‘Sarraf mahkemeyle anlaşmaya gidebilir’

Türkiye’de 17 – 25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarının önemli isimlerinden Rıza Sarraf’ın ABD’de tutuklanmasının ilerleyen günlerde daha da derinleşebileceği ifade edildi.

ABD’nin Miami şehrinde Federal Araştırma Bürosu (FBI) ajanları tarafından tutuklanan Sarraf’ın mahkemede takınacağı tutum ve vereceği ifadenin  önemli olduğu belirtildi. 

4 Nisan’da kefalet görüşmeleri ile devam edecek sürecin nasıl şekilleneceği merak konusu. 21 sayfalık iddianamede Sarraf’ın Türkiye’de kurduğu bazı şirketlerin isimlerinin yer alması ve ilk duruşmada alacağı tutum davanın seyrini değiştirecek. Sarraf’ın kefaletle serbest bırakılma ihtimali ise çok düşük.

Pace Üniversitesi Ceza ve Adalet Bilimleri öğretim görevlilerinden Dr. Hasan T. Arslan soruşturmanın hem siyasi hem de ekonomik etkilerine dikkat çekerek “Siyasete olan etkileri ekonomideki etkilere göre daha uzun bir dönemde ortaya çıkabilir. Bir nevi satranç oyununa benzetiyorum” dedi. Sarraf’ın içinde bulunduğu hukuki durumun bazı olağan şüphelilere hamle yapmaya zorlayacağına dikkat çeken Dr. Arslan “Hamlelerin niteliğine göre sonuçlar şekillenecek ve hem Amerika’daki davanın süreci hem de Türkiye’deki iki boyutlu (siyasi ve ekonomik) etkileri ya uzayıp genişleyecek ya da kısalıp daralacaktır” diye konuştu.

MAHKEMEYLE ANLAŞMAYA GİDEBİLİR

İddianameye göre savcının güçlü kanıtları olduğunu vurgulayan Dr. Arslan, Sarraf’ın mahkeme ile anlaşma (Plea Agreement) yoluna gidebileceğini söyledi. İran asıllı işadamının mahkeme ile anlaşması durumunda cezasının azalabileceğine dikkat çeken Türk hukukçu, “Bu tarz davalarda savcı güçlü delillere sahipse, tutuklu bu konuda anlaşmaya gidebilir. Sarraf, bu konuda savcı ile anlaşıp alabileceği cezaların indirilmesini talep edebilir. Lakin, Sarraf’ın kefaletle bırakılma (Bail) ihtimali çok zayıf” dedi.

Zira federal ceza usul yasasına göre, zanlı savcı ile anlaşmaya gitmesi (Plea Bargaining)  durumunda, artık duruşma olmuyor. Bir sonraki adımda hakim hüküm vermek için bir araya geliyor.

Şayet Sarraf, anlaşmaya gitmediği takdirde, duruşmaya katılarak, mahkemenin vereceği kararı kabul etmek zorunda kalacak.

PEKİ SARRAF KEFALETTE SERBEST BIRAKILABİLİR Mİ?

Miami’de Federal Nezarathane’de (FDC) tutuklu bulunan Rıza Sarraf, kefaletle serbest bırakılma talebinde bulundu. 4 Nisan’da görüşülecek davada Sarraf’a işlediği iddia edildiği suçları okunarak, kefalet talebi değerlendirilecek. ABD hukukuna göre, zanlılar kefalet talebinde bulunma hakkına sahip.

Güvenlik Bilimci ve Hukukçu Dr. Arslan ise federal suçlarda kefaletle serbest bırakılmanın düşük bir ihtimal olduğunu söyledi. Davaya konu olan suçların ağır nitelikte olması, uluslararası bir boyutu içermesi ve tutuklu Sarraf’ın Amerikan uyruklu birisi olmadığı için ülkeden kaçabileceğini göz önünde bulunduracak hakimin, kefalet talebini ret edilebileceğine dikkat çeken Dr. Arslan, ancak kefaletle bile salıverilmesi durumunda bile bunun çok ağır şartlardan oluşacağına vurgu yaptı. Ceza ve Adalet Bilimleri öğretim görevlisi, hakimin çok yüksek miktarda (milyon dolarlar) kefalete hükmetmesi ve bunun Sarraf tarafından karşılanamaması durumunda, tutukluluk halinin devam edeceğini ifade etti.

SARRAF NE  KADAR CEZA ALABİLİR?

Tutuklu bulunan Rıza Sarraf’ın ne kadar ceza alacağına mahkeme karar verecek. Ancak, davayı açan New York Güney Bölge Başsavcısı Preet Bharara, Sarraf ve iki İranlı arkadaşı için ABD’yi dolandırmaktan 5 yıl, ABD’nin İran yaptırımlarını ihlal etmekten (Uluslararası Acil Ekonomik Güçler Yasası – IEEPA) 20 yıl, bankacılık sahtekârlığından 30 yıl ve kara para aklamaktan 20 yıl olmak üzere toplam 75’er yıl hapis istiyor.

Dr. Hasan Arslan, Sarraf’ın mahkeme ile anlaşması durumunda iddianame 75 yıl toplam bir hapis süresi ileri sürse de “Plea Agreement yani mahkeme ile anlaşma olayı ihtimalin de cezada indirim söz konusu olacaktır. Bunun yanında yüksek para cezası da söz konusu olabilir. Ama buna yine hakim karar verecektir. Şimdiden herhangi bir şey söylemek doğru olmaz” değerlendirmesinde bulundu.

Dr. Arslan son olarak, mahkemenin seyrine göre Türkiye’de bazı finans kurumlarının da zarar görebileceği ve bunun ülke ekonomisine uzun dönemde olumsuz etkisi olabileceğini belirtti.