yorklu toplam gelirinin yüzde 28’ini kiraya ayırıyordu. Bu yıl bu rakam yüzde 40’a yaklaşırken yoksullar için kira bedeli kazançlarının yüzde 50’inden fazlasına denk geliyor.
Benzin’in en pahalı fiyattan satıldığı şehirlerden olan New York’ta gıda da diğer yerleşim birimlerine göre ödenen vergi daha fazla.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment