Related Articles
[HABER ANALİZ] ABD siyasetini derinden sarsan ölüm nelere gebe?
Yüksek Mahkeme üyesi Yargıç Antonin Scalia’nın ölümü, ABD siyasetini yeniden dizayn edebilecek kadar büyük önem arz ediyor.
Uzun yıllardır Yüksek Mahkeme’de muhafazakarların üstünlüğünü ele geçirebilmek için Demokratlara beklemedikleri bir ‘‘fırsat’’ çıktı. Yüksek Mahkeme’ye yapılacak atama, Kasım ayında yapılacak olan seçimi dahi etkileme gücüne sahip.
Başkan Barack Obama’nın Scalia’nın yerine bir aday göstermesi durumunda Kongre’de çoğunluğu elinde bulunduran Cumhuriyetçiler bu ismi oylamayacağını açıklamıştı. Ancak işler Cumhuriyetçiler adına sanıldığı kadar kolay değil.
Scalia, muhafazakarlığının yanı sıra Yüksek Mahkeme’de sağ kanadın ‘fikir babası’ olması açısından da Cumhuriyetçiler için yerinin kolay kolay doldurulamayacağı bir gerçek.
Yüksek Mahkeme’ye atama, başkanın aday göstereceği bir ismin Senato’dan onay alması ile mümkün oluyor. Senato’da çoğunluğu elinde bulunduran Cumhuriyetçiler, Scalia’nın ölüm haberinin hemen akabinde bu atamanın yapılmaması yolunca net bir açıklama yapmıştı. Cumhuriyetçiler, atanacak yeni yargıcın, gelecek sene iş başı yapacak olan başkana bırakılmasını istiyor. Bunu da halkın seçeceği başkana saygının gereği olarak milli iradenin Yüksek Mahkeme’ye yansıması şeklinde izah ediyor. Peki bu tatik işe yarar mı?
Senato’daki Cumhuriyetçiler, başkanın aday göstermesi durumunda oylamaya gitmeyerek bir yıla yakın süre kritik konularda Yüksek Mahkeme’yi tıkamış olacak. Scalia’nın ölümü ile liberal kanat ile muhafazakarların Yüksek Mahkeme’deki güç dağılımı 4’e 4 eşitlenmiş durumda.
Obama’nın bir aday göstermesi durumunda Cumhuriyetçi Parti’nin Senato’daki Çoğunluk Lideri olan Mitch McConnel’in yanı sıra bu partinin başkan aday adaylarından olan Senatör Ted Cruz ve Senatör Marco Rubio, oylama yapılmaması konusunda ortak fikirde. Hatta Cruz, Obama’nın aday göstermesi durumunda Senato’yu ‘filibuster’ (bir senatörün süresiz kürsü işgali) ile engelleyeceğini açıklamıştı.
Senato’da Cumhuriyetçiler Demokratlara karşın 44’e 56 çoğunluğu elinde bulunduruyor. Dolayısıyla, Cumhuriyetçilerin ‘hayır’ diyeceği bir adayın Senato’dan onay alması mümkün değil. Ancak işin içine Kasım ayında yapılacak olan seçimler girince hesaplar değişiyor. Kasım ayında ABD halkı yeni başkanın yanı sıra Temsilciler Meclisi’nin tamamı ile Senato’nun üçte birinin yenilenmesi için sandığa gidecek.
Yüksek Mahkeme’nin yaklaşık bir yıl süre ile 8 üyeli kalmasının Cumhuriyetçiler açısından avantajlı olmayan çok önemli nedenleri bulunuyor. Bunların başında, ABD genelinde bulunan 13 federal bölge mahkemesinin 9’u liberal eğilimli. Federal bölge mahkemelerinin alacağı kararları Yüksek Mahkeme’nin dörde dört kalması nedeni ile bozamamasından dolayı birçok liberal görüş uygulamaya geçebilecek.
İkinci neden ise; Cumhuriyetçileri rahatsız eden bir diğer durumda, Başkan Obama’nın başkanlık yetki kararları ile yürürlüğe koyacağı kimi uygulamaları Yüksek Mahkeme tarafından bozulamayacak olmaları. Obama, başkanlık kararı ile kürtaja devlet desteği, kaçak göçmenler ile ilgili yasallık süreci, federal devletin sosyal içerikli projeleri gibi bazı kritik konuları hayata geçirebilme imkanı elde edebilecek.
ENGEL ÇIKARMA MALİYETİ KASIM’DAKİ SEÇİMİ REFERANDUMA DÖNÜŞTÜREBİLİR
Cumhuriyetçiler açısında Yüksek Mahkeme’ye atamaya engel çıkarmanın maliyeti halihazırdaki politikalarını olumsuz etkilemesi gibi seçimi de kaybetmeye götürebilir. Yüksek Mahkeme tartışmaları Scalia’nın ölümünden hemen birkaç saat sonra başlaması işin ne denli ülke siyasetini derinden etkilediğini göstermesi açısından önemli.
Bunu biraz açacak olursak; yeni yargıcın atanması yolunda siyasi tartışma ve artan partizanlık ister istemez Kasım ayındaki seçimi daha da kritik hale getirecek. Ülkede kutuplaşma arttıkça bunun daha çok Demokrat Patililere yarayacağı tahmin ediliyor. 2012 yılı rakamlarına göre Demokrat Parti’nin 43 milyon 100 bin, Cumhuriyetçilerin ise 30 milyon 700 bin kayıtlı seçmen üyesi bulunuyor.
Bunun yanında 2008 yılında yapılan başkanlık seçimlerinde Obama 69 milyon 450 bin oy alırken Cumhuriyetçi rakibi Senatör John McCain 59 milyon 950 bine yakın oy almıştı. Yaklaşık 131 milyon Amerikalı oy kullanmıştı. 2012 yılında yapılan seçimde ise Obama bu defa 65 milyon 900 bin Cumhuriyetçi başkan adayı Mitt Romney ise 60 milyon 900 bin oy alabilmişti. Toplamda 2012 seçimlerinde katılan seçmen sayısı yaklaşık 129 milyon olarak hesaplanmıştı. Bu rakamların siyasi açılımı ise seçimlere katılımın yüksek olması, yani referanduma dönüşmesi genelde Demokrat Partililerin işine yarıyor.
CUMHURİYETÇİLER SENATO’YU DA KAYBEDEBİLİR
Seçimlere katılımın yüksek olması Cumhuriyetçilerin yalnızca Beyaz Saray’ı değil Senato’daki çoğunluğu da kaybetmesi anlamına gelebilir. Kasım ayında Senato’nun üçte bir sayısı yenilenmek üzere seçime gidecek. Senato seçimleri için sandığa gidecek eyaletler arasında Pennsylvania, Florida, Illinois, Indiana, New Hampshire, Ohio ve Wisconsin bulunuyor. Illinos dışında diğer tüm eyaletler ‘Swings State’ olarak tanımlanan yani her iki partinin de kazanma kaybetme ihtimali olan yerler anlamına geliyor. Bu eyaletlerde Obama, yalnızca 2012’de Inidana’da kaybetmiş diğerlerinde ise her iki seçimde de kazanmıştı. Illinois ise mavi rengi benimsemiş olan bir eyalet. Cumhuriyetçilerin bu eyaletleri kaybetmesi durumunda Senato’daki çoğunluğu da kaybedecekleri anlamına geliyor.
YÜKSEK MAHKEME CUMHURİYETÇİLER İÇİNDE KUTUPLAŞMAYI DERİNLEŞTİREBİLİR
Yüksek Mahkeme’ye yapılacak atama krizi Cumhuriyetçi Parti içindeki kutuplaşmayı da arttırma ihtimali bulunuyor. Cumhuriyetçi Parti içinde başkan aday adayı olan işadamı Donald Trump, Senatör Ted Cruz gibi merkeze uzak isimler parti tabanından daha da destek alabilir.
Senatör Cruz, aşırı sağcı ve beyaz Tea (Çay) Partilileri, Trump ise merkeze küskünleri temsil ediyor. Bu da, iki ismin merkez parti yönetiminin her hatasında seçmenden aldıkları desteği arttıracağı anlamına geliyor.
Washington’da siyasi kartları adeta yeniden dağıtmaya kadar götürecek olan Scalia’nın ölümü, Kasım seçimlerine kadar Yüksek Mahkeme’ye atama yapılmaması durumunda en çok Cumhuriyetçiler içinde krize yol açacak. Büyük tartışmalara gebe olan Yüksek Mahkeme ataması, devletinde gelecek yıllarda izleyeceği politikalara şekil vermesi anlamında son derece kritik öneme sahip.
No Comments
Only registered users can comment.
Let me tell You a sad story ! There are no comments yet, but You can be first one to comment this article.
Write a comment